Fehmi Koru: Fransa "Cumhurbaşkanını halka seçtirmesek mi" konusunu tartışıyor, tekrar düşünelim

Fehmi Koru: Fransa "Cumhurbaşkanını halka seçtirmesek mi" konusunu tartışıyor, tekrar düşünelim

Fehmi Koru*

Biraz önce dünya ajansları âcil kaydıyla haberi geçti: Güney Kore’nin Cumhurbaşkanı Park Geun-hye‘nin görevden alınmasına dair Meclis kararını.. ülkenin Anayasa Mahkemesi de onaylamış…

Mahkemenin başkan vekili Lee Jungmi, karardan sonra yaptığı açıklamada, ”Cumhurbaşkanı Park anayasada kendisine biçilmiş olan milleti koruma ve kollama görevini çiğnediği gerekçesiyle bu kararı oybirliğiyle aldık” demiş…

Herkes peşpeşe patlattığı füzeler yüzünden Kore’nin kuzeyi ile meşgul olurken.. esas bomba haber böylece ülkenin güneyinden gelmiş oldu.

Peki bu haber bizi neden ilgilendiriyor?

Şundan: Güney Kore başkanlık sistemiyle idare ediliyor.

Başkanlık sistemi istikrarsa..

Kore uzakta olmasına rağmen bizim ismini iyi bildiğimiz bir ülke; komünizmin eline düşmesin diye ABD’nin müdahale için yardıma çağırdığı ülkelerden biri de Türkiye idi ve NATO’ya girebilme umuduyla Kore’ye askerlerimizi gönderdik.

Yaşdaşlarım hatırlayacaklardır: Hemen her kentimizde ‘Koreli’ diye anılan ve çok-uluslu askeri birliğe Türkiye’nin katkısı olarak o ülkeye savaşmak için gönderilmiş bu sıfatı hak eden insanlar vardı.

Bugün bile Güney Kore’ye gidenlerimiz orada sıcak karşılanırlar…

ABD bütün Kore’yi kurtaramasa bile bir bölümünü kanatları altına almayı ve Uzakdoğu’da arzu ettiği türden bir devlet oluşturmayı başardı. Sistemi kendisine benzeyen bir devlet…

Tabii, kuzeydeki komünist Kore ile güneydeki küçük Amerika arasına kocaman bir askeri üs yerleştirmeyi de unutmayarak…

Görevden alınan Başkan Park ülkeyi uzun yıllar yönetmiş Park Chung-Hee‘nin kızı. BabaPark 1963 yılında Amerikancı bir askerri darbeyle işbaşına gelmiş ve bir suikasta kurban gittiği 1979 yılına kadar ülkesini demirden bir iradeyle yönetmişti.

Başkan Park‘ın annesi Yuk Young-soo da daha önce bir politik suikastta hayatını kaybetmişti.

Kore diktatör Baba Park döneminde bugünkü teknoloji devleti olma yolunda önemli adımlar attı. Görevden alınan başkan, konumunu, biraz da babasının kızı olmasına borçlu.

Ancak görevinin kısalmasını da ‘babasının kızı’ olmadığının anlaşılması getirdi.

Ülkenin dev firması Samsung‘un bir isteğini, yakını olan bir işadamına 37 milyon dolarlık bir kıyak karşılığı yerine getirdiği yolundaki bir finansal skandalla itibarı sarsıldı Başkan Park‘ın… Ekim ayında başlayan yerinden etmeye dönük hukuki süreç, bugün alınan kararla nihayete ermiş oldu. Artık bundan böyle söz Park‘ı yargılayacak yargının…

Ekim ayından bu yana, Başkan Park‘ın aleyhinde ve lehinde gösterilerle sarsılıyordu Güney Kore; aleyhinde olanlar meydanları kandillerle aydınlatmaktaydılar.

Lehinde olanlar mahkeme kararını hiç beğenmediler; sokaktalar…

Yerini geçici olarak başbakan Hwang Kyo-ahn üstlendi; Mayıs ayında sandık başına gidip yeni başkanlarını seçecek Koreliler…

Kore nere, Fransa nere?

Evet, başkanlık sistemiyle yönetildiği için başkanı Kore’de halk seçiyor; buna rağmen ülkenin başkan tarafından atanan ancak parlamento tarafından onaylanması gereken bir de başbakanı var. Tıpkı yine başkanlık istemine sahip ve başbakanı da bulunan Fransa gibi… Kore’deki başbakanın da, Fransa’daki gibi, unvanı başbakan, fakat başkanlık sistemlerindeki ‘başkan yardımcısı’ işlevlerine sahip…

Kore’deki son olaylar, bir ülkenin sisteminin şu veya bu olmasının ülkede karışıklıklar meydana gelmesi bakımından fazla önemli olmadığını gösteriyor.

Gerçi referandum sonrasında ‘başkanlık sistemi’ne geçersek halk tarafından seçilmiş olan başkan Kore’deki kadar kolayca yerinden edilemeyecek, ama olsun… Görüyorsunuz, ortalık karışabiliyor ve ülke aylar ve aylar boyu süren sarsıntılara sahne olabiliyor…

Fransa’da başkan her beş yılda bir yapılan seçimle halk tarafından seçilmekteydi; 2000 yılına kadar… O yıl, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, ‘‘Başkan dediğin en az 7 yıl başta kalmalı” gerekçesini referanduma sundu ve halkın sadece yüzde 27’sinin katıldığı oylamayla arzusunu kabul de ettirdi.

Sonuç?

Bugün Fransa yüksek sesle ‘‘Acaba cumhurbaşkanını halka seçtirmesek ve parlamenter sistemi mi kabul etsek?” konusunu tartışıyor.

Gerçekten bunu tartışıyor.

Toulouse Üniversitesi’nden kamu hukuku hocası Stéphane Baumont 2002 yılında kaleme aldığı kitabında başkanlık için seçim yarışını ‘herhangi bir sosyolojik gerçekliği yansıtmayan bir blokun diğerine karşı mücadelesi’ ve ‘soğuk iç-savaş atmosferi’ olarak tanımlamış…

‘Arrêtons d’élire des présidents!’ (Başkanı seçmeye son verelim) kitabının yazarı ThomasLegrand da Fransa’nın seçim sistemini ‘sahte tartışmalar.. sahte bölünmeler.. yapay ikiye ayrılmalar.. popülist çocuklaşmalar..’ benzetmesi ile ele alıyormuş…

Bu bilgileri ‘Sihir ortadan kalktığında’ başlıklı makalesinden edindiğim Jean-Marie Pottier, etkili bir dille, Fransa’da artık cumhurbaşkanını halka seçtirmekten vazgeçilmesi gerektiğini savunuyor.

O bunu dedi veya diğer iki yazar konuyu böyle işledi diye.. Fransızlar.. krallık ve imparatorluk dönemini geride bırakınca yerine getirdikleri halkın seçtiği kral veya imparator gibi olan yöneticilerinden vazgeçecek değiller.

Herhalde Koreliler de öyle.

Peki ben bu yazıyı neden yazdım?

Henüz o sisteme geçmedik.. üzerinde biraz daha düşünelim istiyorum da ondan…

* Bu yazı Fehmikoru.com'da yayınlanmıştır