Fehmi Koru: İyi de, neden Tayyip Erdoğan’ın adaylığı konusunda aynı açıklık ve berraklıkta bir cevap vermemiş olabilir YSK başkanı?

Fehmi Koru: İyi de, neden Tayyip Erdoğan’ın adaylığı konusunda aynı açıklık ve berraklıkta bir cevap vermemiş olabilir YSK başkanı?

Fehmi Koru*

İlk gençliğimden mısraları aklımda kalmış Orhan Veli tarzı kısa bir şiir var, fakat araştırma yaptığım halde şairini tam tespit edemedim.

Aktarayım:

“Kaşın şifre / Gözün şifre / Gülmen konuşman şifre / Yaradan şifreli yaratmış, // Seni çözmek için / Şifre müdürü mü olmalı?”

Bu şiiri bugünlerde aklıma getiren pek çok açıklamayla karşılaşıyorum.

Neredeyse herkes şifreli konuşuyor ve benim hemen hemen bütün günüm birbiri ardına gelen açıklamalardaki şifreleri çözmeye çalışmakla geçiyor. İşin kötü tarafı, gri beyin hücrelerini çalıştırarak yaptığım zihinsel çabanın sonucunda, şifreyi çözüp çözemediğimi bilmekte de zorlanıyorum.

Son şifreli konuşma hiç beklenmeyen yerden -ve kişiden- geldi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı Muharrem Akkaya’dan…

Hukukçular genellikle kitabi konuşurlar. Önlerinde kendilerine rehberlik edecek yazılı metinler -anayasa ve yasalar- vardır ve onlar da o metinlere bağlı kalarak yorumda bulunurlar. Yargıçsalar, vardıkları sonucu karara dönüştürdüklerinde, yazdıkları metni ilk mektep eğitiminden ötesini görmemişlerin bile anlaması beklenir.

Oysa YSK başkanı hayli şifreli konuşmuş…

Türkçe de yayınlanan Alman Deutsche Welle (DW) haber sitesinden Alican Uludağ’ın, 2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’nı oluşturan iki parti tarafından adaylığı düşünülen Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olup olamayacağı hakkındaki sorularını cevaplamış Muharrem Bey.  

Önce “Önümüze gelebilecek bir konuda hukuki değerlendirme yapamam; somut bir şey söylemem mümkün değil; ihsas-ı rey olur” dedikten sonra sözlerine şunları eklemiş:

“Ancak ben kendime göre bir çalışma yaptırdım. Kurul üyeleriyle paylaşmadım. Konu YSK önüne gelir gelmez, bakacağız. Belki aday olmaz, belki başka bir şey olur… Cumhurbaşkanı, resmen adaylığa başvurmadan bu konuyu değerlendiremiyoruz.”

Gazeteci bu, Alican Uludağ “Bir kanaatiniz yok mu, nedir o?” diye bastırdığında kendisinden gelen cevabı da aktarayım:

“Bir kanaatim var. Bu konuyu anayasa hukukçusu olan, güvendiğim bir arkadaşımla istişare ettim. Araştırdık. Görüşüm oluştu. Bununla ilgili sürekli yazılanları okuduk.”

Söylediklerinin hepsi bu kadar.

Hadi bakalım, çıkın çıkabilirseniz bu işin içinden…

“İhsas-ı reyde bulunamam” diyen YSK başkanı, bir gün önce de, Kübra Par’a konuşmuş, onun Ekrem İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesi halinde adaylığının tehlikeye düşüp düşemeyeceğine dair sorusuna şu cevabı vermişti:

“Adaylık süreci kesinleşmeden cezası kesinleşirse yerine başka bir aday gösterebilirler. Fakat kesinleştikten sonra listeye dokunmamız mümkün değil. Seçime girer ama kazansa bile mazbatası verilmez.”

Onun konumundaki bir hukukçudan gelebilecek açıklıkta bir cevap bu.

İyi de, neden Tayyip Erdoğan’ın adaylığı konusunda aynı açıklık ve berraklıkta bir cevap vermemiş olabilir YSK başkanı?

Kendisinin dört üye arkadaşıyla birlikte YSK üyeliği bir ay sonra sona erecekmiş; yerlerine Yargıtay ve Danıştay’ın yeni üyeler seçmesi gerekiyor. Yasaya göre beş üyeden biri bile seçilemezse hepsi görevlerine devam ediyorlar.

Böyle bir durumda kişisel kanaatini daha gür sesle ifade edebilirdi gibime geliyor. O ise şifreli konuşmayı tercih etmiş.

Güvendiği için kurul üyeleriyle bile paylaşmadığı bir çalışma yaptırması ve kurul dışından bir arkadaşı ile istişare etmesi doğal mı? İstişare ettiği arkadaşı yalnızca hukukçu mu, yoksa anayasa hukukçusu olduğu halde siyasi bir sıfatı da var mı? Bunları merak etmekten kendimi alamıyorum.

YSK da mahkeme sayılır, hakimler verecekleri kararları mahkeme dışı birileriyle istişare edebilirler mi? Doğrusu bilmiyordum.   

Bakabileceği bir davayla –Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı ile- ilgili görüş açıklaması ‘ihsas-ı rey’ oluyor da, bir başka davayla -ceza alan Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı ile- ilgili görüş açıklaması nasıl oluyor da ‘ihsas-ı rey’ kapsamı dışında kalıyor? Anlamakta zorlanıyorum.

İmamoğlu ile ilgili konuda Erdoğan’la ilgili olandan daha fazla bilinmeyen unsur var oysa. Bir kere, savcı karara itiraz etti, herhalde sanığın avukatları da edecektir. İtirazlar önce istinaf mahkemesine gidecek, karar orada onaylanabileceği gibi onaylanmayabilir de… Diyelim onaylandı, bu defa Yargıtay’a gider ve orada da onaylanabileceği gibi onaylanmayabilir de… Böyle bir işlem bizim ülkemizde normalde altı-yedi ayda sonuca ulaşmaz; ama diyelim aceleye getirildi ve karar seçimden önce kesinleşti; o durumda da Muharrem Bey ile dört arkadaşı YSK üyesi olmayabilecekler…

Yoksa Muharrem Bey her iki karar sırasında da görevde olacağına mı güveniyor?

Durum böylesine muğlak, fakat YSK’nın bir ay süresi kalmış başkanının İmamoğlu’yla ilgili kararın ne olacağı konusunda hiç tereddüdü yok.

Oysa, ilki 2014’te, ikincisi de 2018’de olmak üzere iki defa cumhurbaşkanı seçilmiş Tayyip Erdoğan’ın anayasal durumunda kafa karıştıracak hiçbir yön bulunmuyor. Anayasanın 101. maddesi başka hiçbir yere çekilmesi mümkün olmayan açıklıkla, iki defa seçilmiş birinin yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını ifade ediyor.

Üzerinde araştırma yaptırdığı, anayasa hukukçusu bir arkadaşıyla istişarede bulunduğu ve galiba kanaat sahibi de olduğu bir konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili olan…

İşte ben bu iki konuya yönelik kafa kurcalayıcı farklı yaklaşımları anlamakta müthiş zorlanıyorum.

Yalnız o iki konuda da değil; bir de Muharrem Bey‘in cevabında yeniden adaylığı konuşulan Cumhurbaşkanı Erdoğan için sarf ettiği “Belki aday olmaz, başka bir şey olur” cümlesi var.

Nedir o ‘başka şey’?

Şifreler çok ve ben onları çözemiyorum.

Aklımın almadığı bir şey daha var, hadi onu da paylaşayım: DW Türkçe internet sitesi bazı yayınları beğenilmediği için erişim yasağına uğramıştı. Dünyanın her tarafında yayınları Türkçe bilenler tarafından okunabiliyor, ancak Türkiye’de yaşayanlar sitede yayınlanan haberleri okumaktan mahrum kalıyorlardı. Şimdi durum değişti mi, bilmiyorum.

Hala yasak olsa bile yargı yasağına maruz bir yayına YSK başkanının özel açıklama yapması o yasağı işlevsiz kılmaya yarar herhalde.

Yoksa yaramaz mı?

Gördüğünüz gibi, gri beyin hücreleri her şifreyi çözmede yeterli olmayabiliyor.

Tek tesellim, çözmeye çalıştığımın çoklu şifre olması; bu kadarı herkes için fazla deyip teselli buluyorum..

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.