Fehmi Koru: ‘Türkiye 2020’ giderek ‘Osmanlı 1913’e benzemeye başladı

Fehmi Koru: ‘Türkiye 2020’ giderek ‘Osmanlı 1913’e benzemeye başladı

Fehmi Koru*

Yine zor bir döneme girildi. Kurulan ve sürmesi beklenen dengeler önce sarsılmaya başlamıştı, şimdilerde iyice tuzla buz oldu o dengeler. Dış politika ile iç politika birbirini olumsuz etkileme ve yıpratma sürecinde.

Bu zor dönemi umarım çabuk atlatırız.

Her sabah yaptığım gibi gazetelerin internet sitelerinde önem verilen haberler arasında gezintiye çıktım ve okuduklarım bana yukarıdaki giriş paragrafını yazdırdı.

Tek bir gazetede karşıma çıkan önemli başlıklar şunlar: 

Milli Savunma Bakanlığı açıkladı! İdlib’den acı haber (10.2.2020, son güncelleme 19.29) – Milli Savunma Bakanlığı, İdlib’de rejim güçlerinin topçu ateşi sonucu 5 askerin şehit olduğunu, 5 askerin de yaralandığını açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada ‘Hedefler derhal ateş destek vasıtalarımızla ateş altına alınarak tahrip edilmiş ve şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır’ denildi.”

Suriye’den gelen acı haberin ardından Türkiye’den çok sert tepki (10.2.2020, son güncelleme 21.08) – Suriye’den gelen acı haberin ardından İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan açıklama geldi. Altun açıklamasında ‘Bu hain saldırının talimatını veren savaş suçlusu, yalnızca Türkiye’yi değil, uluslararası toplumun tamamını hedef almıştır’ ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da yaptığı açıklamasında ‘Mehmetçiğimiz bölgede (İdlib) varlığını sürdürmeye ve uluslararası hukuku hiçe sayanlara gerekli cevabı vermeye devam edecektir’ dedi.”

Milli Savunma Bakanlığı: 101 Rejim unsuru etkisiz hale getirildi (10.2.2020, son güncelleme 22.09) – Milli Savunma Bakanlığı (MSB), İdlib’de rejim güçlerince düzenlenen saldırı üzerine angajman kuralları ile meşru müdafaa çerçevesinde anında misliyle mukabele edildiğini, 115 rejim hedefinin ateş altına alındığını ve ilk bilgilere göre 101 rejim unsurunun etkisiz hale getirildiğini bildirdi.”

Başkentteki güvenlik zirvesi sona erdi! ‘Türkiye’yi kararlılığından hiçbir saldırı vazgeçiremeyecek’ (11.2.2020, son güncelleme 00.56) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, rejim unsurlarının İdlib bölgesine takviye olarak gönderilen Türk askerine düzenlediği saldırıya karşı atılacak adımların ele alındığı toplantı yapıldı. Edinilen bilgiye göre, toplantıda şehitlerin kanının yerde kalmaması ve saldırıya misliyle karşılık verilmesi kararlaştırıldı.”

Okurken insanın içi kararıyor…

Beş yeni şehit… Gelen şehit haberleri üzerine saldıranlara karşı yapılan silahlı mukabelede 101 rejim unsurunun etkisiz hale getirilmesi (öldürülmesi)… Şehitlerin kanının yerde kalmayacağına dair güvenlik zirvesi kararı…

Türkiye resmen savaşıyor.

Adına ‘savaş’ denilmeyen, ancak dost olmayan güçlere karşı silahlı çatışmalara girilen bir çatışma durumu söz konusu.

Güvenlik zirvesinden “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak” açıklaması yapıldığına göre, önümüzdeki günlerde çatışmalar daha da yoğunlaşabilir…

‘Dost’ kim, ‘düşman’ kim?

Bildiğimiz savaşlarda kiminle çatışıldığı bilinir. Karşıdaki düşman bellidir. Bu defa en karışık olan konu bu. 

Türkiye Suriye’ye müdahale kararını sınırın öte tarafından ülkeye yönelik terör saldırılarını engelleme gerekçesiyle aldı. YPG/PYD bize göre ‘terörist’ bir yapılanma ve ona karşı bir önlem olarak Türkiye Suriye’de.

Yukarıdaki haberleri veren gazetede başka bir haber daha var; onu da okuyalım:

Pentagon’un bütçe talebinde skandal PKK-YPG detayı (10.2.2020, son güncelleme 22.44) – Pentagon, 2021 mali yılı için Kongreden 69 milyar doları savaş fonu olarak bilinen ‘Deniz Aşırı Muhtemel Operasyonlar’, 35,1 milyar doları ‘Enerji Bakanlığı ve diğer kurumların savunmaya ilişkin harcamaları’, 636,4 milyar doları ise ‘temel savunma bütçesi’ olmak üzere toplam 740,1 milyar dolar bütçe talebinde bulundu. YPG/PKK terör örgütü dahil Suriye’de ABD’nin desteklediği güçler için 200 milyon dolar fon talebinde bulunuldu.

‘Düşman’ saydığımız yapılanma NATO müttefikimiz ABD için resmi bütçeden milyonlarca dolar akıtılarak desteklenmesi gereken bir ‘dost’

“Ne yapalım, biz de Rusya ile yakınlaşır, güvenliğimizi sağlamlaştırmak için ihtiyacımız olan füze savunma sistemini ondan aldığımız gibi, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturmak için onunla işbirliğine gideriz” diye düşünüldü ve gereği de yerine getirildi.

İyi de, ‘rejim güçleri’ diye adlandırılan ve şehitler verdiren askerler resmen ve alenen yeni müttefikimiz Rusya’nın himayesinde. Yalnızca lojistik ve silah desteğiyle de sınırlı değil Suriye ile Rusya arasındaki askeri ilişki; karadan saldıran ‘rejim güçleri’ havadan da Rusya tarafından destekleniyor.

Dışişleri bakanı “Biz Suriye’de Rusya ile savaşmıyoruz, rejim güçleriyle çatışıyoruz” anlamında açıklamalar yapıyor, ülkeye Rusya’dan etkili olacağı düşünülen yetkililer geliyor, muhtemelen Ankara’dan da Moskova’ya heyetler gidip gerekli uyarılarda bulunuyor.

Sonuç? Bir hafta önce 8, dün de 5 şehit… Sonuç bu.

Libya’da da yeni müttefik Rusya ile karşı saflardayız.

Rusya ile ilişkiler Suriye’deki gelişmeler yüzünden ekşi hal alınca, ABD’den “Türkiye’nin yanındayız” açıklaması geldi.

Adeta bir tahterevalli üzerinde gibiyiz; biz sabitiz, biriyle bir yukarıya çıkıyoruz, bir aşağıya iniyoruz; karşımızdaki değişiyor, bu defa yenisiyle aynı durum yaşanıyor.

Oyun oynanıyor sanki.

Böyle ortamlarda sağlıklı düşünmek de zorlaşır.

Eskiler “Teşbihte (benzetmede) hata olmaz” derlerdi. Bir benzetme yapılacaksa, bugünkü durum ile dört devlete karşı verilen Balkan Savaşı (1912-193) arasında bir benzerlik kurulabilir.

Yazarken bile bilgisayar tuşlarından inleme sesi geldiğini duyar gibi oluyorum.

Günlük konuşma sırasında şimdikini andıran durumları daha iyi anlatabilmek için bir deyim kullanılırdı; dilimin ucunda, hatta ikinci sözcüğün ‘sarması’ olduğunu hatırlıyorum da ilk sözcük bir türlü aklıma gelmiyor.

Ayıp kaçacağı için zihnim bana bu oyunu oynuyor olabilir.

Öyle bir durumdayız işte.

*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.