Fehmi Koru: Saçma konuları tartışacağımıza bunu tartışsak ya…

Fehmi Koru: Saçma konuları tartışacağımıza bunu tartışsak ya…

Fehmi Koru*

Dini konular tartışma gündemimizden hiç düşmüyor; asansörde halvet, yatak-yorganla şehvet tarzı konuları geride bırakmış olsak da yeni bir tartışma konumuz var: Ulemamız Allah’ın yerde mi yoksa gökte mi olduğunu tartışmaya açmış bulunuyor…

Ciddi ciddi oturup bu konuyu tartışmışlar işte.

Tartışacaksak ‘ilhadı’ (dinden uzaklaşmayı) tartışalım

Oysa inançlı insanların gündemine hiç gireceğe benzemeyen bir konu var ve onun tartışmaya açılmasına nedense hiç yanaşılmıyor.

Geçenlerde İslami kesimden bir profesör, İhsan Fazlıoğlu, kendisiyle tartışmaya gelen dış görünüşleriyle İslâmi konularda hassas olduklarını düşünmemiz gereken gençlerden söz ederken, “Deist bile değil, ateisttiler” dedi.

Şöyle bir önemli cümlesi de var Prof. Fazlıoğlu’nun: “Bu, sahnede dini temsil ettiğini söyleyen insanların eylemlerinin sonucudur. Mesele bu kadar ciddidir. Bu sonuçlarla yüzleşmezsek 30 yıl sonra çok farklı şeyler konuşuyor oluruz.”

Vebalden bahsediyor profesör.

Kimse “Bu profesör ne demek istiyor?” diye sormadı bile.

Bir başka profesör, o da İslami kesimden, Mahmud Erol Kılıç, iktidarın itibar ettiği gazetelerden birinde (Yeni Şafak), “İslam’ın içini boşaltan müslümanlar” başlıklı yazısıyla(18 Mart 2018) okur karşısına çıktı.

Yazının girişi şöyle:

“ABD’de yapılan bir araştırmada ‘Bir zamanlar Müslümandım (Ex-Muslim)’ diyenlerin sayısında büyük artış gözlemlenmekte imiş. Bunların çoğu sonradan ihtida ederek Müslüman olanlardan. Diğer bir kesim ise bazı Ortadoğu ülkelerinden Müslüman geçmişiyle Batı’ya gelenlerden. İslam’dan çıkanlardan bazısı ateist oldum derken bazısı da Hristiyanlık gibi başka bir dine girdim diyormuş. Hatta bu eski Müslümanlar İngiltere’de o kadar çoğalmış ki Council of Ex-Muslims of Britain (CEMB) adında bir konsül dahi oluşturmuşlar.”

Bu eğilime “İslam’dan kaçış” diyor Prof. Kılıç.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyeliği yanında İslam İşbirliği Teşkilatına Üye Ülkeler Parlamentolar Birliği (İSİPAB) genel sekreteri görevi de bulunan ve bu görevi sebebiyle İslam Dünyası’nı yakından tanıyan Prof. Kılıç’ın bu alanda ilginç tespitleri var.

Din konusunda gevşekliğin Ortadoğu’ya ve adında İslam sıfatı bulunan veya İslamcı bilinen yönetimlere sahip ülkelere yaklaşıldığında arttığı görüşünde…

Bunun tersinin de doğru olduğunu yazıyor:

“Diğer taraftan yine ilginç olan şu ki, Müslümanlar arasında dindarlaşmanın yükselişte olduğu yöreler ise Maldiv Adaları, Komor Adaları, Zengibar adası ve Malezya’nın adaları gibi merkeze yani Ortadoğu’ya uzak diyarlar.”

Kendisi de bazen o uzak diyarlara kaçmayı düşünüyormuş…

Oysa kalıp gözlemlerini ve tespitlerini daha yüksek perdeden ifade etmeli.

Prof. Kılıç’ın uyarıcı yazısı da ses getirmedi.

Yabancılardan al haberi

Genellikle yabancı bir yayın organında çıkan İslam konulu değerlendirmelere kulak verilir ülkemizde; aleyhte veya lehte dokundurmalar boş geçilmez.

Bizde ‘asansörde halvet’ konusunun tartışma gündemini işgal ettiği günlerde, İngiltere’de çıkan ve en çok okuru ABD’de olan ‘Economist’ dergisi, vaktiyle müslüman olduğu halde dinden dönmüş kişilerin (Ex-Muslims) sayısının ABD’de yükselişte olduğuna dair bir değerlendirmeye sayfalarında yer verdi.

Bir kamuoyu yoklamasına göre, müslüman doğmuş Amerikalılardan yüzde 23’ünün “Ben artık müslüman değilim” dediklerini bu yazıdan öğreniyoruz.

Alarm zillerinin çalması gerekirken o yazı da sessizlikle karşılandı ülkemizdeki İslami çevrelerde.

İSİPAB’ın merkezi Tahran, Prof. Kılıç İran’ı iyi biliyor. Yazısına oradan ‘saçma’ bir tartışma konusunu örnek olarak taşımış.

Bakın İranlı mollalar hangi soruya İslam açısından cevap aramaktalarmış, onu da aktarayım:

“Soru şu: Bir kişi bir eşeğin sütünden içse sonra o eşeğin sıpası yani yavrusu olsa bu kişi o sıpanın üstüne binebilir mi? Yani süt kardeşliği hükmü burada da geçerli olacak mı?”

Ne buyurdunuz?

Prof. Kılıç, “Tırlattığımı düşünebilirsiniz ama âmiyâne tabirle soru bu; bu seviyede hocalar her yerde olduğu gibi bizde de var” diyor…

Uyarmıştım, ama…

‘fehmikoru.com’ sitesinde ilk yazım 9 Haziran 2016 tarihinde yayımlandı. Başlığı şuydu: “İslam diye diye, İslam elden gidiyor.”

Bu tehlikeye daha yazının girişinde işaret etmiştim.

Okuyalım:

“Türkiye’de hemen her alanda dinin merkezi belirleyici olduğu bir dönemden geçiyoruz, ancak etrafımızda gelişen olaylar bugüne kadar hiç görülmemiş yeni bir olumsuzluğu gündeme dayıyor: İslâm Dünyası dışındaki coğrafyada İslâm-karşıtlığı zirve yaptığı gibi, İslâm Dünyası’nın yerli unsurları arasında da İslâm’dan toplu uzaklaşmalar görülüyor…”

Aynı konuya iki kez daha –ilki 22 Haziran 2016’da “Bir kez daha uyarıyorum: İlhad İslam Dünyası’nın kapısında” ve ikincisi 26 Kasım 2017’de “Terör tehdidi İslam’dan kaçış hareketini tetikleyebilir; yeniden uyarıyorum” — müstakil yazılarıyla girdiğimi, arada başka konulara değinirken de bu tehlikeye hep değindiğimi okurlar hatırlayacaktır.

Sonuç?

Ertuğrul Özkök ilk yazımı “Fehmi Koru müslümanlar din değiştiriyor diyor” başlıklı bir yazıya konu etti, hepsi o kadar…

İşimiz zor.

*Bu yazı ilk kez fehmikoru.com'da yayımlanmıştır.