Fehmi Koru*
Saadet Partisi (SP) yarışa son seçimde aldığı oy oranı bakımından olağanüstü mütevazı bir noktadan başlıyor; bu seçimde SP açısından önemli bir sıçramaya tanıklık edilecek.
Dün akşam SP genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu’nun İstanbul’da gerçekleştirdiği basınla buluşma toplantısındaydım.
Anlattıklarından etkilendim; sanıyorum toplantıya katılan meslektaşların çoğu da benim durumumdadır.
Zihni berrak biri SP lideri; önünde notlar bulunmadığı, elektronik cihaz da kullanmadığı halde görüşlerini en anlaşılır biçimde aktarmayı biliyor ve çok zor sorulara bile ortamı ılıklaştıracak cevaplarla mukabele edebiliyor.
HDP’nin cezaevindeki cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın durumundan mülhem CHP adayı Muharrem İnce’nin ortaya attığı “Her hafta bir aday cezaevinde kalsın” teklifine cevap olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın söylediği “Ben sıramı savdım” cümlesi hakkında ne düşündüğü sorulduğunda “A, o işin sırası mı olurmuş?” derken gülümsüyordu Karamollaoğlu.
Sözlerine de, dün akşam saatlerinde belli olan bir mahkeme kararını duyduğu sevinçle birlikte hatırlatarak başladı zaten. Yargılandıkları mahkeme, Ali Bulaç’ın tahliye edilmesine, daha önce ev hapsi şartıyla tahliye edilmiş Şahin Alpay’ın da denetimli serbestlikten yararlanmasına karar vermiş.
Kendisi de, 12 Eylül (1980) askeri darbesinden sonra MSP davası sanığı olarak cezaevine düşmüştü Temel Karamollaoğlu’nun; toplantıda hemen yanı başında oturan gazeteci Oral Çalışlar ile cezaevi arkadaşıydılar.
Memleketin kaderi hiç değişmiyor; özellikle de siyasiler ile gazeteciler için…
Temennim, onlarla aynı gerekçelerle yargılanan diğer gazetecilerin -ve bu arada siyasilerin- de tutukluluk hallerinin en kısa zamanda sona erdirilmesidir.
Costa Rica’da başkanlık seçimi gecesi (1 Nisan 2018)..
SP’nin cumhurbaşkanı adayının toplantısına Nobel ekonomi ödülü sahibi Joseph Stiglitz’in ‘Costa Rica ne yapıyor da doğruyu yapıyor’ başlıklı son makalesini okuyarak gitmiştim. Stiglitz, makalesinde, 5 milyon nüfuslu küçük ülkede, yakın zamanda yapılmış seçimin sonuçlarından hareketle, ekonomik kalkınma ile demokrasi arasındaki yakın ilişkiyi gündeme getirmiş…
Costa Rica’da yüksek katılımlı başkanlık seçiminde oyların yüzde 60’tan fazlasını halen aynı koltuğun sahibi 38 yaşındaki Carlos Alvarado Quesada kazanmış…
Muhafazakar Costa Rica halkı, yüzde 70’i kamuoyu yoklamalarında aynı cinsten insanların evliliğine karşı olduklarını beyan da ettikleri halde, kampanyasını onu yasaklama vaadi üzerine oturtmuş rakibi yerine Quesada’ya oylarını akıttı; Stiglitz bunu yürütülen dengeli kalkınma politikalarına bağlıyor.
Nobel ödüllü iktisatçı, yazısında, kendisinin liderliğini yaptığı OECD’ye bağlı bir komisyonun bulgularına dayanarak, Costa Rica’nın iyi yolda olduğu tespitini paylaşıyor. Seçimi yeniden kazanan başkan, ülkesinde, sosyal politikalar uyguluyormuş. Bedava eğitim ve sağlık hizmetleri yanında kooperatifler ve sosyal ağırlıklı işletmelerin yaygınlaşması için çabalıyormuş.
“Ortalama insan ömrü, Costa Rica’da, ABD’den daha yüksek” diyor Stiglitz.
Demokrasinin bütün kanalları açık tutularak, en geniş özgürlüklerin her kesimden insan tarafından yaşanması garantiye alınarak bu sağlanmış…
Yoğun ekonomik sorunlarının üstesinden bu sayede gelmeye başlamış Costa Rica.
Zihnimde o makalede okuduklarım olarak katıldığım toplantıda, bütün gazeteciler, siyasi sorularla cumhurbaşkanı adayının görüşlerini öğrenmeye çalıştı.
Ben dahil.
Türkiye’nin sorunları daha çok siyasi konular üzerinde yoğunlaşmayı gerektiriyor da ondan.
Yine de mevcut iktidarın ekonomi politikalarının sonuçlarını hem de hiç abartıya kaçmadan eleştirmekten geri durmadı Temel Karamollaoğlu. Rantın üretimin önüne geçtiğini, eldeki milli değerlerin satılmasına rağmen dikiş tutturulamadığını, sanayi tesisleri yerine betona yatırılan borçların yine borçla kapatılarak bugünlere gelindiğini, dış borcun 450 milyar dolara, iç borcun da 950 milyar TL’ye ulaştığını söyledi.
“Batıdan daha katı bir Batı kapitalizmi uygulanıyor” da dedi.
Çözüm?
Daha fazla adalet, daha çok insan hakları ve özgürlükler… İsraftan uzak ekonomi ve kaliteli eğitim… İşsizlikle mücadele… Bunların da ancak OHAL’siz bir ortamda gerçekleşebileceğine inanıyor; bunu birkaç kez tekrarladı SP lideri…
Muharrem İnce’nin meydanlarda dile getirdiği “Devr-i sabık yaratmayacağız” görüşüne o da katılıyor; “Konulara öç alma mantığıyla yaklaşmak bizlere yakışmaz” diyor.
Temel Karamollaoğlu kendisinin ve partisinin son zamanlarda gördüğü ilgiden memnun; “Bizim yüzde 10 barajına takılma gibi bir sorunumuz kalmadı” dedi.
Yıllar önce kendisine Sivas belediye başkanlığına adaylık teklifi yapıldığında “Ağabey” diye andığı Recai Kutan’a danışmış. Recai Bey, kendisine, “Mesuliyet bakımından akıllı adam işi değil” cevabını vermiş…
Aktardığı bu anekdotu, “Cumhurbaşkanlığı da bugünün şartlarında mesuliyet yönünden akıllı adam işi değil” kanaati takip etti.
SP liderini önümüzdeki günlerde meydanlarda da göreceğiz.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.