*Fehmi Koru
İstanbul seçiminin yenilenmesi kararı sonrası 6 TL’nin üzerinde seyretmeye başlayan doların değeri dün yeniden 6 TL’nin altına düştü.
Acaba neden?
Tabii bu soruya cevap verebilmek için önce doların TL karşısındaki değerinin neden bir inip bir çıktığına bakmamız gerekiyor.
Bakmayın siz benim ‘bir inip bir çıktı’ dememe; hepimiz biliyoruz, milli paramızın değeri genellikle aşağıya iniyor. Son bir yıl içerisinde paramız pula döndü. [2018 Mayıs ayında dolar 4.2 TL’den işlem görüyordu, şimdi 6 TL civarında; bir yılda görülen değer kaybı yüzde 50 kadar.]
Ekonomi ile her şey yakından ilişkili. ‘Tek adam yönetimi’ görüntüsü, hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğü konularında geriye gidişler ve dış politikada savruluşlar ister istemez paramızın değerine de yansıyor. Demokrasi ile piyasalar arasında birebir ilişki var çünkü.
İyi de, hep aşağıya doğru giderken dün neden yön değiştirdi paramızın değeri?
‘Üst akıl’ ve ‘ekonomimizi perişan etmek üzere harekete geçen yabancı odaklar’ gibi kolaycı açıklamalara kulak verenler açısından yukarıdaki sorumun bir açıklaması yok. Onların oturup bu yeni durum karşısında daha gerçekçi bir değerlendirme yapmaları beklenir.
Kimileri Merkez Bankası’nın (MB) aldığı bazı kararların TL’nin az da olsa değer kazanmasında etkisi bulunduğu görüşünde. Buna inanmayı çok istediğim halde benim en az ihtimal verdiğim görüş bu.
Piyasalar MB’yi ve aldığı kararları takip etmeyi çoktan bıraktı çünkü.
Geriye iki ihtimalden biri kalıyor.
İlki, dış politikada değişiklik olabileceğine dair işaretler. Amerikan vatandaşı da olan NASA çalışanı bir Türk FETÖ davasından tutuklu yargılanırken birdenbire tahliye ediliverdi. ABD’nin İstanbul konsolosluğu görevlisi üç tutuklu için de aynı gelişme bekleniyor.
Daha da önemlisi, “Anlaşma cayılabilecek gibi değil, üretim bitti, eğitimleri devam ediyor, bugün-yarın yerine monte edilmek üzere yola çıkacak” denilen Rusya’ya sipariş verilmiş S-400 füze savunma sisteminin gelişi galiba erteleniyor.
Yapılan açıklamalar iptalin de ihtimal dahiline girdiği yönünde.
ABD ile ilişkilerde yumuşamaya işaret ettiği için piyasalar TL üzerindeki baskıyı rahatlatmış olabilir.
Sonuçta dolara ilgi TL’nin değerini düşürüyor; dış politikada yaşanan sorunlar yüzünden TL’nin nasıl olsa değer kaybedeceği kabulü yüzünden insanlar ellerindeki TL’lerini bozdurup döviz alıyorlar ve piyasa TL aleyhine oluşuyor.
Washington’dan birbiri ardına yapılan tehdit edici açıklamalar, Kongre’nin S-400‘de ısrar edilmesi durumunda ülkemize yaptırım uygulanacağı kararı, parası ödenmeye devam edilen ortağı olduğumuz F-35 askeri uçaklarının iki adedi teslime hazır beklerken bu anlaşmanın iptal edileceğine dair Pentagon’un yaptığı duyuru zihinleri bulandırmaktaydı.
Anlaşılan, iki ülke arasındaki perde gerisi müzakereler belli bir noktaya gelmiş bulunuyor.
Moskova’nın Suriye konusunda Türkiye’nin hassasiyetlerine gösterdiği kadar saygılı olmadığının da bunda etkisi olabilir. Astana sürecinde Ankara’nın baskısıyla ‘çatışmasızlık bölgesi’ olarak ilan edilmiş İdlib’e Suriye-Rusya ortak güçleri günlerdir saldırı gerçekleştiriyorlar.
Belki de, Ruslar Türkiye ile ABD arasında buzların çözüleceğini fark ettikleri için böyle bir saldırıya onay vermişlerdir.
TL’nin dolar karşısında değer kazanmasına gösterilen bir başka sebep de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından dün ilan edilen ‘yargı reform paketi’.
Avrupa’dan gelen ve en son Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile ilgili ilerleme raporuna da yansıyan yargı uygulamalarına dönük sert eleştirileri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir paket bu.
Reform paketini tanıtırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Venedik Komisyonu olmak üzere bir dizi Avrupa kurumuna atıfta bulundu.
Pakette uzun süreli gözaltılar, tutuklu yargılama gibi şikayet konularını ortadan kaldıracak düzenlemeler var. İfade özgürlüğü konusunda ciddi iyileştirmeler öngörülüyor. Wikipedia‘ya bile erişimin uzun zamandır yasaklı olduğu bir ülkeyiz ve pakette internete erişimin hiçbir biçimde engellenmeyeceğine dair vaat de bulunuyor.
Uzmanlara göre, adalet, yargı, hukuk düzeni konularında iyileştirme vaadi ve bunların Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyurulması derhal etkisini gösterdi ve TL değer kazandı.
Acaba hangisi? Dış politikada ABD ile aranın yumuşaması izlenimi mi, yoksa yargı reform paketi mi ekonomi açısından olumlu bulundu da TL az da olsa dolar karşısında değer kazandı? Yoksa ikisi birden mi?
Bunlardan birinin ABD’ye diğerinin de AB’ye dönük iyileştirmeler olduğunu herhalde fark etmişsinizdir.
Tabii bu arada kritik İstanbul seçimi için zamanın daralmakta olduğunu da. göz ardı etmeyiniz.
Piyasalar gelişmelere kısmi de olsa olumlu tepki verdi; bakalım İstanbul ahalisi bu duruma ne diyecek?
*bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır