Fehmi Koru*
Şu sıralarda yaşanan ekonomik ve finansal sıkıntıların ne kadarı seçim sonrası bütünüyle uygulanmaya başlanan ‘Cumhur-başkanlık Sistemi’ ile ilgili acaba?
Günlerdir bir yandan da bu soru üzerinde düşünüyorum.
Neden mi?
Yeni sistemin ‘yeni ekonomi modeli’, ilişkileri sebebiyle hükümetin en güçlü üyesi olarak bilinen bakan tarafından açıklandı ve onun sunumunun ardından mikrofonların uzatıldığı ülkemizin en önemli holdinglerinden birinin en tepe ismi, biraz önce dinlediklerine “Biz bakanı geçmiş görevinden tanıyoruz ve Türkiye’nin hak ettiği dönüşümü yapacağına inancımız tamdır” olumlu tepkisini verdi.
Anlaşılan, bu tepki bir çoklarını kızdırmış; esas tepkiyi, üzerinden günler geçmesine rağmen, bu sözler ve sözün sahibi alıyor.
Oysa tepki verenlerin oturup kendi durumlarını gözden geçirmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
Hepimize düşen, gelecekle ilgili umutlarımızı dışa vurmak… Umutların tükendiği yerde insan da tükenir çünkü.
İçinden geçtiğimiz süreç, yaşananlara hangi gözlükle ve nereden bakarsanız bakın, eğer bu ülkede yaşıyor ve ülkenin geleceğiyle de ilgiliyseniz, sizler için de yakıcı. Fakir veya zengin, işveren veya işçi, memur veya emekli olmanız fazla fark etmiyor; TL’nin değerinin radikal biçimde düşmesi istisnasız herkesi olumsuz etkiliyor.
Patronsanız borcunuz katlanıyor, emekliyseniz maaşınız kuşa dönüyor…
Bakan ve söyledikleri için olumlu görüş açıklayan ve ülkeye inancını vurgulayan holding patronunu böyle davranmaya sevk eden, yaşanan olumsuzlukları daha çabuk baştan def etme düşüncesidir.
Dün de yazdım: Söylenenin aksine, yaşananlara bakıp kimsenin elini ovuşturduğunu, eğer ‘hasta’ değilse tek kişinin bile ‘aman ne iyi oluyor’ havasına girdiğini sanmıyorum.
İktidar da sanmamalı. Dahası, iktidar, kendisine oy veren kitlelere hoş görünmek veya bir yıldan az vakit kalmış yerel seçimi düşündüğü için tabanını genişletmek amacıyla içte ve dışta bazı çevreleri suçlarken bile, bugün yaşananlarda kendisinin payı olduğu gerçeğini de görmeli.
Suçlamak istediklerini suçlamaya devam etsin iktidar, ancak bu günleri yaşamamıza yol açan süreçte, bizlere sezdirmese bile, kendisinin payı olduğu gerçeğini hiç unutmamalı.
Aksi halde, sıkıntılar daha da derinleşir ve içinden çıkılamayacak bir hal alabilir.
‘Yeni ekonomik model’ sunumu da bazıları tarafından hayal kırıklığı ile karşılanmış görünüyor. Daha somut, daha elle tutulur ve en önemlisi ‘yeni’ sıfatını hak edecek çapta geçmişten farklı bir yaklaşım beklenmiş besbelli.
Böyle bir beklentisi olanları ayıplıyor değilim, ancak sistemin adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ olarak değişti diye her şeyin birdenbire farklılaşacağını düşünmek biraz fazla hayalci olmak gibime geliyor.
Sonuçta sistemler değil insanlar önemlidir. Uzaydan insan ithal edilmediği sürece sistemin adının değişmesi fazla bir anlam taşımaz.
Umarım aynı hataya süreçte sorumluluk taşıyan siyasiler de düşmüyordur.
Yetkilerin tek bir merkezde toplanması karar alma sürecini kısaltır, bu elbette bir kolaylıktır; ancak aynı zamanda sorumluluğun aynı merkez tarafından üstlenilmesini de getirir. Yetkilerin kurumlar ve kişiler arasında paylaşıldığı sistemlerde, işlerin yolunda gitmediği ve sorunlarla karşılaşıldığı durumlarda, sorumluluğu bir kişi veya kuruma yükleyip yola devam edilmesi mümkündür.
Muhatabınıza ve size destek verenlere “Sorumluları cezalandırdım” görüntüsü verecek böyle bir davranışın taraflar üzerinde rahatlatıcı bir etkisi olacaktır.
Bugün, yeni sistemle birlikte, bu kolaylıktan mahrumuz.
Eğer TL’yi diğer paralar karşısında yaz güneşi gibi eriten sürecin arkasında yabancı eller görüyorsak, onların, bize ve herkese, bu gerçeği göstermek için bu sıkıntıları yaşattığını mı düşünmeliyiz?
Yani, yetkilerin tek merkezde toplanmasının yanlışlığını…
Çünkü şimdiye kadar meydana gelen gelişmeler en fazla bu acı gerçeği açığa çıkardı: Yeni sistemde, aksayan kişiler veya döneme ayak uyduramayan kurumlar yüzünden çıkan sorunlarla bile hesaplaşılamıyor.
Merkez Bankası’nın kararları, eski sistemde, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından sorgulanıyor, eleştiriliyor ve suçlanabiliyordu. Yeni dönemde bunu yapması çok zor Cumhurbaşkanının; Merkez Bankası’nı süreçte yanlış davranır görüyorsa, kendisinden beklenen, başkanı ve/veya yöneticilerini görevden almaktır.
Sistemin kendisine bu kolaylığı sağladığı biliniyor.
‘Yeni ekonomi modeli’ sunumunu yeterince parlak bulmayanlara hak vermek mümkün değil; bakan bugünün ortamında daha ne söyleyebilir, çantasından başka neler çıkarabilirdi ki?
Evet, ben başta sunum sonrasında bakana desteğini açıklamış holding patronu olmak üzere yeni model hakkında bilgi verilen salonu dolduran ülkemizin öndegelen sanayici ve işadamlarını da, onlardan bazılarına hayal kırıklığı yaşattığı anlaşılan bakanı da anlayabiliyor ve anlayışla karşılıyorum.
Umarım, bu vartayı beraberce atlatırız.
Atlatamazsak, ülke olarak ve geleceğini bu ülkeye bağlamış insanlar olarak işimiz daha da zorlaşır.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.