Fehmi Koru: TÜİK başkanı ne yaptığını bilen biri, kendisinden beklentim arttı

Fehmi Koru: TÜİK başkanı ne yaptığını bilen biri, kendisinden beklentim arttı

Fehmi Koru*

Günümün önemli bir bölümü ekonomi okumaları ve izlemeleri ile geçiyor. Kişisel endişelerim yüzünden değil, her salı akşamı katıldığım Flash TV’deki ‘Şura’ programı birkaç hafta üst üste ekonomi yoğunluklu geçtiğinden hazırlıklı olma ihtiyacı duyduğumdan…

Ekonomistlerin dün üzerinde odaklandıkları konu, Merkez Bankası’nın o gün açıklanması beklenen kararının niceliğiydi.

Kimi “Göreceksiniz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ısrarı bu defa da kararda kendini faiz indirimi biçiminde belli edecek” diyor, kimi “Bu defa pas geçmekle yetinecekler” görüşünü dillendiriyordu. Aralarında “Faiz artıracaklar” diyen var mıydı; varsa bile ben rastlamadım.

Dün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndan faize dokunmama kararı çıktı.

Pas geçtiler.

Ne oldu? Para Politikası Kurulu üyeleri ve Merkez Bankası başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu defa dinlememeye mi karar verdiler?

Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan düne kadar ısrarla savunageldiği “Faiz sebep, enflasyon netice” tezinden mi vazgeçti?

Karara eşlik etmek üzere Külliye’den yeni duruma ışık tutan bir açıklama bekledim, gelmedi.

Onun yerine, birileri, önce, “Önemli bir kamu görevlisi görevinden istifaya hazırlanıyor” iddiasını seslendirdi, bir başkası o kamu görevlisinin TÜİK başkanı olduğunu duyurdu; bu arada istifaya hazırlanan kişi sayısı ikiye çıkıverdi.

Merkez Bankası başkanı da istifa edecekmiş…

Yıllardır siyaseti olabildiğince yakından izlerim, hiç bu son 20 yıl kadar istifa kurumunun az çalıştığı bir dönemle karşılaşmadım.

Bu dönemin siyasileri ile yüksek bürokratları istifa etmiyorlar.

Son zamanlarda ‘affını isteyenler’ çıktı, ancak onlar da kendiliklerinden mi af istediler, yoksa buna zorlandılar mı, bu konuda ikircikliyim.

Kendisinden her istenileni yerine getiren bürokrat neden istifa etsin ki?

Hakkında “İstifayı düşünüyor” beklentisi yayılan TÜİK başkanı Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş’ın sorularına cevap vermiş.

Aktaş’ın yazısını baştan sona eksilmeyen bir merakla okudum.

Her ülkenin en önemli kurumlarının başında Merkez Bankası ile istatistik kurumu bulunur. Ülkelerin ekonomisine güvenilmesini sağlıklı istatistikler ile akılcı kararlar sağlar çünkü. Bizde de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her ay çeşitli alanlarda toplayıp belli tarihlerde açıkladığı verilere hiç sorgulamadan güvenilirdi.

O güveni sarsan eleştiriler yakın zamanda arttı.

Çoğu ekonomi alanının uzmanı profesörlerden oluşan bir heyet her ay kendi enflasyon rakamlarını açıklamaya başladı.

TÜİK’in rakamıyla onların açıkladıkları arasında bayağı bir fark oluyor.

Etraftan “TÜİK verilerle oynuyor, makyajlıyor, enflasyon oranını öyle açıklıyor” sesleri gelmeye başladı.

‘Makyajlı enflasyon rakamı’ dokundurması kurum için hiç hoş değil.

Alaattin Aktaş oranı yüksek bulduğunda “Törpüleyin” deyip demiyeceğini, üst makamların düşük oran beklediği bilgisiyle çalışanlarına bu yolda talimat verip vermeyeceğini doğrudan başkana sormuş… 

İyi de yapmış.

Cevaptan TÜİK başkanının önüne getirilen oranla oynamadığı, oynamayacağı, bu yolda kimseye talimat da vermeyeceği anlaşılıyor. TÜİK’e güvenilmesini istiyor başkan.

Güvenelim ama aynı açıklamadaki şu bölümü ne yapacağız:

“İstatistiki verilerden söz ediyoruz; devlet sırlarının muhafaza edildiği bir kurumdan değil!

“Bir hesaplamanın yanlış yapıldığını söylemek, ileri sürmek başka bir şey; hesaplamanın doğru yapılıp açıklanan oranın çarpıtıldığını söylemek başka bir şey!

“İlkini ileri sürebiliriz, eleştirilecek yönler bulabiliriz; muhtemelen vardır da.

“Ama ikinci; çok iddialı bir yaklaşım. Bunu da iddia edebiliriz ama arada bir de düşünelim; ‘TÜİK nasıl bir kurum ki, hesapladığı doğru oranları hiç sızdırmadan yıllardır gizlemeyi başarıyor’ diye…”

Bu cevaptan söylentilere konu olan sorunun verilerle oynamaktan kaynaklanmadığını öğreniyoruz; ancak bu arada hesaplamanın yanlış yapılmış olabileceği zımnen kabul edilmiş olmuyor mu?

Hesaplamaya alınan belli başlı temel tüketim maddelerinin yanlış seçilmiş olabileceği…

Fiyatların alındığı marketlerin ve onlara uğrama zamanlarının uygun olmayabileceği…

Bu türden yanlışlar…

Yapılıyor mu böyle yanlışlar? Yapılıyor ve bu biliniyorsa, neden yapılmasına izin veriliyor?

Eğer gerçekten böyle bir ihtimal söz konusu ise, başkanın çalışanlarına, “Rakamlarla oynayın” talimatı vermesine gerek yok demektir.

TÜİK enflasyon oranını her ayın üçüncü günü açıklıyor.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu nasıl önceki aylarda yanlış yaptığını dün verdiği kararla kabul etmiş ise, TÜİK de Şubat ayının üçüncü günü açıklayacağı bu aya ait enflasyon oranını herhangi bir yanlışı akla getirmeyecek bir ek titizlikle hesaplayabilir.

Hiç kimsede en küçük kuşkuya yer bırakmayacak bir titizlikle…

Kuruma olan güveni 100 üzerinden 100’e çıkartacak bir titizlikle…

Başkanın açık yüreklilikle sorulara verdiği cevaplar beni böyle bir beklentiye sürükledi.

Umarım istifa etmez, umarım gelecek ay kendisinden beklenen titizlik açıklayacakları orana yansır…

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.