Fehmi Koru: İnsanımız yoksulluğa da tahammüllüdür ama ülkeyi özgür ve temiz tutmak hepimizin görevi

Salma Al-Shihab Twitter mesajı yüzünden 34 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Acaba bir yakınına incitici sözlerle takılmanın mürur-u zamanı var mıdır?

‘Mürur-u zaman’ eski dilden bir kalıp, yenilerde buna ‘zaman aşımı’ deniliyor. Hukuki bir terim bu. İslam Ansiklopedisi bu kalıbı, “Bir hakkın kazanılmasını sağlayan veya dava edilmesini önleyen belli bir sürenin geçmesini ifade eden fıkıh/hukuk terimi” tanımıyla açıklıyor…

Bir kabahat veya yasadışılık için suçlanabilirsiniz, ancak ceza alabilmeniz için o suçun işlendiği tarihin üzerinden fazla bir zaman geçmemesi gerekiyor. Geçiyorsa, suçun üzerine gidilemiyor.

Şarkıcı Gülşen, bir konseri sırasında, dinleyicilerle konuşurken, orkestrasından birinin araya sokuşturduğu bir laf üzerine, orkestra mensuplarından biriyle ilgili, o insanı incitici bir cümle kullanmış.

Çirkin mi çirkin bir takılma bu.

Ancak sonuçta anlık bir takılmadan söz ediyoruz. Hatta dozu kaçmış bir şakadan…

Orada da kalmış bu takılması.

Yok, orada kalmamış.

O incitici cümlenin sarf edildiği konser nisan ayında verilmiş. Şarkıcının incitici cümlesi için ifadeye çağrılması ve tutuklanması ise, önceki gün, birinin o çirkin cümleyi sosyal medya aracılığıyla paylaşması üzerine gerçekleşmiş.

Dört ay sonra.

İncitici de olsa bir takılma, ağır bir şaka için mürur-u zaman sayılabilecek bir süre dört ay.

Ağır cümleyi söyleyen şarkıcıyı, kırmış ve incitmiş olabileceği kişilerden alenen özür de dilemesine rağmen, önüne çıkarıldığı savcı tutukladı; ancak bana kalsa, eğer mutlaka biri o olaydan dolayı suçlanacaksa, o çirkin anlık takılmayı bütün ülkeye duyurup incinen sadece bir kişiden ibaret kalabilecekken onu bütün bir camiaya dönüştüren kişi buna daha çok müstahak.

Şarkıcının dört ay önce bir konserde kendi orkestrasından bir üyeye takılırken sarf ettiği “İmam Hatip’te okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor” cümlesi, ihbarı yapan kişi yüzünden, ülkeyi ayağa kaldırdı.

Gülşen’i özür dilemesine rağmen cezaevine de düşürdü; akıl alır gibi değil ama bu da oldu.

Buna sebep olan kişiye bir şey diyen yok.

Yeniden mesajlar yayınlamaya başlayan, kendisinden ‘suç örgütü lideri’ diye söz edilen Sedat Peker, şarkıcıyı cümlesinden ötürü kınarken, bunun, kendisinin aynı gün kamuoyuyla paylaştığı siyasi ağırlıklı mesajlarının önemini gözlerden saklamak amaçlı bir algı operasyonu olduğu görüşünü açıkladı.

Haklı olabilir.

Ben ise, ‘baskın seçim’ takıntım var ya, bu olayı da seçim tarihine yakınlaştığımızın kanıtlarından biri olarak görme yanlısıyım.

***

Sizlerden şimdi, bir yabancı gazetede çıkan, ilk bakışta girişteki olayla ilgisiz görünen bir haberin özetini okumanız zahmetine katlanmanızı isteyeceğim. 

Haber geçtiğimiz Pazar günü ‘Sunday Telegraph’ gazetesinde yayımlandı.

Suudi Arabistan’da Muhammed bin Salman (MbS) yeni bir uygulama başlatmış. Suud vatandaşları cep telefonlarına ‘Küllüna Emn’ (gazete bunu ‘Kollona Amn’ diye yazıyor) programını indiriyor ve önlerine çıkan kuşkulu davranışları o program aracılığıyla ilgililere şikayet ediyorlarmış.

‘Küllüna Emn’ hepimiz güvenlikle ilgiliyiz gibi bir anlam taşıyor.

İngiliz gazetesinin 2019’dan beri kullanımda olan bu uygulamayı şimdi konu etmesi, Leeds Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Suud vatandaşı Salma Al-Shihab’ın bir memleketlisi tarafından o program aracılığıyla ihbar edilmesi sonrasında yaşananlar yüzünden.

Genç kadın Twitter mesajında “Ülkem Kuzey Kore’den beter” diye yazmış.

Vay sen misin bunu yazan; Küllüna Emn kullanıcılarından biri o mesajı şikayet edince Salma Al-Shihab tatil için memleketine geldiğinde yargılanmış ve 34 yıl hapis cezasına çarptırılmış.

Tek hapse gönderilen de o değil. Amaha AlHwaiti adlı bir başka kadın da, MbS’nın mega projesi NEOM’u kendi aşiretini geleneksel yerinden edeceği kaygısıyla eleştirdiği için, yine aynı yöntemle şikayet edilmiş ve o da 24 yıl yatmak üzere cezaevine gönderilmiş…

Şimdi bizden yeni bir habere göz atabiliriz.

Okuyalım: 

“BirGün Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı’ya iki yıl önce yaptığı ‘İslamcılar zorbadır’ paylaşımı nedeniyle ‘Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ten soruşturma açıldı. Varlı, 25 Eylül 2020 tarihinde attığı ‘İslamcılar zalimdir, İslamcılar zorbadır, İslamcıların yapamayacağı kötülük yoktur…’ tweeti nedeniyle hakkında TCK’nın 216. maddesinden açılan resen soruşturma nedeniyle emniyette ifade verdi.”

Yargı gazeteci Varlı’nın peşine bir kişinin mesajını CİMER’e şikayeti üzerine düşmüş. 

CİMER’in açılımı ‘Cumhurbaşkanlığı iletişim merkezi’. Vatandaşlar görüş, istek, şikayet ve önerilerini CİMER’e iletiyorlar. Bazıları demek ki bambaşka amaçla başlatılmış uygulamayı ihbarcılık amacıyla da kullanabiliyor.

Geçen yıl 6 milyon 100 bin kişi başvurmuş CİMER’e…

İbrahim Varlı’nın mesajını ihbar eden ‘sayın muhbir vatandaş’ bunu mesajı okur okumaz mı -yani iki yıl önce mi- yapmış, yoksa iki yıl geciktirmiş de yeni mi ihbarda bulunmuş, bilmiyorum.

Ancak soruşturma yeni başlamış.

Gazeteci ile şarkıcıyı birleştiren ortak bir nokta var: ikisi de Türk ceza kanununun aynı maddesinden -TCK 216’dan- dolayı takibata uğramaktalar.

Yani ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ suçunu işleme iddiasından…

Türkiye Suudi Arabistan değil, CİMER de herhalde ‘Küllüna Emn’ gibi kötüye kullanılması amacıyla açılmadı.

Ancak yine de dikkatli olunmazsa, yabancı gazetelerde bizim de kötüleyici haberlere konu olmamız işten değil.

Gülşen’i ağzından çıkan incitici sözün ağırlığı altında ezilmekle karşı karşıya bırakmakla yetinmek, İbrahim Varlı’yı kendisini ‘İslamcı’ olarak tanımlayan insanların verecekleri cevaplara havale etmek daha uygundur. 

Ülkemizi temiz tutalım.

Bu yazı fehmikoru.com sitesinden alınmıştır...