Fehmi Koru*
İyi Parti’nin İstanbul il başkanlığı binasının nerede olduğunu bilmiyordum, haberlerden öğrendim. Çok geniş bir bulvar üzerinde o bina.
CHP’nin İstanbul il başkanlığı binasını ise önünden sıkça geçtiğim için biliyorum. O da geniş bir bulvarın üzerinde. Önemli bir futbol kulübünün stadına ve dev bir AVM’ye de komşu.
Her iki binanın bulunduğu bulvarların üzerinden gece-gündüz binlerce araç geçiyor.
‘Kurşun adres sormaz’ diye bir film ve ‘Kurşun adres sormaz ki’ diye birkaç sanatçı tarafından seslendirilmiş bir şarkımız var.
Bu defa kurşunlar adresi bildiler. Birkaç gün önce İYİ Parti’nin il binasına kurşunlar isabet etti, dün de CHP’nin il binası önünden geçen bir araçtan etrafa kurşunlar saçıldı.
“Ne oluyor?” sorusu sorulmaz mı böyle bir durumda, elbette sorulur. Nitekim başta iki parti ve daha geniş olarak da kamuoyu ilk olaydan bugüne o soruyu soruyor.
Alınan cevaplar ise tatmin edici bulunmuyor.
İYİ Parti’nin camından girip makam koltuğuna saplanmış olan kurşun oraya bulvarın tam karşısındaki bir inşaattan atılmış. Açıklama böyle. Hırsızların dadandığı bir inşaatmış ve bekçisi hırsızları kovalarken şarjörünü rastgele etrafa boşaltmış. Kurşunların bir-ikisi tesadüfen bayağı uzaktaki binaya isabet etmiş…
Anlatımı makul bulunmuş olmalı ki, belinde silahıyla dolaşıp rastgele etrafa şarjör boşaltan inşaat görevlisini, Emniyet, bir gece bile konuk etmeden serbest bırakıverdi.
CHP binasının önünden geçerken havaya sıkılan kurşunlarla ilgili resmi açıklama daha da ilginç.
Okuyalım:
“Elde edilen kamera görüntülerinde Ali Sami Yen Spor Kompleksi Nef Stadyumundan TEM Otoyolu Edirne istikametine otoyolun 2. şeridinde hızla seyreden bir araçtan havaya ateş edildiği tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda, yol kenarında 9mm çapında (2) adet kovan bulunmuştur. Konuyla ilgili başlatılan incelemeler devam etmektedir.”
Tesadüflere inanıyorsanız, ikisi de tesadüf eseri olmuş şeyler.
İnşaat görevlisinin silahından çıkan kurşunlar tesadüfen İYİ Parti binasına isabet etmiş…
Birileri her nasılsa cûşa gelmiş, araçtan havaya ateş etmeye başlamış, onların bunu yaptıkları yer tesadüfen CHP binası önüymüş…
Açıklamaları makul bulmak mümkündü, ülke hızla seçime doğru yol alıyor olmasaydı…
Nitekim, kurşunların isabet ettiği binada bulunan İYİ Parti ile önünden geçilirken etrafa kurşun saçılan binada bulunan CHP olayların tesadüfle açıklanmasından tatmin olmuş görünmüyor.
Partiler bunları birer eylem ve amacının da partililere ve seçmenlerine göz dağı vermek olduğu görüşünde.
Devletin resmi ağızlarının, Emniyet yetkililerinin her iki olaya yaklaşımlarıyla muhalefetin konuya yaklaşımları birbirinden farklı.
Ne olacak şimdi?
Eskiden -2017’de yapılan halkoylamasıyla sistem değişikliğine gidilene kadar- bu tür olaylarda meydana gelebilecek kafa karışıklığının önüne geçmek için alınmış bir tedbir söz konusuydu: Seçime iki ay kala, içişleri, adalet ve ulaştırma bakanları yerlerini terk eder, onların boşalttığı koltuklara tarafsız isimler otururlardı.
Cumhurbaşkanı hükümet sistemi ile birlikte bu uygulamaya son verildi. O üç hayati koltukta seçimler öncesinde bir değişikliğe gidilmesi gerekmiyor artık.
Keşke eski uygulamadan vazgeçilmeseydi. Öyle bir durumda, benzer eylemlerin ardından yapılacak açıklamalara daha fazla güvenilirdi. Öyle olsaydı, muhtemelen her iki olayın ardından yapılan açıklamalar da daha farklı olurdu.
Şimdi yapılabilecek fazla bir şey yok. İktidar cephesi bu ve bundan sonra olabilecek benzer olayları tesadüfen olmuş bitmiş görmeye ve göstermeye devam edecek, muhalefet cephesi de resmi açıklamalara itibar etmeyip onları kendilerine dönük eylemler olarak değerlendirmeyi sürdürecek.
Kamuoyu da, pek çok başka olayda olduğu gibi bu olaylarda da, iktidar ve muhalefete yakınlıklarına göre bir tavır alacak.
Her sosyal ortamda -bu arada sosyal medyada da- yeni bir ayrışma konusu halinde tartışılacak bu olaylar.
İyi bir şey mi bu?
Sanmıyorum.
Eylemler tesadüfi değil de muhalefeti sindirme amaçlıysa, olanın siyaseten zararını muhalefetten ziyade iktidarın görme ihtimalini de hesaba katmak gerekiyor.
Güvenlik eksikliği görüntüsü oyların istikametini muhalefet lehine çevirebilir.
Kafa karışıklığını ortadan kaldırmanın yolunu iktidarın -resmi çevrelerin- bulması gerekiyor.
İngiltere’de asayişle ilgili olmasa bile iktidar tarafından hafife alınan bir olayı muhalefetin farklı değerlendirdiği ortaya çıkınca, medyanın da zorlamasıyla, konuyu araştırmak üzere bir özel temsilci görevlendirilmişti.
‘Partygate’ diye anılan olayda.
Covid günlerinde sıkı tedbirler uygulanan İngiltere’de hükümet her türlü sosyal yakınlaşmaya sınırlar getirmiş, evlerde bile belli sayının üstünde insanların bulunmasını, insanların yaşlı anne-babalarını ziyaretlerini yasaklamıştı.
Bu sınırlamaları sıkı sıkıya uygulatan Başbakan Boris Johnson’un başbakanlık konutunda yaşgünü partileri düzenlediği ortaya çıkınca ortalık karıştı. İktidarın inkarına karşılık muhalefet ve büyük çapta medya konunun üzerine gitti.
Johnson, kendisi adına yapılan açıklamalar inandırıcı bulunmayınca, tarafsız bilinen birini konuyu araştırmayla görevli temsilci olarak atadı.
Sanıyorum, öyle bir yöntem, şimdikine benzer durumlarda devreye alınmak üzere, bizde de sisteme entegre edilebilir.
O zamana kadar ne olacak?
Hiçbir şey. Seçime kadar kafa karışıklığıyla gidilecek. Bir taraf “Tesadüf” diyecek, öbür taraf da buna itiraz edip işin içinde başka işler olduğunda ısrar edecek.
Umarım, bu kargaşada ortamı karıştıracak başka yeni gelişmelerle karşılaşmayız.