Star'dan ayrılıp Habertürk'e transfer olan Fehmi Koru, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde "Anayasa'da yazılanları aşmak istediğini ama bunun mümkün olmadığını" söyledi. Koru, Abdullah Gül'ün Köşk'ten ayrıldıktan sonra ise aktif siyasetin dışında kalmayacağını işaret etti.
Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Koru'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Gazeteciliğe Zaman’da başladığınız zannedilir ama aslında öncesi var...
İlk imzalı yazım 15 yaşımdayken Gurbet Dergisi’nde çıktı. 70’lerin sonunda Yeni Devir’de yazdım. 1984-85 arasında Milli Gazete’nin genel yayın yönetmenliğini yaptım.
Zaman Gazetesi macerası nasıl başladı?
1986’da kurulurken genel yayın yönetmeni oldum. 1 yıl sonra İstanbul’a taşındı. Yayın yönetmeni değişti, ben başyazar olarak devam ettim.
Başlangıçta Cemaat ile ilişkisi var mıydı?
Hayır, üç ortağı vardı, aralarında ihtilaf çıktı, sadece Alaattin Kaya kaldı. Alaattin Bey yeni ortaklar arayışına girince Cemaat serüveni başladı.
Sizin Cemaat ile gönül bağınız var mıydı?
Muhafazakâr kesim içinde olup da Risale-i Nur ile yolunun kesişmemiş olması mümkün değildir. Toplantılarına katılmıştım tabii ama o dönemde Fethullah Gülen lider değildi. Hiçbir zaman Cemaat’e bağlı olmadım.
Zaman’dan neden ayrıldınız?
Yollarımızı ayırmamızı gerektiren nedenler oluştu. Bugüne kadar çalıştığım kurumu hep kendim seçtim. Ayrılmak da bunun bir parçasıdır...
Yeni Şafak’tan ayrılışınız tatsız olmuştu. Wikileaks’teki iddialar doğru muydu?
Ankara temsilcisi olarak bütün büyükelçilerle ilişkim vardı ama Edelman yıldızımın barışmadığı nadir büyükelçilerden biriydi. 1 Mart tezkeresine karşı çıktığım için ABD beni kara listeye almıştı. Sonra aramızda bilinmesi sakıncalı bir ilişki varmış gibi bir iftiraya maruz kalınca Yeni Şafak’taki yazıları kestim.
İbrahim Karagül’ü işten attırmak istediğiniz doğru muydu?
Hiç yakıştıramadığım bir iftiradır. O vatandaşı hayatımdan tamamen sildim. Böyle bir iftirayı yapabilecek çapsızlıkta bir adam! Şimdi neden olduğunu anlıyorum. Hem gazetenin hem de kanalın yayın yönetmeni oldu.
Hürriyet’e transfer olacağınız hatta başına geçeceğiniz konuşulmuştu. Teklif almış mıydınız?
Hürriyet’le eski bir maceram var. Ertuğrul Özkök yayın yönetmenliğinin ilk yıllarında transfer teklif etmişti. O dönem birkaç yazı yazmıştım. Yeni Şafak’tan ayrıldıktan sonra Aydın Doğan sağ olsun grup içerisinde herhangi bir yerde yazabileceğimi söyledi ama teşekkür edip reddettim.
Ya başına geçeceğiniz iddiası?
Bunlar benim dışımda konuşulmuş şeyler. Genel yayın yönetmenliğini genç insanların yapması daha doğru. Ben 30’lu yaşlarımda yayın yönetmenliği yaptım zaten, yeniden heves etmek makul gelmiyor.
O dönem Hürriyet’in başına geçseydiniz bugün nasıl bir Hürriyet ve nasıl bir medya düzeni görürdük?
Farklı bir Hürriyet olurdu. Daha ilkesel davranan, sayfalarını beğenmedikleri insanları küçümsemek, askerlere selam çakmak için kullanmayan, Türkiye’yi maceraya sürüklemeyen, 28 Şubat’larda, 27 Nisan’larda, Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde o türden manşetler atmayan bir gazete olurdu. Filikaya dönüşmemiş gerçek bir amiral gemisi olurdu! Ama başta dediğim gibi Hürriyet’in başına geçmeyi hiç düşünmedim.
Aydın Doğan ile samimi olduğunuz söylenmişti. Şimdi nasıl bir ilişkiniz var?
Hiçbir gazete patronu ile samimi değilim. Birkaç kez yemek yediğimiz, fasıllarda buluştuğumuz oldu o kadar.
Star’dan neden ayrıldınız? Habertürk’e geçmek için. Yönetimle aranızda bir sürtüşme yaşandı mı? Hayır, herhangi bir şikâyetleri olmadı. Bir ayağım Habertürk TV’de. “Gel, gazetede de yaz” dediler. Eğer Star gibi bir gazeteden ayrılacaksam en uygunu Habertürk’tü. “Star gibi bir gazete”den kastınız nedir? Star daha önce yer aldığım gazetelerin hitap ettiği kesime hitap ediyor. Eskiden yayın yönetmenleri “Sen ayrılırsan gazetemiz ne olur?” diyerek durduruyordu. Bu defa açıkça gördüm ki ben ayrılsam da boşluk doğmayacak. Habertürk’e geçeceğinizi söylediğinizde tepkileri ne oldu? Elbette üzüldüler. Kesin kararlı olduğumu söylediğim için ayrılmamız kolay oldu. Habertürk’ü neden tercih ettiniz? Siz mi merkeze kaydınız yoksa merkez mi muhafazakârlaştı? Türkiye’de iki merkez var. Biri Star’ın da içinde bulunduğu merkez. O merkez hem siyasi anlamda başarılar elde etti hem de kendi gazetecilerini yetiştirdi. Diğeri Habertürk’ün de önemli bir parçası olduğu merkez. Bu iki merkez birbirinden tamamen bağımsız değil. Habertürk’ün hitap ettiği kesim içinde hem muhafazakârlar hem de farklı dünya görüşünden insanlar var. Öbür tarafta bulduğum rahatlığı burada da bulacağım inancıyla geldim. Artık mahalle değiştirdiniz diyebilir miyiz? Hayır tam tersine hepimizi aynı mahallede görüyorum. Bu iddiayı Ertuğrul Özkök yazdı. İşin garibi ikimiz de İzmirliyiz. O “Kahramanlar’lıyım diye övünüyor. Ben Güzelyalı, Göztepe çocuğuyum. Şimdi ikimiz de Beykoz’da oturuyoruz. Anlayacağınız mahallelerimiz birbirine yakın! Yaşam tarzlarınız da birbirine yaklaşacak mı? Onun yaşam tarzı yazılarına yansıttığı kadar mübalağalı değil. Aydın Doğan’ın davetiyle bayramda birlikte Rodos’a gittik. Ertuğrul Özkök kırk yıldır namaz kılan biri gibi bayram namazı kıldı. Özkök kendisini fazla önemsiyor, farklı bir yere yerleştiriyor, o mahalle önemli onun için. Halbuki yetişme tarzımız farklı olsa da mahallelerimiz yakın.
Peki, sizi bundan sonra Papermoon’larda, Nişantaşı mekânlarında daha sık görecek miyiz?
Papermoon’a Ertuğrul Özkök’ten daha sık gidiyorum!
Habertürk’te yazı üslubunuzu değiştirecek misiniz? Kendimi olduğum gibi taşıdığım takdirde Habertürk okurlarıyla daha iyi anlaşacağımız kanaatindeyim. Ertuğrul Özkök “Ahmet Hakan ve Akif Beki gibi yazsın” dedi. Sinirlendiniz mi? İki isimden de pek hazzetmiyorsunuz... İçimden sadece “Olur abicim, baş üstüne” dedim!
'İktidar, kültürü çok ihmal etti'
90’larda muhafazakâr kesimde düşünce ortamı daha canlıydı. İktidara gelmek İslamcıların parlaklığını söndürdü mü? Doğru bir tespit. İktidar olup güç elinize geçtiğinde farklı bir insana dönüşürsünüz. Muhafazakâr kesimde gücü gördükten sonra bocalayanlar da var, kendini hâlâ mağdur hissedenler de. Sosyolojik bir dönüşüm yaşanıyor.
Bu iktidar siyasi merkez oluşturdu ama kültürel merkez oluşturamadı mı? İktidara yapılacak en önemli eleştiri kültür siyasetini ihmal etmeleri. Yollar köprüler yapmakla ilgilendiler ama kültürle hiç ilgilenmediler. Yeni yapılan camilere bakın, estetik açıdan çoğu felaket durumda. Cumhurbaşkanı seçilirse Erdoğan’ın Gül’den farkı ne olur? Erdoğan “terleyen ve koşan cumhurbaşkanı olacağım. Yollar, köprüler kontrolümde olacak” diyor. Nasıl olacağını çok merak ediyorum. İstese ve zorlasa bile daha önceki cumhurbaşkanlarından çok farklı olamaz. Neticede Anayasa’ya uyacağına dair yemin edecek. Anayasa’da yazılanları aşmak istiyor ama mümkün değil. Başbakan kim olursa olsun Gül-Erdoğan ilişkisinden farkı olmaz. Gül’ün saf dışı kalma ihtimali var mı? Zannetmiyorum...