T24- Zaman gazetesi yazarı Fehmi Koru, İran'ın PKK'nın ülkedeki yapılanması olan PJAK kamplarını bombalamasını ve Washington'dan Ankara'ya yapılan ziyaretlerin son zamanlardaki artışını vurgulayarak "PJAK'la çatışma PKK'ya yönelik büyük bir operasyonun habercisi olabilir mi?" diye sordu.
Koru'nun köşesinde yayımlanan (21 Temmuz 2011) yazısı şöyle: Olanlar olacakların habercisidirTürkiye ağaçları birbirine geçmiş, istikamet tayin etmenin çok güç olduğu bir cangılın ortasında, buna hiç kuşku yok; ancak ortalığı temizleyip düzenli bir ormana dönüştürme ekipleri de bölgenin her tarafında faaliyette...
Bir süre sonra, tabii gelişmeler yanlış istikamete doğru evrilmezse, önümüzü bugünkünden daha iyi görebileceğiz...
Göreceğiz ve gördüğümüz manzara bizi mutlu edecek... Hepimizi...
'Kürt sorunu' bu açıdan bir deney kabı gibi...
Sorun aslında yalnızca Türkiye'ye ait değil; etrafımızda bulunan diğer ülkelerde de hatırı sayılır Kürt nüfus var. Bu da sorunu hem bölgesel hale getiriyor, hem de uluslararası ilgiye açık tutuyor. Türkiye'deki Kürtler'in kendilerini 'yaşadıkları ülkenin bir parçası' hissetmeleri ve bunu başka alternatiflere tercih etmeleri bekleniyor. Muhtemelen bizdeki sorun bunu sağlayacak kapsayıcı bir formülle çözülecek. Ancak her ülkedeki Kürtler diğer ülkelerdeki soydaşlarıyla ilgilerini sürdüreceklerdir.
"Kürtler'in kendilerini Türkiye'nin bir parçası olarak hissetmeleri" formülünün hayata geçmesinin önündeki en büyük engel PKK... Hayatlarının büyük bölümünü silâhlı çatışmayla geçirmiş bir liderlik kadrosuna sahip PKK ve zaman zaman farklı mesajlar yükselse de, liderleri alıştıkları şiddet dilinden kolay vazgeçecek gibi görünmüyor.
Peki, bu durumda ne olacak?
Türkiye'nin bu soruya bir kaç aşamalı bir planla cevap verme çabasında olduğunun artık gizlisi saklısı kalmadı. Planda, ülke sınırları içinde yaşayan Kürtleri 'kimlik' konusunda en geniş rahatlığa kavuşturacak, PKK'yı silâhtan arındıracak alt-formüller bulunduğu da anlaşılıyor. Dağdan gönüllü inenler yanında hayatı boyu eli tetikte yaşamaya alışmış PKK'lılar da düşünülmüş olmalı.
Planın hayata geçebilmesi için bölgedeki ve global ölçekli müttefiklerinin desteğini sağlamış durumda Türkiye. Bağdat yönetimi de -Irak'ın kuzeyindeki Barzani yönetimi gibi- topraklarının terör eylemleri için kullanılmasını istemiyor... İran'ın komşu Irak'tan geçip eylem yapan PJAK örgütüyle sorunu var zaten... Suriye'de Beşşar Esad'ın geleceğiyle yakından ilgilenilmesi biraz da bu konuda yakın işbirliğinde samimi oluşundan...
Yeter mi? Yetmediği, çok aşamalı planın en önemli bölümlerinin bir türlü gündeme gelemeyişinden belli...
ABD'nin daha fazla sürece dahil olması bekleniyor.
Washington'dan Ankara'ya yapılan ziyaretlerin son zamanlarda artması, herhalde, beklentiler istikametinde gelişmelerle yakından ilişkili... Bölgenin şiddetten arındırılmasının ancak daha yakın bir işbirliği ve sonuç alıcı tedbirlerle mümkün olabileceğine inanıyor Ankara ve bunu Amerikalı muhataplarına anlayabilecekleri dilden aktarıyor.
"PJAK adıyla İran'ın başını ağrıtıyor PKK; ABD'nin istenen çapta bir işbirliğinden uzak duruşu bunun bitmesini istememesi olabilir mi?" Bu soru nicedir zihinleri işgal ediyor...
İran birlikleri hafta sonu Irak sınırını aşarak PJAK kamplarını bombalamaya başladı. PJAK, operasyonu, "İran bunu hep yapıyor" diye küçümsüyor; buna karşılık Tahran "Sonuna kadar gideceğiz" kararlılığında...
Şimdi soru şu: PJAK'la çatışma bir büyük operasyonun habercisi olabilir mi?