Fehmi Koru'dan akademisyenlere ihraç yorumu: İşte bunu bugün yapmayacaktınız

Fehmi Koru'dan akademisyenlere ihraç yorumu: İşte bunu bugün yapmayacaktınız

Fehmi Koru*

Ergenekon ve Balyoz davalarını yolundan saptırıp yargılama sürecinin bugün bir ‘zulüm mekanizması’ olarak algılanmasına sebep olan neydi?

Darbeci olmayan, hatta konu içinde adının anılması mümkün bulunmayan kişilerin ‘Ergenekoncu’ ve ‘Balyozcu’ olarak yaftalanması ve hukuki sürecin bu yolla sulandırılmasıydı.

Gazeteciler ile çocuklar ve gençlere eğitim imkânı sunan derneklerin yöneticilerinin tutuklanıp cezaevine gönderilmesi… Neredeyse bütün bir askeri birliğin ‘casus’ diye suçlanması…

İleride bugünleri yazacaklar da, büyük ihtimalle, algı değişikliğinin başlangıcı olarak, 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile akademik görevlerinden uzaklaştırılan üniversite öğretim üyelerinin başına geleni zikredeceklerdir.

Bir kalemde 330 öğretim üyesi üniversiteden atıldı dün Resmi Gazete’de yayımlanan 686 sayılı KHK ile…

İşte bunu yapmayacaktınız…

27 Mayıs 1960 sonrası tasfiyesi… 147’ler olayı…

Bizde akademik hayata girenler bir gün başlarına böyle bir durumun gelebileceğini bir süre sonra öğrenirler.

Üniversitelerimizin tarihi aynı zamanda tasfiyeler tarihidir çünkü.

Ve tarih hep tekerrür eder bizde.

Star gazetesinde yazan tarihçi Prof. Cemil Koçak’ın 27 Mayıs tasfiyesine ilişkin yazısından bir bölüm aktarayım:

“27 Mayısçıların bir girişimi de ‘üniversite reformu’ oldu. Reform lâfın gelişi… Türkiye üniversite tarihinde reform kelimesi, üniversite tasfiyesi ile eş anlamlı hale çoktan gelmişti zaten. İttihatçılar, zamanında İtilâfçıları atmışlardı. 1933’de inkılâpçılar, rejime ayak uyduramayanları attılar. 1940’ların ikinci yarısında da CHP’liler, solcu hocaları atmıştı. Sıra 27 Mayıs’a geldiğinde, onlar da üniversitede pek işe yaramadığını düşündükleri hocaları attılar. Hem de özel bir yasayla…”

Özel yasayla 27 Mayısçılar tarafından üniversiteden kovulan öğretim üyelerinin sayısı 147 idi.

Yasa Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından çıkarılmıştı, ancak listeleri 10 kadar öğretim üyesi belirlemişti.

Tasfiyeye sebep olarak, bir MBK üyesi, Muzaffer Özdağ, “Demokrasiye giderken elbette Beyazıt’tan da geçecektik” diyecek, bir başka MBK üyesi ise, Muzaffer Karan, daha uzunca bir gerekçe açıklayacaktı:

“Ahlakî, ilmî ideolojisi yönünden yüz kızartıcı notlara sahip olan, bilhassa çoğu komünist, mason, kifayetsiz, cinsi sapık, Kürt devleti kurmak isteyen, asistanlarını metres olarak kullanan, doçentin yazdığı kitaba imzasını koyan, senede üç beş kere fakülteye uğrayan üyeleri affettik.”

Bir başka MBK üyesi, Muzaffer Yurdakuler, “Yapılan iş, Atatürk inkılâbının gerçekleşmesinde hızı artırmak, buna uymayanları uzaklaştırmaktan ibaretti” demekteydi bu tasarrufun sebebi olarak…

Yapılan, üniversite câmiasından tepki çekmiş, 27 Mayıs’ın anayasasını hazırlama görevi kendisine tevdi edilmiş İstanbul Üniversitesi’nin anlı-şanlı rektörü Prof. Sıddık Sami Onar ile ODTÜ rektörü Prof. Turhan Feyzioğlu görevlerini bırakmışlardı.

Protestoyla…

‘İşe yaramadıkları’ iddiasıyla kovulan hocalardan bazıları şunlardı: Hukukçular: Prof. Ali Fuat Başgil.. Prof. Recai Galip Okandan.. Prof. Yavuz Abadan.. Prof. Bülent Nuri Esen.. Prof. İsmet Giritli.. Prof. Mazhar Şevket İpşiroğlu.. Matematikçi: Prof. Ratip Berker… Felsefeciler: Prof. Hıfzı Timur.. Prof. Takiyeddin Mengüçoğlu.. Siyaset bilimci: Prof. Tarık Zafer Tunaya.. İktisatçı: Prof. Memduh Yaşa..

1940’lar: Cadı kazanı kaynıyor

Cemil Koçak’ın “1940’ların ikinci yarısında CHP’liler ‘solcu hocaları’ atmışlardı” diye özetlediği olay, Ankara Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi’nden 4 doçentin kovulması olayıydı.

Uğur Mumcu, o tasfiyeyi, ‘1940’ların Cadı Kazanı’ adlı kitabının bir bölümünde (s. 99-112) anlatır.

Can alıcı bilgi şudur:

“Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Genel Müdürlüğü’ne 13 Aralık 1945 gün ve 2258 sayılı şu gizli yazıyı yazar: «İ̇stanbul’da yayınlanan ve ‘haftalık siyasi mecmua’ olduğunu ilk sahifesinde açıklayan bir derginin kapağında ‘yazı yardımı vaad edenler’ başlığı altında fakültemizden Doçent Behice Boran, Doçent Pertev Boratav, Doçent Niyazi Berkes ve İlmi Yardımcı Mediha Berkes’in isimleri görülmüştür. Politika eğilimi ilmi düşünceyle uzlaşma kabul etmeyecek karakterde olan bu dergiye Doçent Behice Boran ile Doçent Pertev Boratav’ın ihtisaslarıyla ilgili de olsa yazı göndermelerini, Doçent Behice Boran’ın yayınlamasını, Doçent Niyazi Berkes’in yazı vaadetmesini, ilmi yardımcı Mediha Berkes’in yazı vaadetmiş olduğunu söylemesine rağmen mecmuayı gördükten sonra kendi hakkındaki i̇bareyi yayınlamamasını akademik kariyer düşünce ve çaIışmalarıma aykırı gördüğümü ve yukarıda adı geçenlerin bu hareketleriyle fakülte içindeki durumlarının gözönüne alınması gerektiğini saygılarımla arzederim.»

Sonuç: Bir dergiye yazı verme vaadinde bulunuş 4 hoca üniversiteden atılmıştır.

1948 yılında…

28 Şubat da üniversiteye vurmuştu

Sonuncu tasfiye ise, hepimizin bildiği gibi, ‘28 Şubat süreci’nde yaşandı.

Eğitim-Bir-Sen tarafından süreçle ilgili hazırlanmış ‘Rakamlarla 28 Şubat Raporu’nda o dönemin üniversitelere reva gördüğü muamele şöyle özetleniyor:

“Aynı süreç, üniversitelerde yaygın bir akademisyen tasfiyesine sahne oldu. 12 Eylül 1980 sonrası yaşanan tasfiyeye benzer biçimde, hatta ondan daha sistematik ve daha programlı biçimde, özellikle araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doktora öğrencisi üniversitelerinden atıldı, yüksek lisans için gidenler yurtdışından geri çağrıldı ve akademik hayatları sona erdirildi. Hukuk normları geriye yürütülerek birçoğunun kazanılmış hakları yok sayıldı. El Ezher gibi bazı üniversitelerin denkliği iptal edildi ve bu iptal hükmü geriye yürütülerek, yıllar önce bu üniversitelerden birinden mezun olup Türkiye’deki bir üniversitede görev yapan öğretim elemanları, bir anda lise mezunu durumuna düşürülerek işlerini kaybetti.”

En başta ne demiştim, “Üniversitelerimizin tarihi aynı zamanda tasfiyeler tarihidir”, değil mi?

İşte bunu bugün yapmayacaktınız.

***

Arşiv İçin Not:

KHK 686 ile hangi üniversiteden kaç kişi atıldı

* 72 akademisyenin ihraç edildiği Ankara Üniversitesi listede ilk sırada yer aldı. Tıp, Siyasal Bilgiler, İletişim, Dil ve Tarih Coğrafya, İktisadi ve İdari Bilimler, Müzik ve Sahne Sanatları, Hukuk, Fen-Edebiyat, Yabancı Diller, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Eğitim Bilimleri, Güzel Sanatlar fakülteleri ile Rektörlükten ihraç edilenler arasında 16 profesör, 10 doçent yer aldı.

* Ankara Üniversitesinin ardından ihraçların en yoğun yaşandığı üniversiteler 28 ile Anadolu Üniversitesi, 27 ile Yıldız Teknik, 23 ile Marmara, 16 ile Eskişehir Osmangazi, 13 ihraçla Cumhuriyet Üniversitesi oldu.

* Kamu ve Özel Üniversitelerden İhraç edilen akademisyen sayıları şöyle: Abant İzzetbaysal: 5, Adıyaman: 3, Adnan Menderes: 3, Afyon: 1, Ahi Evran: 2, Amasya: 3, Anadolu: 28, Ankara: 72, Atatürk: 1, Balıkesir: 1, Bartın: 1, Beykent: 3, Bilecik Şeyh Edebali: 7, Bingöl: 1, Bozok: 15, Cumhuriyet Üniversitesi: 13, Çukurova: 3, Doğuş: 2, Dumlupınar: 22, Erciyes: 7, Erzincan: 1, Eskişehir Osmangazi: 16, Gazi: 2, Gebze Teknik: 1, Giresun: 3, Hakkari: 2, Iğdır: 1, İstanbul Ayvansaray: 1, İstanbul Bilim: 2, İstanbul Medeniyet: 3, İstanbul Üniversitesi: 1, İstanbul Yeniyüzyıl: 1, Kafkas: 11, Karadeniz Teknik: 1, Kırıkkale: 1, Kilis: 2, Kocaeli: 1, Marmara: 23, Muğla Sıtkı Koçman: 3, Mustafa Kemal: 1, Namık Kemal: 1, Nevşehir Hacı Bektaş: 1, Ordu: 1, Pamukkale: 21, Recep Tayyip Erdoğan: 2, Trakya: 3, Uludağ: 2, Uşak: 2, Yıldız Teknik: 27.