*Fehmi Koru
Dün bizim gazetedeki (ocakmedya.com) ‘Seçilmiş Yazılar’ bölümü için seçtiğim yazılara göz atma fırsatı bulanlar iki zehir zemberek siyasi eleştiri ile karşılaştılar.
Yazılardan biri, Saadet Partisi’ne vaktiyle kendisini yakın hissettiğini belli eden bir yazara ait. Yazar, Saadet Partisi’nin açıkladığı belediye başkanı adaylar listesinde yer alan bir ismi yadırgamış; ‘Buradan Saadet Çıkmaz’ başlığını uygun gördüğü yazısında bir dizi başka konuyu da ele alarak yaman bir eleştiri yağdırmış…
Eleştirileri arasında onun konuya yaklaşımını yadırgamama yol açan bazı değerlendirme hataları var; devlet yönetiminde söz sahibi olanlara rakip partileri aşağılamayı, birlikteliklerine ‘zillet ittifakı’adını takmayı, birinden ‘particik’ diye söz etmeyi ve rakip gördüğünü kendi ifadesiyle ‘şeytanlaştırma’yı normal görüyor gibi…
Fakat burada bugün ele almak istediğim konu bu değil.
İkinci yazı, CHP’ye oy vermeyi düşündüğünü hiddetine rağmen saklayamayan bir başka yazara ait. O da, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ülkücü kesimin simge isimlerinden bir şairin vefatı üzerine yayınladığı başsağlığı mesajına takmış. ‘Bu yol Erdoğan’ı devirmeye çıkmaz’ başlıklı yazısında mesajdan uğradığı hayal kırıklığını duyurmaya çalışıyor.
CHP’nin MHP’lileşmesi olarak görüyor o mesajı…
Onda da garibime giden yönler var. Hayatını kaybeden şairden hareketle ‘MHP’lileşmek’ iddiasını ortaya atıyor ya; oysa merhum şair MHP yönetimi tarafından afaroz edilmiş biriydi…
Ancak, bugün üzerinde durmak istediği konu bu da değil.
Konu şu: Partiler günümüzde artık eskisi gibi ideolojik yapılarına kendilerini yakın hisseden kişiler ve kitlelerden oy devşirerek varlıklarını sürdüremiyorlar. Yeni sistem bütün partileri herkese uzanmaya ve daha önce kendisine oy vermemiş kesimleri de oy vermeye ikna etmeye zorluyor.
‘Cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ iktidar olmayı yüzde 50 oy alma olarak tanımladığı için bu böyle. Aksi halde, illa geleneksel parti tabanından oy alacağım derse CHP ve eleştirel yazıyla okur önüne çıkan yazarın beklediği tarzda bir içine kapanıcı tavır takınırsa, o yazarın beklediği sonuca asla ulaşamaz.
Hem neden ‘devirmek’? Seçimle gelinen iktidar yine seçimle değişir. ‘Devirmek’ de nereden çıktı?
Benzer durum Saadet Partisi için de geçerli.
Diğer partiler gibi Saadet de, bir yandan geleneksel tabanını korumaya çalışırken diğer taraftan daha önce kendisine oy vermemiş kesimleri sandık başına götürebilmenin ve adaylarına oy vermelerini sağlamanın yollarını arıyor…
Aramak zorunda ve arıyor…
İktidar partisinin de zaten yapmaya çalıştığı bu.
Önceki seçimlerden alışkın olduğumuz ‘anket’ çalışmaları sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması uygulamasından vazgeçmiş görünüyor AK Parti. Bu yüzden halkın şu sıralarda yaşananlardan siyasi eğilim olarak ne kadar etkilendiğini, oyunu hangi partiye vermeyi düşündüğünü ve dolayısıyla seçimin nasıl sonuçlanabileceğini öğrenemiyoruz.
Anketler yayınlanmıyor çünkü.
Yalnızca AK Parti’nin itibar ettiği ve canını dişine takarak iktidarının devam etmesini arzuladığını belli eden yazarların köşelerine muhtemel oranlar yansıyabiliyor. Kamuoyuyla paylaşılmayan anketler, belli ki, onlarla paylaşılıyor.
Biri geçenlerde AK Parti’nin oyunun yüzde 34 oranında göründüğünü yazdı.
Az bir oran değil bu, Ak Parti o oranla 2002 seçiminde Meclis’te üçte ikilik bir sandalye çoğunluğunu elde edebilmişti. Tayyip Erdoğan, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığını, 1994 yerel seçiminde oy kullanan her dört kişiden yalnızca birinin oyunu almayı başararak kazanmış ve siyaset sahnesine ilk öyle girmişti.
Ancak ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ sonrasında iktidar olmak için yüzde 34 oy yeterli değil.
Onun için MHP ile ittifak yapıyor AK Parti, onun için muhalefet partileri tabanlarını genişletmek için daha önce göze almadıkları türden yaklaşımlar sergiliyorlar.
Yazarlarımıza doğru gelmeyen tavırlar, aslında eğri hale getirilmiş sistemden kaynaklanıyor.
AK Partili kalemlerin köşelerine de sirayet eden rahatsızlıklar, belediye başkan adayı olarak halkın karşısına sürülen isimlerin orada da bütünüyle kabul görmediğinin işaretleri…
Sebep AK Parti için de belli: Başkalarından bir oy fazla getireceği düşünülen kişiler aday gösterildi iktidar partisi tarafından da.
En çok şaşırdığım, partilerinin bu yoldaki tavırlarından mutlu olmadıklarını şikayet konusu yapanların, sorunun kaynağı olan sistemi eleştiriye tabi tutmamaları…
Anlamamış olabilirler mi?
“Belki” deyip bu yazıyı onlar için yazdım.
Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.