Fehmi Koru: Tarih tekerrür edebilir, Saadet Partisi ve Karamollaoğlu üzerindeki baskılar artacak

Fehmi Koru: Tarih tekerrür edebilir, Saadet Partisi ve Karamollaoğlu üzerindeki baskılar artacak

Fehmi Koru*

Galiba önümüzdeki üç seçime tek başına Saadet Partisi (SP) damga vuracak…

Bu kanaate varmanın benim için zor olmadığını sizler de biliyorsunuz. SP lideri TemelKaramollaoğlu’nun İstanbul’da düzenlediği ve benim de katıldığım basınla buluşma toplantısında ağzından ilk kez çıkan ‘ilkeler’ sözcüğünden beri dikkatim SP üzerinde…

Karamollaoğlu, bugünleri, izlediği akılcı siyasi çizgiyle belirlemiş oldu.

SP ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesi ve ‘herkese adalet’ kavramı etrafında yürüttüğü bir siyasi akılla 2019’un kasım ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde belirleyici olmak niyetinde. Elini doğru oynarsa, bir sonraki cumhurbaşkanı, SP’nin uzlaşma yoluyla varmayı arzuladığı buluşmanın ürünü olabilir.

Mümkün müdür bu?

Elbette mümkündür. Tarih her zaman olumsuz biçimde tekerrür edecek değil ya, tarihin tekerrüründen bazen olumlu sonuçlar da doğar…

MSP anahtar partiydi

Gençler hatırlamayabilir: 1970’li yıllarda SP’nin öncüsü sayılabilecek Milli Selamet Partisi’nin (MSP) amblemi anahtardı.

Sandıktan birinci olarak çıkmıyordu Necmettin Erbakan’ın lideri olduğu MSP, ancak kurulacak hükümetlerin formulünü o belirliyordu. 1973 genel seçiminden üçüncü parti olarak çıkan MSP, ilk tercihini CHP’den yana kullanmış ve o sayede uzun yıllardır ilk kez Bülent Ecevit başkanlığında CHP’li bir koalisyon hükümeti kurulabilmişti.

Herkesi şaşırtarak…

Kıbrıs harekatı (1974) o koalisyon hükümetinin eseridir.

Ecevit harekatta kazandığı sempatiyi küçük olmasına rağmen hükümette esas güç gibi davranan ortağı MSP’den kurtulmak için vesile olarak kullanınca, yeni seçim (1977) sonrasında MSP bu defa Adalet Partisi (AP) ve MHP’li hükümetlerde yer aldı.

Temel Karamollaoğlu o dönemleri iyi bilir.

Bugün durum 1970’li yıllardan elbette çok farklı, ancak geçen yıl halkoylamasıyla gidilen sistem değişikliği SP’ye ‘ilkeler ittifakı’ ile gelişmeleri etkileme fırsatını veriyor.

Fırsatı veren, sistem değişikliğinin cumhurbaşkanını sistemin kilidi haline getirmesidir; anayasanın değişen maddeleri sebebiyle hükümeti bundan böyle Meclis değil cumhurbaşkanı belirleyecek…

Cumhurbaşkanı seçilebilmek için de adaylardan birinin yüzde 50’yi aşacak oy alması gerekiyor.

Zor, hem de çok zor yüzde 50 oyu halktan alabilmek…

AK Parti MHP yakınlaşması seçimi kazandırır da…

Bunu sağlamanın yolunu MHP ile ‘cumhur ittifakı’ oluşturmakta buldu AK Parti; onun için de kendisiNi MHP ile yakınlaştırma çabasına girdi. O çabanın sonucunda, Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’si ile Devlet Bahçeli’nin MHP’si seçim öncesi kurulmuş bir koalisyon görüntüsü kazanabildi.

Yüzde 50’ye ulaşabilecek bir görüntü bu.

Ancak iki partinin tarihleri —hatta 16 Nisan 2017 referandumu öncesine kadarki yakın tarihleri— bu birlikteliğin riskli olduğunu da düşündürüyor.

MHP’de AK Partili birliktelikten ve ittifakın ortak cumhurbaşkanı adayından rahatsızlık duyacaklar olduğu gibi, AK Parti tabanında da MHP’ye olumlu bakmayanlar olduğu biliniyor.

Nereden biliniyor?

Yine 16 Nisan halkoylamasından…

Tarih tekerrür ederse

İki partinin daha önce ayrı ayrı aldıkları oylar halkoylamasında yüzde 20’ye yakın bir kaçış yaşandığını ortaya koydu. ‘Evet’ oyları yüzde 51’de kaldı; ‘Hayır’ oyları yüzde 49’a ulaştı. Muhalefetin akılcı hamlelerle halkoylaması tablosunu tersine çevirebilme tehlikesi var.

SP’nin önemi ve anahtar parti oluşu işte burada ortaya çıkıyor: SP, ‘cumhur ittifakı’ ile —yani AK Parti ve MHP ile— birlikte hareket etmeye karar vermedikçe 2019’da yapılması kararlaştırılmış seçimlerin sonucundan kimse emin olamaz.

Buna karşılık, SP ‘ilkeler’ üzerinde ısrarlı olur ve dikkatini sonraki cumhurbaşkanının Tayyip Erdoğan’dan başka bir isim olmasını sağlayacak adımlar atma yönünde yoğunlaştırırsa, bunun tablo değiştirecek sonuçları olabilir.

Yerel, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde SP ‘anahtar’ işlevine sahip olarak kader partisi haline dönüşebilir.

Temel Karamollaoğlu’nun yürüttüğü temaslar ve görüştüğü Muhalefet partileri liderlerinin verdiği olumlu tepkiler siyasi hayat içerisinde yer alan hemen herkesin SP’nin bu durumunun farkında olduğuna işaret ediyor.

MSP’li yıllardan sonra bir kez daha tarih tekerrür edeceğe benziyor.

SP ve Karamollaoğlu üzerindeki baskılar artacaktır.

*Bu yazı fehmikoru.com'da yayımlanmıştır.