Fehmi Koru*
ABD’de seçimler tatil günü olmayan bir günde yapılıyor. Kongre’nin Temsilciler Meclisi bölümünün tamamı, 100 kişiden oluşan Senato bölümünün de üçte biri -35’i- için üç gün önce -salı günü- seçim yapıldı.
Yaşlı başkan, tarihi oranda yüksek enflasyon, salgın yüzünden sağlık alanında yaşanan ve ekonomiyi de olumsuz etkileyen sorunlara ek olarak, halkın geleceğe bakışında fark edilen umutsuzluk ile mevcut iktidarın ciddi bir sarsıntı geçirmesi ve daha önce Demokrat Parti’ye temsilci ve senatör vermiş mavi eyaletlerin bu defa tercihini amblemi kırmızı Cumhuriyetçi Parti’den yana kullanması bekleniyor, alınacak sonucun Donald Trump’ın yeniden başkanlık hevesini artıracağı hesapları yapılıyordu.
‘Kırmızı dalga’ adı takılmıştı beklenene…
Beklenen olmadı. Trump ve desteklediği adaylar seçimde genellikle hüsrana uğradı.
Mavi eyaletler büyük çapta mavi kalmaya devam etti. Kırmızı dalga gelmedi, kırmızı dalgayla şimdi dalga geçiliyor.
[Seçilemeyen adaylar arasında Türk asıllı bir Amerikan vatandaşı da var: Dr. Mehmet Öz. Halkın sağlık konulu TV programlarından tanıdığı Mehmet Öz seçilebilsin diye, Trump bütün ağırlığını koymuş, kampanyasına katkıda bulunduğu gibi yanına kadar gidip çalışmıştı da. Seçilebilseydi ABD’nin ilk müslüman senatörü olacaktı Mehmet Öz. Olmadı.]
Trump bugün ‘bomba haber’ açıklayacağını önceden ilan etmişti, toplantıdan vazgeçeceği sanılıyor; buna karşılık iki yıl sonra 82 yaşına basacak Joe Biden bir dönem -4 yıl- daha başkanlığı düşünebileceği yolunda sinyaller vermeye başladı.
Politika -siyaset- böyle bir şey. Beklentiler ile gerçekleşenler arasında her zaman tam bir uyum olmuyor politikada. Beklentilerin oturduğu zemin ile seçmenlerin hassasiyetleri çoğu kez örtüşmeyebiliyor.
İşte Trump ve ona güvenerek adaylık koyup gelecek planlaması yapanlar bu gerçeğe önceki gün uyandılar.
[Dr. Mehmet Öz’ün seçim kampanyası için tam 27 milyon dolar harcadığını bildiriyor gazeteler. Az para değil, ancak yine de seçilmesine yaramadı o harcama.]
Bize ne Amerikan seçimlerinden?
Orada yapılan seçimde alınan sürpriz sonucun Dr. Mehmet Öz ayrıntısı dışında bizi ilgilendiren bir yönü görünürde yok elbette. Ancak yine de politikanın sürprizlere açık soğuk yüzünü kim bilir kaçıncı kez göstermesi bakımından ülkemize bakan öğretici bir yönü olduğu da muhakkak.
Muhalefet ABD’de yaşananı ders çıkartma amacıyla yakından izlemeli.
Yardımcı olayım.
Ülkemizde de 20 yılını geride bırakmış yaşlı bir iktidar var. Hayat pahalılığı hemen herkesi etkiliyor. Her ay ilan edilen enflasyon oranı rekor yılını biraz daha geriye atıyor. Vatandaş hükümetin vaktiyle övünebildiği hemen her alanda ciddi sorunlarla karşılaşabiliyor. Araştırma şirketlerinin “Hayatınızın yarın daha iyi olacağına inanıyor musunuz?” sorusuna muhatap edilen insanlar, neredeyse hep bir ağızdan, “Hayır” cevabını veriyorlar.
Araştırmaların ortaya koyduğu tabloya bakan muhalefet, seçim sonucunu çantada keklik görmesin de ne yapsın?
Görüyor.
Her ay ‘6’lı masa’ adını verdikleri sofrada buluşan altı muhalefet partisinin toplantılarından alınan ve bazı liderler ile parti sözcülerinin ifadelerine de yansıyan izlenime göre, muhalefet, iktidara gelmek üzere gün saymakla meşgul.
Trump ve istikballerini Trump’a bağlayanlar gibi, kamuoyu yoklamalarına da yansıyan halkın nabzına itibar edilmiyor, erkenden gelin-güvey olma görüntüsü veriliyor.
Uzaktan baktığım için gerçekliğinden emin olabilmem imkansız, ancak daha seçim ufukta görünmezken tebrikleri kabul edenler olduğunu söyleyenler var ve ben de öyleleri olduğuna inananlardanım.
Erken sevinç yüzlerine de sözlerine de yansıyor bazı muhalifler ile medyadaki destekçilerinin…
Muhalefetin durumu böyle.
İktidar ise, sessiz ve derinden bile değil, açık ve aleni biçimde, düştüğünü gördüğü oy oranını yeniden yakalayıp yapılacak seçimde ömrünü uzatmayı getirecek beklenen-beklenmeyen adımları birbiri ardına atmaya devam ediyor.
Dün söylediklerini bugün tekzip etmeyi bile göze alabiliyor iktidar…
Karşıdan gelen girişimleri ‘pas’ olarak değerlendirip her girişimi karşı kaleye ‘gol’ olarak göndermenin bir yolunu bulma gayretinde.
Vaktiyle savunduğu değerlerle günün getirdiklerinin çelişmesi fazla önem taşımıyor iktidar için, gelen eleştiriler konusunda oralı bile olunmuyor.
Çıkan aykırı sesleri ise, ne kadar cılız olursa olsun, çıkamaz hale getirmenin bir yolunu mutlaka arıyor ve aradığını bulup amacına ulaşıyor da.
Benim bazen “Bu da yapılır mı?” hayretiyle karşıladığım sözler ve eylemleri de oluyor iktidarın, bazen “Herhalde bu kadarını göze alamazlar” düşüncesiyle zihnimden savuşturduğum sözler ve eylemler de yine iktidardan gelebiliyor.
Hiçbir ayrıntıyı ihmal etmeyen ve iktidarda olmanın bütün gücünü seçim odaklı kullanan bir anlayış şu anda iktidara hakim.
Adı ‘cumhurbaşkanı adayı’ olarak zaman zaman gündeme gelen bir ismin bugün yapılacak bir duruşmadan sonra aday adayları listesinden silinmesine de tanık olabiliriz ve olursak hiç şaşırmam.
İktidar, en baştan itibaren, cumhurbaşkanı adayı olarak karşısına çıkacak rakibi bile kendisi belirleme çabasında; rakip adayları ikiye indirebildi ve büyük ihtimalle amacına da erişebilecek.
Peki ya muhalefet?
Nasıl olsa ve karşı cephe ne yaparsa yapsın seçimden galip çıkacağından o kadar emin ki muhalefet, erkenden düğün-bayram havasında.
Eminim, ABD seçimlerine bakıp silkinecek yerde, ya olan anlaşılmamış ya da “Bizde olmaz” denilip rehavete geri dönülmüştür.
Politikadan anlamayan politikacılar her yerde var.