Fehmi Koru: Sonunda iş geldi, muhafazakârların endişesine dayandı; kimmiş onlar ve neden endişe ediyorlar?

Fehmi Koru: Sonunda iş geldi, muhafazakârların endişesine dayandı; kimmiş onlar ve neden endişe ediyorlar?

Fehmi Koru*

Sonunda iş geldi, muhafazakarların endişesine dayandı. AK Parti’nin MHP ile ortaklığıyla yürüyen iktidarı sona erer ve sandıktan CHP’nin de içerisinde yer aldığı karşı ittifakın iktidarı çıkarsa, 20 yıl boyunca elde edilen kazanımlar kaybedilebilirmiş…

Ciddi ciddi konuşulan konu bu.

Bir hocaefendi bu iddialara sahip çıkıp çevresine ‘‘Sakın ha!’’ uyarısında bulunmuş…

Dostlarla birlikteyken seçimler arefesinde din görevlilerinin endişeleri büyütmek üzere daha fazla görünür hale gelebileceğini ileri süren de çıktı.

Aman Allahım…

Türkiye demokrasi mücadelesiyle tanınan bir ülke. Bizdeki kadar askeri müdahalelere muhatap edilmiş, ama hepsinden sonra demokrasi yolculuğuna devam etmiş pek az ülke vardır. Geçmişte yaşananlar geleceğimizin de teminatıdır. Bugün ‘kazanım’ diye sözü edilenler uzun yıllar içerisinden süzülüp gelen bir mücadelenin ürünüdür.

Partiler -bu arada AK Parti de- o mücadele içerisinde birer aracıdır.

Elde edilmiş kazanımların bazıları son birkaç yıl içerisinde ya hedefinden saptırıldı ya da işlemez hale getirildi; onları yeniden rotasına oturtma mücadelesi durdu mu? Hayır durmadı. Muhafazakarların ‘endişesi’ olarak sunulan konuyu, o mücadelenin bir parçası haline gelmiş bir ittifakın oylarının iktidar değişikliğine yol açabileceğinin artık iyice görülmeye başladığı bir siyasi zeminde tartışıyoruz.

Şu anda, kazanımların iktidar değişikliğinde elden çıkması bir yana, AK Parti’nin ilk iktidar döneminde elde edilmiş olan bazı değerlerin yeniden kazanılması için bir mücadele veriliyor.

DEVA Partisi ve Gelecek Partisi neden kuruldu sanıyorsunuz? Bu iki partide kurucu olarak yer alanlar ile halen kenardan gelişmeleri izleyen başkaları, o ilk dönemde AK Parti’de önemli mevkilerdeydiler ve o döneme ait kazanımların elde edilmesi için verilen mücadeleyi onlar yürütüyordu.

Kritik bütün dönemeçlerde o insanların dokunuşları hayati önem taşıyordu.

Örnek mi?

En önemli dönemeçlerden biri olan 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimine bakabiliriz.

Anayasa Mahkemesi’ne götürülen ve oradan da onay alan 364 olayı… e-muhtıra… Medyanın AK Parti dışından -veya içeriden olacaksa kendilerinin belirlediği- birinin Çankaya’ya çıkması için yürüttüğü saldırgan kampanyalar…

Sonunda ne oldu? Seçim tarihi erkene çekildi ve halkın büyük desteği arkaya alındı…

Referanduma gidildi ve cumhurbaşkanını halkın seçmesi usulü getirildi…

Buna rağmen telkinle ve medya kullanılarak aday belirlenecekti ki, parti içinden gelen direniş sayesinde Abdullah Gül Çankaya’ya çıkabildi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül değil de telkinle ve medya kullanılarak belirlenmiş biri olsaydı, sonrasında, bugün birilerinin ‘‘Acaba kaybedilir mi?’’ endişesine kapıldığı anlaşılan kazanımlar meydana gelebilir miydi?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisindeki muhalefete rağmen, ‘başörtüsü’ konusunda olumlu bir anlayışa gelmesini sağlayan, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığında sergilediği adil yönetim tarzı olmasın?  

Örnek isteyenlere, o dönemde yaşananlar ve onların sonrasındaki gelişmelerde oynadığı belirleyici rol örnek olarak bence yeterlidir.

Farklı bir ismi cumhurbaşkanı adayı olarak sunma hazırlığına, Abdullah Gül’ün ‘‘Bunu yapamazsınız’’ çıkışı ile Bülent Arınç’ın ‘‘Öyle bir yola gidilirse ben de adayım’’ demeleri engel oldu.

Gül de Arınç da bugün AK Parti dışında…

O dönemde verilen bir demokrasi mücadelesiydi ve yalnızca Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanı olma yolunu açmakla kalmadı, o zamana kadar sürekli yanlıştan yana davranan muhalefet cephesini de tavır değişikliğine zorladı.

Kazanımlarsa, onların da çoğu, 2007 ile 2014 arasının ürünüdür.

2014 sonrasında AK Parti tarihinin öncesinden farklı sayfalarına tanık olundu.

Uğursuz bir darbe girişimi ve onun ardından başlatılan geniş cepheci mücadele, elde edilen kazanımlardan bazılarını işlevsiz bırakmaya yol açtı.

İktidar cephesi sarsıntı geçiriyorsa son yedi-sekiz yılda yürütülen politikalar yüzündendir.

Geçmişte AK Parti’ye omuz vermiş pek çok insan, süreç içerisinde demokrasi çizgisine gelmelerine sebep oldukları başka eğilimden siyasilerle birlikte, demokrasi mücadelesinde yeni bir sayfa açmaya çalışıyorlar.

Kazanımları kaybetmek bir yana kaybedilen kazanımları yeniden kazanmak üzere…

Endişeye mahal yok.

İktidarlar gelir, iktidarlar gider…

Demokrasi böyle bir şey zaten.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.