Fehmi Koru: Terör eylemlerinde 'yanlış kartvizit' tuzağına düşmemek gerekir…

Fehmi Koru: Terör eylemlerinde 'yanlış kartvizit' tuzağına düşmemek gerekir…

Fehmi Koru*

İstanbul’da Vodafone Arena’da 39 insanımızı yitirdik…

Ana-babasının çocuğu, ailenin diğer çocuklarının kardeşi, mahallenin delikanlısı-bacısı, birilerinin babası-annesi olan veya olabilecek 39 kişi…

Bütün ülke kayıplarına yanıyor…

İçimiz kan ağlıyor… Kimimiz bu hislerimizi en şiddetli biçimde dışarıya da vuruyoruz…

Ağlamayı bilen bir toplumuz ve ağlıyoruz…

Bazılarımız, gözyaşları çanakları doldursa bile, sadece ağlamakla yetinemez; özellikle de görevi içerisine vatandaşlarını korumak da giren devlet yetkilileri, güvenlik ve istihbarat bürokrasisi…

Tabii bir de bizler…

Olana doğru teşhis konulması için bilgisini ve birikimini toplumla paylaşanlar…

Serinkanlı değerlendirmeler

Her kanlı olaydan sonra, eldeki verilere dayanarak, eylemi kim/ler yapmış olabilir.. hangi amaçla yapmış olabilir.. buna karşı ne yapılması doğru olur.. sorularına cevap teşkil edecek yazılarla okur karşısına çıktım…

Sadece ben değil, yazar-okur ilişkisinde sorumluluğu bulunan herkes…

Terör olayları kendine özgü özellikle taşır: Terörist karanlık bir alanda çalışır. Özel hayatında karıncayı bile incitemeyecek bir insandan tanımadığı yüzlerce kişinin kanını dökebilecek bir canavar yaratılan bir alandır bu. Dışarıdan bakıldığında anlamsız gelebilecek bir eylem için kendi canının feda edilebildiği bir alan.

O sebeple, dünyanın en gelişkin teknolojik cihazlarına sahip olan, en titiz eğitim uygulayan, en gözü açık istihbarat örgütleri bile, kurdukları muhbirler ağına rağmen, kanlı eylemleri engellemede ciddi sorunlar yaşarlar…

Kimsenin alnında “Ben teröristim” yazmadığı için…

Onun için, dünyadaki bütün istihbarat ve güvenlik birimleri, çok zor olmasına ve çoğu kez başarısız kalınmasına rağmen, önleyici tedbirleri önemserler…

Bizde de başka ülkelerde de, her gerçekleşmiş terör eylemine karşı, çoğunu bizlerin duymadığı birkaç boşa çıkarılmış eylem vardır.

Eylem olur, ardından bu defa başka zorluklar başlar…

Terörün ‘karanlık alanda faaliyet’ özelliği yüzünden…

İlk sorulan soru cevaplaması hiç de kolay olmayan sorudur: “Kim/ler yaptı?”

ABD ve pek çok Avrupa ülkesi açısından, 11 Eylül (2001) saldırılarından sonra, bu sorunun cevabı nispeten kolaylaştı. Önceleri ‘el-Kaide’ idi o sorunun cevabı; daha yakınlarda ‘IŞİD’(DEAŞ da deniyor) oldu.

Özellikle de, fâil/ler, Müslüman veya Ortadoğu kökenli ise…

‘Yanlış kartvizit’ nedir, bilir misiniz?

Türkiye’deki eylemler için öyle bir kolaylığa sahip değiliz; hiç değilse son yıllarda…

Etrafta Irak, Suriye gibi rejimleriyle ters düştüğümüz, İran gibi nüfuz yarışında rakibimiz olan, Batı ülkeleri gibi bizimle hesabı bulunan devletler ve karşılarında ölümüne bir mücadele verdiğimiz PKK gibi, el-Kaide ve IŞİD gibi örgütler var…

Herhangi bir örgüt ölmeye hazır bulabileceği bir veya birkaç militanını çok ses getirecek ölümcül bir eylem için devreye sokabilir, etrafımızdaki devletlerden biri veya birkaçı eylemin rahatça gerçekleşebilmesi için rayları yağlayabilir…

Başka ülkelerde meydana gelen terör eylemlerine teşhis ânında konulabilirken.. Türkiye’de ince eleyip sık dokumak ve ‘false flag’ diye anılan ‘yanlış kartvizit’ tuzağına düşmemek gerekir…

Cinayet romanları ve gerilim filmlerinde olur: Katil, sadece kendisini kurtaracak tedbir almakla yetinmez, yanlış birinin suçlanmasını getirecek sahte kanıtlar da serpiştirir cinayet mahalline…

“Yanlış kartvizit bırakır” diye anlatırım ben bu yöntemi…

İstihbarat dilinde buna ‘false flag’ (sahte bayrak) operasyonu deniliyor.

Özellikle devletlerin istihbarat birimleri ve terör mesleğinde kaşarlanmış örgütler bu alanda uzmanlaşmışlardır…

Gerçek hayatta, uzak ve yakın tarih itibariyle, bu yöntemin pek çok örneği bulunur.

Bir yabancı kaynak, bir kısmı Türkiye’den olmak üzere, fazla uzak olmayan bir geçmişte yaşanmış tam 42 ‘yanlış kartvizit operasyonu’ sayıyor… Hepsi de yetkililer tarafından kabul edilmiş…

Yöntem şudur: Sağ-sol kavgasının yaşandığı bir ortamı düşünün.. Kavgayı daha da ateşlemek isteyenin yapacağı şey, sağda bulunana soldakinin soldakine de sağda bulunanın yaptığını düşündürecek eylemler planlamaktır. Daha önce bir sağcının infazında kullanılmış bir silâhı yine bir sağcıyı öldürmek üzere bir kışkırtıcı ajanın eline verdiğinizde, öldürülen kişinin yakınları ve cephesi, hiç düşünmeden o eylemden solcuları suçlayacaktır…

Kavga da şiddetlenecektir böylece…

Devletler veya devletler namına birileri de bu tür operasyonlar yapar.

Org. Sabri Yirmibeşoğlu; Özel Harp Dairesi başkanıydı..

Org. Sabri Yirmibeşoğlu, Habertürk’e, “Halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Mesela bir cami yakılır. Kıbrıs’ta biz bunu yaptık. Bir cami yaktık” dememiş miydi?

En yaygını ise, bir terör örgütünün bir başka terör örgütünün sırtına kabahati yükleyebileceği türden eylemlerdir.

PKK yapar, ama sizin “IŞİD yaptı” diye düşünmenizi ve ona göre davranmanızı bekleyerek yapar…

Bazen terör örgütleri iz şaşırtmak için birbirlerinden tetikçi/militan da ödünç alabilirler…

O durumda siz ne yaparsınız?

İnce eleyip sık dokuyacak ve bütün ihtimalleri değerlendireceksiniz.

Akıllı devlet yöneticisi, deneyimli güvenlik ve istihbarat bürokratı öyle yapar zaten…

İstanbul kimin işi?

Bu arka-plana bakıp İstanbul’da 10 Aralık günü, kalabalık bir ortamda kendilerini patlatmak üzere iki militanı göndermiş olan hangi terör örgütüdür, söyleyebilir misiniz?

Yıllardır bu konular üzerinde okuyan, kafa yoran, görüşlerini başkalarıyla paylaşıp onlardan aldıklarını da özümseyen biri olarak, ilk tespitim “Bunu IŞİD yapmıştır” oldu…

‘İkiz saldırı’ IŞİD türü örgütlerin işidir…

Daha birkaç gün önce, IŞİD sözcüsü, Türkiye’yi içeride ve dışarıda kanlı eylemlerine hedef yaptıklarını açıklamıştı…

Vodafon-Arena’da eylemin olduğu günü eksen aldığımızda, onun 24 saat öncesi ve 24 saat sonrasında, Yemen’de, Nijerya’da, Mısır’da yine can alan eylemler sergilendi ve o eylemlerin hepsinin fâili olarak IŞİD ilân edildi.

Endonezya’da ise, bir kadın, kendisini patlatmak üzere hazırlandığı evde kıskıvrak yakalandı.

O da IŞİD namına eyleme hazırlanıyordu.

Hepsi 48 saat içerisinde oldu bunların…

Gerçek farklıymış…

İstanbul’daki eylemi PKK ile irtibatı bilinen TAK örgütü üstlendi.

Devlet de daha ilk andan “Bunu PKK yaptı” kanaatindeydi.

Durum budur.

Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır