Fehmi Koru*
Atatürk toplumu bölmeye devam etseydi daha mı iyiydi?
Geçenlerde bir vesile ile “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan birkaç gün sussa ve hiç görüş açıklamasa, her gün okur veya izleyici karşısına çıkan siyasi yorumcular konusuz kalır”anlamına gelen bir cümle yazmıştım da olumlu-olumsuz hayli tartışılmıştı.
Şu son bir haftanın hangi tartışma konusuna el atsanız o tespitimin bir kez daha doğrulandığını görürsünüz.
Cumhurbaşkanı, en son, futbola da el attı ve takımların ‘yabancı kotası’ ile ilgili görüşlerini açıkladı. Meraklıysanız, spor programlarına kulak verin, tartışılan tek konunun bu olduğunu fark edeceksiniz.
Esas tartışma konumuz: Atatürk…
Esas tartışma konumuz ise yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eseri. ‘10 Kasım’ vesilesiyle bütün Türkiye Atatürk’ü anma havasına girmişken, birdenbire, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanını adlı adınca öven ve kurucusu olduğu CHP ile arasına mesafe koyan bir dili benimsediği görüldü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın…
Daha önce ‘Atatürk’ ismi yerine ‘Gazi’ veya ‘Mustafa Kemal’ demeyi tercih edermiş, bu defa ‘Mustafa Kemal Atatürk’ demekte tereddüt etmemiş…
Bu durumu da tartışmalar sırasında öğrenmiş oldum.
Gülerek izlediğim tartışmalarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Atatürkçü’, onun açıklamaları istikametinde davranan AK Parti’ye de ‘Kemalist’ sıfatlarını yakıştıranlar da çıktı.
Tartışmaları bitirecek görüş de yine Tayyip Erdoğan’dan geldi.
Okuyalım:
“Birileri çıkmış, biz Atatürk’e Atatürk dedik diye bir sürü senaryolar yazıyor. Adı ‘Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ise bizim bunu ifade etmemizden daha doğal ne olabilir. Ruhu faşist, söylemi Marksist çevrelerin tekeline mi bırakacağız. CHP gibi amorf bir partinin Atatürk’ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz.
Milletimizin Gazi’ye hürmeti sonsuzdur. Milletimizin Mustafa’ya saygısında en küçük bir tereddüt yoktur. Milletimizin Kemal’le de en küçük bir sorunu bulunmuyordur. Milletimizin soyadı olarak kendisine verdiği Atatürk konusunda da hiçbir sıkıntısı olmadığını gayet iyi biliyoruz. Peki, buna rağmen ne için böyle bir tartışma hep süregelmiştir. Bunun cevabı, darbecilerin, cuntacıların, vesayet odaklarının, ülkenin tarihine, milletin değerlerine düşmanlık eden kesimlerin kendilerini ‘Atatürkçülük’ kılıfı altında gizlemeye çalışmış olmasıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği doğrudur; kısaca ‘muhafazakâr’ diye adlandırılan kesimin genelinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuyla herhangi bir sorunu bulunduğunu ben de sanmıyorum. Sıradan insanlarımız, hele bir de devletin okullarında temel eğitim almışlarsa, Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili hep olumlu görüşlere sahip olmuş ve ona saygısızca davranışları da hoş karşılamamışlardır.
Vardır elbette. ‘Devrimler’ konusunda farklı düşünen, tek parti döneminde başlatılan bazı uygulamaları gereksiz bulan, bu sebeple de bazen saygı sınırlarını zorlayan kişiler bulunduğunu biliyoruz.
Yalnızca ‘muhafazakar’ bilinenler mi? Hayır. Başka eğilimlerden bazı yazarların da, zaman zaman, Atatürk’e hayli eleştirel yaklaşımları olmuştur.
Muhafazakar bazı isimlerin bu alanda başı çekmesi daha çok Atatürk’e atfedilen ‘din’ anlayışı sebebiyledir.
Oysa, Atatürk’ün kendisini pekala ‘dindar’ sınıfına kaydetmemizi gerektirecek İslam ile ilgili olağanüstü müspet görüşleri de vardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım vesilesiyle Atatürk’e sahip çıkışını siyasi çıkarcılığa bağlayanlar çok.
Olabilir; neden olmasın? Siyasi yönden kendisine veya partisine çıkar sağlayacak tavırlar almak, politikalar belirlemek her liderin görevidir. CHP de son yıllarda daha önce ihmal ettiği alanlara girip kendisini geniş kitlelere şirin gösterme çabası sergilemiyor mu?
Gözlerden kaçan bir noktayı muhafazakar kesimi bütünüyle Atatürk-karşıtı gösterme çabası içerisindeki yorumculara hatırlatayım: Eğer her muhafazakarı ‘Atatürk-karşıtı’ cephesine yazan tespitleri doğru olsaydı.. kendisine ve partisine zarar vereceği için.. Cumhurbaşkanı Erdoğan.. herhalde bu son çıkışı yapmaz.. ya da o yapsa bile parti tabanını bu yöne sevk edemezdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışının siyasi çıkar hesabından çok daha ileri bir anlamı bulunuyor.
Tartışma açmıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan bu çıkışıyla, bir büyük tartışmayı sona erdiriyor; Atatürk’ün bazı mahfillerde tartışılan yönlerini artık tartışma gündemi dışına çıkarıyor.
Amacı bu muydu bilemem elbette, ancak çıkışının bu sonucu vereceğini tahmin etmekte zorlanmıyorum.
Ve bunu da ülkemiz açısından sağlıklı buluyorum.
Zihinsel açıdan milleti bölmeye yarayan tartışma konularından birinin daha geride bırakılması gözüyle bakabiliriz şu son tartışmaya. Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamaya az kalmışken, Cumhuriyet’in simge ismiyle sorunu olanları yeniden düşünmeye davet etmiş oldu Cumhurbaşkanı Erdoğan…
İyi de yaptı.
Atatürk’ü milleti bölmeyle sonuçlanacak bir unsur olmaktan çıkaran yeni dil ülke için yararlıdır.
Onun bu sözlerinden rahatsız olanların varlığı da kimseyi rahatsız etmemeli.
Bundan sonraki her eleştiri, inanıyorum ki, daha insaflı olacaktır.
Sevinmeliyiz.
Bu yazı ilk kez fehmikoru.com'da yayımlanmıştır.