Fehmi Koru*
Herkes zaten görüyor, ama ben yine de haklı olana hakkını burada teslim edeyim: Ülkemizde siyaseti en iyi AK Parti yapıyor…
Bir adım daha ileri giderek şunu da söyleyebilirim: Ülkemizde siyaseti hakkını tam vererek AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yapıyor…
‘Türk işi siyaseti’…
Bu dediğimin en son örneği, muhalefet cephesinin yükselen yıldızı gözüyle bakılan İYİ Parti’nin bir milletvekilinin, genel başkanlarını protesto ederken ağza alınmayacak kabalıkta sözler söyleyen ‘şehit ağabeyi’ olduğu anlaşılan birine küfür etmesidir.
AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ağzından iğrenç sözler çıktığı anlaşılan milletvekilini istifaya zorlayana kadar küfür konusunu işlemeyi sürdüreceğe benziyor.
“İstifaya kadar” dediğime bakmayın, aslında muradımı daha çarpıcı anlatacak belirleme “Seçime kadar” olurdu.
Ya da “İYİ Parti’nin yıldızını bayağı söndürene kadar” da diyebilirdim.
Esas beklediklerinin, milletvekilinin ve partisinin istifaya direnmesi olduğuna da iddiaya girerim.
Muhalefet cephesinin “Bu olayın kendisi provokasyon” demesi ve iktidar cephesinin önceki vahim yanlışlarını anması tartışmaları daha da alevlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
“Sonunda bu da unutulur” beklentisiyle muhalefetin olayı soğutmaya çabalaması işe yarar mı?
Hiç sanmıyorum.
İstifanın bile fazla işe yaramayacağı bir aşamaya doğru yol alan bir döngü içerisinde seçime kadar kullanılacak bir malzeme bu.
Tek başına bu olay yeter mi, bilemem, ancak buna benzer birkaç malzeme daha çıkarsa iktidardan seçim tarihinin erkene alınması hamlesi bile gelebilir.
Olayın kendisini hafife mi alıyorum, küfürbaz olduğu anlaşılan milletvekilinin ağzından çıkan iğrenç ifadeler beni rahatsız etmiyor mu?
Tam tersine, küfür anlamına gelen sözler, hangi ortamda, kimin ağzından çıkmış ve kime karşı kullanılmış olursa olsun, beni o sözleri en şiddetle kınayanlardan çok daha fazla rahatsız eder.
Bütün hayatı boyunca ağzından küfür anlamına gelecek tek bir sözcüğün bile çıkmadığı biriyim ben. Kendime yasakladığımı başkalarında asla tasvip etmem. Yabancı film ve dizilerden bizim dilimize de sızmaya başlamış sıradan küfür sözcüklerini işittiğimde bile yüzüm kızarır benim.
İleride bu günlerde yaşanan siyasi gelişmeleri yazacakların en fazla üzerinde duracakları konunun milletvekilinin bir şehit yakınına ettiği küfür olayı olacağını tahmin edebiliyorum.
Konuyu ‘bir iletişim kazası’ olarak da ‘bir iletişim başarısı’ olarak da görenler çıkacaktır; sonuç yine de değişmez. İYİ Parti ve muhalefet cephesi bu olaydan ciddi yara almaya aday.
Başka ülkelerden benzer bir örnek olay arayışıma şu günlerde ABD’de kitapçı raflarını zenginleştiren bir anı kitabı yardımcı oldu.
Huma Abedin Pakistan/Hindistan asıllı Müslüman bir ailenin ABD’de doğmuş bir üyesi iken Clinton Ailesi ile yakın olmuş, onların siyasi başarılarına katkıda bulunmuştu. Hillary Clinton’un en yakınıydı. Kongre’de yedi dönem New York’u temsil etmiş ve hiçbirinde halktan yüzde 60’ın altında oy almamış, New York belediye başkanlığında gözü olan politikacı Anthony Weiner ile evlenmişti Huma Hanım.
Yeni çıkan ‘Both/And: A Life in Many Worlds’ adlı anı kitabında, Abedin, sonradan ayrıldığı eşine, 2016 başkanlık seçimine gidilirken,“Eğer Hillary Clinton seçimde Donald Trump karşısında kaybederse bunun sorumlusu sen olacaksın, biz olacağız” dediğini yazıyor.
Öyle de oldu. ABD’nin ilk kadın başkanı olabilecek Hillary Clinton seçimde rakibine yenildi.
Abedin’in kitabından Musevi kökenli Weiner’in Müslüman olan eşine aşırı saygılı davrandığını öğreniyoruz. Birkaç Ramazan birlikte oruç bile tutmuşlar.
Ancak karı-kocanın boşanmasına yol açacak, Weiner’in belediye başkanlığı, belki de başkanlık rüyalarını sona erdirecek, Kongre’den istifasını ve cezaevine girmesini getirecek bir olay yaşandı 2011 yılında.
Twitterden bir kadına cinsel içerikli bir fotoğrafın yer aldığı bir mesaj gönderdiği ortaya çıktı adamın.
Aynı türden bir mesajı küçük yaştaki birine de gönderdiği anlaşılınca yargılandı Weiner, 2017 yılında 21 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezasını çekti de.
Politikacılara her ülkede, sıradan insanlardan farklı, imtiyazlar içeren standartlar uygulanır. Buna karşılık olarak, politikacılardan da, kendilerine gösterilen saygıyı ve farklı muameleyi hak edecek bir hayat sürdürmeleri beklenir.
Weiner’in o beklentiyi karşılamadığı için hayatı kaydı. Kongre’nin en başarılı üyeleri arasında ilk sırada gösterilen çalışkan bir politikacı iken, bir-iki mesajı yüzünden cezaevini bile boyladı.
Aile bağları çözüldü. 2010 yılında evlendiği ve ondan ertesi yıl bir erkek çocuk sahibi olduğu Abedin 2017 yılında kendisine boşanma davası açtı, boşandılar.
Bu aktardığım ABD’de yaşanmış olaydan nasıl bir sonuç çıkartabiliriz?
Politikacıların yapabilecekleri hataların bir sınırı bulunduğu sonucunu çıkartıyorum ben.
Herkes kendi sonucunu çıkartmada özgür elbette.
‘Şehit yakını’ birine küfür sınır aşımı sayılır mı?
Ona İYİ Parti ve milletvekili kendi karar verecek.
‘Türk işi siyaseti’ en iyi kimin yaptığını da böylece kayda geçirmiş olayım.