Fehmi Koru*
Kimileri seçimin 2023 yılının yarısında yapılması kararlaştırılmış iken, yani seçime yaklaşık iki yıl varken, durduk yere adaylık tartışması çıkardığımı düşünüp beni eleştiriyor.
Sağolsunlar. Üslupta saygısını koruyan her görüşe ben de saygı duyarım.
Eleştirenler var, ancak siyasetin içinde yer alanlar onlar gibi düşünmüyor. Muhalefet cephesi ülkenin her an seçime götürülebileceği beklentisiyle tetikte. Daha dün, CHP’nin MYK toplantısında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisi yöneticilerine “Baskın seçime hazırlıklı olun” talimatı verdi.
Cumhuriyet gazetesine göre, Kılıçdaroğlu, o konuda şunu söylemiş: “Baskın seçime hazır olun; olası bir baskın seçime karşı tüm örgütümüz hazırlıklı olsun. Türkiye’yi biz yöneteceğiz.”
‘Baskın seçim’, beş harften oluşan o sözcük –‘seçim’ sözcüğü- yetkili birinin ağzından çıktıktan iki ay sonra sandığa gidilmesi demek. Hazırlıksız yakalanan partiler kamuoyuna dertlerini anlatana kadar seçim yapılır biter.
Havada öyle bir seçim yapılacağı kokusu olduğunu muhalefet cephesi bir süredir fark ediyor.
Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı olmayı düşünüyor ve bunu kendisini hukuki tartışma konusu haline dönüştürmeden gerçekleştirmek istiyorsa, anayasaya göre bunun tek bir formulü var: TBMM’nin kararıyla seçim tarihinin erkene alınması…
Anayasaya göre, iki kez seçilmiş cumhurbaşkanları halkın önüne yeniden aday olarak çıkamıyorlar. Anayasada (m. 106) bunu aşmanın yolu olarak tek bir formül öngörülmüş: TBMM’nin erken seçim kararı alması…
‘Baskın seçim’ iki sorunu birden halletmek için düşünülebilir: Anayasa engelinin aşılması ve muhalefete derdini anlatma fırsatı verilmeden sandığa gidilmesi
AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeniden aday olmayı düşünüyorsa ‘baskın seçim’ kaçınılmazdır.
Kamuoyu yoklamalarının da artık gözlere soktuğu, siyaseti yakından gözleyenlerin bir süredir zaten fark ettikleri iktidar cephesinden oy kaymasını -belki- durduracak formül de odur: ‘Baskın seçim’…
Aksi halde, yani önceden belirlenmiş zamanında -Haziran 2023’te- yapılacak seçimde, anayasa izin vermediği için Tayyip Erdoğan aday olamıyor; hukuki tartışmayla o engeli aşmayı göze alsa bile, iktidar cephesinin zaten aşağıya doğru hareketlenmiş oylarında azalma daha da hızlanacağı için adaylığını koymakta tereddüt edecektir…
Yerine karşı bloktan da oy alabilecek birini aday göstermesi işte o zaman gündeme gelecek.
İktidar cephesi bu sebeple Millet İttifakı’nın adayını şimdiden öğrenmek istiyor. Yalnızca öğrenmek için değil, karşı cephenin adayını kendileri belirlemek için de çaba gösteriyor. Kısmen başarılı da oldular; önceleri kendisinin aday olmayacağını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’na, CHP içerisindeki birilerinin de baskısıyla, “Neden olmayayım” dedirtmeyi başardı iktidar cephesi.
Hasan Cemal akıllı bir muhalif. Son tartışmaların kendisine yakın saflarda aldığı biçimden duyduğu rahatsızlığı T24’teki “Erdoğan’a karşı birleşelim derken, dağılma tehlikesi de var, uyanık olmak lazım” başlıklı bugünkü yazısında dışa vuruyor.
Kendisinin bu soruya verdiği cevap olumsuz.
Yazısında ‘Millet İttifakı’ içerisinde yer alan partilerin liderlerini bu konuda uyarıyor. Yeni dönemde güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülebilmesi için, Millet İttifakı’nın genel seçimden TBMM’de güçlü bir varlığa sahip olarak çıkması gerekiyor.
Nasıl olacak bu?
Akıllı ve akılcı kararlarla…
Genel seçimle birlikte yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı‘nın kimi -nasıl birini- aday göstereceği Meclis’e girecek muhalif milletvekili sayısını da belirleyici olacaktır.
Yanlış bir aday cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettireceği gibi Meclis’teki milletvekili sayısı bakımından da muhalefete hayal kırıklığı yaşatacaktır.
Ortalıkta dolaşan aday isimlerine verilen tepkiler Hasan Cemal’in endişesinin haklı olduğunu düşündürüyor.
“Falanca aday olursa filancalar oy vermez” deniliyor. Bu tür eleştirilerle ortaya atılanlar bir şeyi unutuyorlar: Seçilebilmek için halkın bütününün oyunu almak gerekmiyor; ‘yüzde 50+1’ oy yeterli. AK Parti veya MHP tabanlarından karşı tarafın adayına gelebilecek oy daha fazla olacaksa, akıllı olanlar “CHP ve İYİ Parti tabanlarına yakın duran birileri oy vermezse vermesin” demek zorundalar.
Siyaset böyle bir şey zaten.
Kılıçdaroğlu’nun dün parti yöneticilerine hatırlattığı üzere, bir ihtimal olarak hep hazırlıklı bulunulması gereken ‘baskın seçim’ yüzünden, ittifakların cumhurbaşkanı adaylarının kimler olacağı konusunun şimdilerde sıcak tutulması ve tartışılması yararlı.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.
Hasan Cemal'in "Erdoğan'a karşı birleşelim derken, dağılma tehlikesi de var, uyanık olmak lazım" başlıklı yazısı için tıklayın.