Fehmi Koru*
Millet İttifakı’nı oluşturan altı partinin genel başkanları dün bir kez daha bir araya geldiler. Toplantıları tam 9 saat sürdü. Toplantının sonrasında altı liderin imzalarını taşıyan bir ortak açıklama metni yayımlandı. Metinde, liderler, bir sonraki cumhurbaşkanının Millet İttifakı’nın göstereceği aday olacağını vurguluyorlar.
Zahmete katlanmadığım için iddialı olamıyorum, ancak adım gibi emin olduğum bir gerçek var: Daha önceki buluşmaların sonrasında yazdığım yazılara da yukarıdaki girişe benzer cümlelerle başlamış olabilirim.
Bugün başkalarının konuya ilişkin yazıları da yine aynı cümlelerle başlıyor olabilir.
Oysa ki, dün yapılan toplantı 6 liderin 11. buluşmasıydı.
Her biri önemli bir partinin genel başkanı olduğu için bir günün tam 9 saatini bir arada bulunmaya ayırmaları liderlerin başka programlarını mutlaka aksatmıştır.
İçlerinden bazısı daha önemli işlerini bırakıp diğer liderlerle buluşmayı tercih etmiş olduğu için hayıflanmış bile olabilir.
Öyle de olsa 15 gün sonra -13 Şubat 2023 tarihinde- yapılacak bir sonraki buluşmalarına da gideceklerdir.
Muhtemelen o toplantıdan sonra da kamuoyunun onlardan beklediği açıklama yine gelmeyecek.
Cumhurbaşkanı adaylarının ilanı bu gidişle herhalde birkaç toplantı sonrasına kalacak.
Neden acaba?
Beklenti içerisinde bulunan geniş kitleleri gerilim halinde tutarak son ana kadar heyecanı düşürmemek bir sebep olabilir mi?
Sanmıyorum.
Açıklayacakları aday içlerinden hangisi olursa olsun hafif de olsa hayal kırıklığı yaşatacaktır da ondan…
Dolaylı olarak duyurulan sebep, seçim uzaktayken açıklanacak isme rakip cepheden gelebilecek tezviratlardan duyulan tedirginlik; ancak bu gerekçe de bana inandırıcı gelmiyor.
Yıkıcı tezvirat yolu açılırsa bundan en fazla Cumhur İttifakı ve adayı zarar görür de ondan…
Hala bir isim üzerinde uzlaşamamaları veya isim telaffuz etmeye başladıkları takdirde aralarında niza çıkabileceği ihtimali mi konuyu görüşmelerini geciktirmelerine yol açıyor?
Bu soruda formüle ettiğim sebep bana daha makul geliyor.
Toplantının yapılacağı güne, partilerden birinin önemli bir şahsiyetinin, düne kadar muhtemel aday gözüyle bakılan ‘6’lı masa’nın en fazla oya sahip partisinin liderini içlerine sindiremediklerini belli eden bir açıklamayla uyandı liderler. Aynı açıklamada, muhtemel aday gözüyle bakılan ama içlerine sindiremedikleri liderin “Aday olamaz” çıkışıyla adaylığının önünü kestiği bir üyesinin tercihleri olduğu bilgisi de vardı.
Açıklamayı yapan parti yetkilisi toplantı başlamadan az önce görevinden istifa etti.
Yine de mesaj muhtemel adaya ulaşmış oldu.
İsim üzerinde uzlaşma olabileceğini düşünseler, liderler, dünkü toplantıda konuyu görüşür ve adaylarını duyururlardı gibime geliyor.
Sonunda uzlaşırlar mı?
Bilmiyorum.
Fakat bildiğim bir şey var: Şimdiye kadar izledikleri yöntemle gösterecekleri aday, son açıklamalarında da tekrarladıkları iddialarının -yani seçilecek cumhurbaşkanının kendi adayları olacağı iddiasının- gerçekleşmesi açısından tam tatmin edici bir isim olmayabilir.
Sebebini dün burada açıkladım.
Demokratik sayılmayacak bir yöntem de ondan…
Cumhur İttifakı’nın adayını tek kişi belirledi: Devlet Bahçeli…
Önünde anayasa açısından apaçık bir engel bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı üçüncü kez aday olarak ilan eden ilk kişi, iktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri Bahçeli’ydi.
AK Parti’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı -ve belki de Yüksek Seçim Kurulu’nun üyelerini- anayasanın öngördüğü engeli tanımamaya zorlamış oldu MHP ve lideri Bahçeli.
Millet İttifakı’ndan beklenen -hiç değilse benim beklediğim-, rakibin tek kişi tarafından belirlenmiş adayının karşısına, daha geniş katılımlı ve halkın gözü önünde yürütülmüş bir süreç sonucu öne çıkmış bir ismi aday olarak belirlemeleriydi.
Örneği ABD ve İngiltere’den verdim.
Gönlünde adaylık yatan veya aday olması istenebilecek isimlerin, canlı da yayınlanacak platformlarda görüşlerini açıklamaları sonucunda belirlenecek bir isimle seçime gidebilirdi Millet İttifakı.
Kamuoyu yoklamalarının aynı işlevi karşılayacağını düşünenler var. Sorulduğunda, ‘6’lı masa’da buluşan liderlere yakın kişiler, adayın belirlenmesinde anketlerin yol gösterici olacağını söylüyorlar.
O durumda ağzından anlamlı tek bir cümle çıkmayan bir isim üzerinde uzlaşılması gerekir; çünkü kamuoyu yoklamalarında öyle biri diğerlerinin önünde görülüyor.
Sonunda ya CHP lideri ya da hiç konuşmayarak anketlerde önde gitmeyi başaran isimden biri üzerinde uzlaşabilir liderler.
Eminim, iktidar cephesi de onlardan birinin rakip olması beklentisinde.
Liderlerin altına imzalarını koyduğu açıklama metninin en sonunda şu kesin beklentiye yer veriliyor:
“Bir kez daha ilan ediyoruz ki; Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı parlamenter sisteme inanmış, temel hak ve özgürlüklerin yanında, demokrasi aşıklarının adayı olacaktır. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, ‘Yeter! Söz Milletindir’ diyen Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.”
Ne kadar keskin bir iddia, görüyorsunuz.
Herhalde benim bilmediğim, onların ise çok iyi bildiği bir şeyler var ki, bu denli iddialı cümleler yazabiliyorlar.