Fehmi Koru*
Bir yalanı illâ yalanlamak gerekir mi?
Hayat bana üzerime yapışması mümkün olmayan iftiralar karşısında en doğru davranışın ‘susmak’ olduğunu öğretti.
Sadece bugünlerde değil geçmişte de, bana yakışmayacak iddia ve isnatlarla üzerime gelenleri cevaplama zahmetine katlanmadım.
Doğru yaptığıma inanıyorum.
Geçenlerde, son günlerde TV’lerde çok konuşanlardan biri, lâf arasına sıkıştırarak, Fethullah Gülen’in bana ev hediye ettiğini, yine Gülen’e atıfta bulunarak, söyledi.
Zaman gazetesinin ilk genel yayın yönetmeniyim; o sıralar Cemaat denilen yapıyla gazete irtibatlandıktan sonra bir süre daha (1998 yılına kadar) başyazarlığını ve Ankara temsilciliğini sürdürdüm.
Ancak bu süre içerisinde veya sonra profesyonel manada Fethullah Gülen ile profesyonel (paraya dayalı) bir ilişkim olmadı.
Maaşım konusunda pazarlığı onunla yapmadım.
O dönem içerisinde ev sahibi olduysam, alınterimle kazandığım parayla satın alarak oldum.
“Size bir ev armağan ettim” diyen bir Allah’ın kulu çıkamaz.
Aksini iddia eden doğru söylemiyor.
Öyle armağan bir eve sahip olabilirdim ama.
Gerçeği hikâye edeyim:
Yeni Şafak’ta yazarken ‘Star’ gazetesi Kıbrıslı bir işadamı tarafından satın alınarak yeni bir yapıya kavuşturuldu.
Medya grubunun başına kısa süre öncesine kadar üst kurumlardan birinde görevli bir dostum getirildi.
Star’ın yeni patronları benim de yazı kadrosuna katılmamı istediler. Konuyla ilgili birkaç görüşmemiz oldu. Hatta üzerlerinde hatırım olabileceğini düşündükleri meslektaşlarla, onlar namına, Star’a gelip gelmeyeceklerini sorgulayan görüşmeler yürüttüm.
İşte Star’a geçmem konusundaki görüşmeler sırasında bana transfer ücreti olarak bir villa verileceği vaadinde o günlerde bulunuldu. Biri kulağıma “Pazarlık et, 2 villa vermeye de hazırlar” diye fısıldadı da.
Ben ise…
O günlerde Yeni Şafak’ın yöneticisi olan dostum, “Sen bizden ayrılırsan, gazete büyük darbe alır, ne olur kal”ricasında bulunduğu için, evet sadece bu yüzden, başka bir gazeteye gitmekten vazgeçtim.
Hayatımda hiçbir zaman parayı önceleyen biri olmadım; işsiz kaldığım dönemler vardır, ama ihtiyaç içerisine düşüp başkalarına muhtaç olduğumu hatırlamıyorum.
Parayla aramda böyle bir anlayış güzelliği var.
Ricada bulunan Yeni Şafak yönetmeni sonradan kendisi ‘Star’ gazetesinin başına gitti. Giderken de, “Senin kalmanı istedim, şimdi ise ben gidiyorum, ne olur kusuruma bakma” diyerek…
Bugün Yeni Şafak gazetesinde köşesi olan biri ‘hediye ev’ konusuna takılmasaydı yine sessiz kalacaktım.
İddiayı önemsediğim için değil ama, Yeni Şafak geçmişim baskın geldiği için bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
Kimdi onlar?
O zaman beni Star’a mutlaka isteyen kişinin hatırı kırılamayacak biri olduğu ve benim gitmemem üzerine rahatsızlık duyduğu da bana iletilmişti.
Pazarlığı benimle yürütenler sağ.
Biri artık Star’da değil, ama önemli bir medya grubunun başında. Yazıyı yazanın da tanıdığını sandığım önemli biri. Çok merak ediyorsa, eski dönemlere ait olmadığı için zihinlerden henüz silinmediğini sandığım‘villa vaadine dayalı pazarlığı’ o doğrulayabilir.
Merak edenlere de duyururum.