Fehmi Koru*
Herkes sanki yarın olacakmış gibi seçimleri konuşuyor; oysa yerel seçim gelecek yılın mart ayında, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ise ondan yaklaşık yedi ay sonra kasım ayında yapılacak. İktidar sözcüleri de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da seçimlerin zamanında yapılacağını ısrarla söylemekteler…
Öyle söylüyorlar, ama AK Parti sanki yarın seçim yapılacakmış gibi de bir gayretin içerisinde…
İyi-kötü hemen herkes iktidar partisi çevresinin gündeme taşıdığı konuları konuşuyor, tartışıyor…
Evet, ittifak oluşturarak seçimlere gitmek AK Parti’nin işine geliyor, kendi oyları düşse bile yanına aldığı parti/leri de baraj tehdidinden kurtararak Meclis’e sokacağı için milletvekili sayısını artırma hesabında AK Parti.
Ancak seçimlere bunca zaman varken şimdiden ‘ittifak’ konusunu tartıştırması bile, iktidar partisinin gündemi belirleme gücünü elinde tutma niyetiyle yakından ilgili…
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün İslam’ın güncellenmesinden, ertesi gün İslam’da reform yapılamayacağından söz açıyor; bu çelişkili ifadelerin herbiri toplumun bir bölümünü ilgilendirip tartıştırmaya yarıyor.
Gündem belirmede iktidar partisiyle at başı giden bir parti daha var: Saadet Partisi (SP)…
SP lideri Temel Karamollaoğlu ‘ilkeler ittifakı’ kavramı eşliğinde yürüttüğü siyasi çalışmayla partisini gündemin içinde tutmayı beceriyor. İktidar partisinin SP’yi ‘cumhur ittifakı’ içerisinde görmek istediğini biliyoruz, AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu arzunun gerçekleşmesi için bedel ödemeye hazır olduklarını SP’ye ilettiğini de… Tabii, SP’nin kendilerine iletilen teklife olumlu cevap vermediği de biliniyor.
Kaç haftadır bu konu tartışma gündemimizde.
İlk günlerde bir partinin bir başka partiyle ittifakı zemininde yürüyordu tartışma, ancak SP liderinin akılcı tavırlarıyla o noktada kalmayıp ‘ilkeler’ dediği konuların da gündemi işgal etmesine kadar vardı.
Diğer muhalefet partileri de SP’nin meydasna getirdiği siyasi dalganın peşine takılmış görüntüsü veriyorlar. Onların beklediği de SP’nin kendileriyle birlikte hareket etmesi… SP’nin arkasında iştah kabartacak bir oy yok. Güçlü bir medya desteğinden de mahrum SP.
Ancak izlediği ilkeli siyaset ona dönük beklentileri büyük çapta artırmayı getirdi.
Bir dönem ülkeye başbakanlık yapmış rahmetli Necmettin Erbakan’ın da hatırlanmasına ve hayırla yad edilmesine vesile oldu o tavır.
İYİ Parti lideri Meral Akşener de Türkiye’nin dört bir tarafına giderek vatandaşlarla birebir ilişki kuruyor ve partisine yönelik ilgi halkasını genişletmenin uğraşında.
Anamuhalefet partisi CHP’de yaprak kımıldamıyor da ondan…
CHP bu hafta sonunu ‘tüzük kurultayı’ etkinliğiyle geçirdi. Kurultay vesilesiyle CHP’liler biraraya geldiler ve kendi eteklerindeki taşları döktüler. Hatta, Meclis grubundan 48 milletvekili, genel merkezin hazırladığı tüzük taslağına alternatif bir metinle kurultay delegelerinin karşısına da çıktı.
Sonunda büyük çapta genel merkezin isteği doğrultusunda gelişmeler yaşanmış olsa bile, karşı çıkış, bir silkinme çabası olarak görülüp CHP varlığının geniş kitlelere hatırlatılması için kullanılabilirdi; ama bu yapılmadı.
Kitleler, genel başkanın daha önce hemen hiç görmedikleri hiddetli yüzünü gördüler kurultayda.
Toplanıldı, parmaklar kaldırıldı ve dağılındı.
Hepsi bu kadar.
Kurultaydan geriye CHP’nin kendisiyle bile kavgalı bir parti olduğu görüntüsü kalabilir.
Yazık değil mi?
CHP’nin artık herkesin kendini hazırladığı seçimlere gidilirken gündem belirleyici çalışmalar yapması gerekmez mi? Dünya değişir ve Türkiye yakın tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşarken CHP gibi kendini cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle tanımlayan bir partinin, hem dünya hem de Türkiye için geliştireceği tezler olmalı, ‘İslam’ın güncellenmesi’nin konuşulduğu günümüz ortamında CHP’nin kendini güncellemesinden de söz açılmalı değil midir?
Yoksa bunlar var da bizler mi farkında değiliz?
Farkına vardırmak da CHP’nin işidir.
Başkaları tarafından belirlenmiş hazır-tertip gündem maddelerine sıkışmış bir CHP tepkisel bir parti olmaktan ileri gidemez.
* Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır