Fener Rum Patrikhanesi: Moskova bir kez daha Ortodoksluğun birliğine darbe vurdu

Fener Rum Patrikhanesi: Moskova bir kez daha Ortodoksluğun birliğine darbe vurdu

Moskova Patrikhanesi'nin Fener Rum Patrikhanesi ile ilişkilerinin kopartmasını açıklamasının ardından Ekümenik Patrikhane'den cevap geldi. Patrikhane, "Moskova bir kez daha Ortodoksluğun birliğine bir darbe vurdu. Moskova Patrikhanesi, gücün uygulanması konusunda dünyevi kriterlere uygun olarak hareket ediyor ve Kilise'nin gücünün ruhsal olduğunu, başının ise Rabbimiz İsa Mesih olduğunu unutur gibi gözüküyor" dedi.

Ukrayna Ortdoks Kilisesi'nin bağlı olduğu Rusya Patrikliği'nden ayrılarak bağımsızlığını (otosefali) istemesi, İstanbul Ortodoks Kilisesi ile Moskova Kilisesi'ni karşı karşıya getirmişti.

31 Ağustos'ta İstanbul'a gelen Moskova Patriği Kiril, Fener Rum Patriği I. Bartholomeos'u ziyaret etti. İki Patrik  görüşmeden memnuniyet duyduğunu açıklasa da kulislerde iki büyük kilisenin anlaşmazlığa düştüğü konuşuldu.

Zirve sonrası Fener’den “Ukrayna’nın bağımsızlığını destekliyoruz” mesajları geldiği Moskova'nın, Fener ve Atina karşısındaki tutumunu sertleştirerek, ilişkileri kopardığını açıklamıştı. 

Agos'tan Ferda Balancar'a konuşan Patrikhane'nin yanıtları şöyle:

Ukrayna Ortodoks Kilisesi çerçevesinde yaşanan sorunla ilgili olarak, Moskova Patrikhanesi Dış Kilise İlişkileri Sorumlusu Metropolit İlarion, Ekümenik Patrikhane’nin Ukrayna’yı Moskova Patrikhanesi’nin ruhani alanından çıkartan bir kararı kabul etmesi halinde, Ekümenik Patrikhane ile ilişkileri koparacaklarını söyledi. Bu tehdidi Ekümenik Patrikhane nasıl değerlendiriyor?

Bildiğiniz gibi, Ekümenik Patrikhane, dört kadim kilise olan İskenderiye, Antakya, Kudüs ve Kıbrıs hariç, tüm otosefal kiliselerin Ana Kilisesi'dir. Moskova, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan'ın Patrikanelerinin yanı sıra Yunanistan, Polonya, Arnavutluk, Çekya ve Slovakya, Finlandiya ve Estonya Kiliseleri, Ekümenik Patrikliğin kendilerine özerklik hakkı, hatta bazılarına Patrikhane statüsüne yakın bir konum vermesiyle onun manevi sahasından ayrılmışlardır. Öte yandan, Ekümenik Patrikhane’nin görevleri arasında hangi kilisenin ne zaman özerk olacağına karar vermek yer alır. Bu karar aşamasında Patrikhanemiz hep aynı kriterleri uygular: Kilise bağımsız bir devletin toprağında bulunmalı ve otesefal olmaya yönelik talep bu kilise ve devlet tarafından yapılmalıdır. Ukrayna örneğinde, Patrikhanemiz diğer tüm durumlarda ne yaptıysa aynı şeyi yapmaktadır. Dolayısıyla Moskova Patrikhanesi’nin tepkisi dini ölçütlerle açıklanamaz. Bir kilisenin manevi kriterler yerine politik kriterler temelinde tutum takınması ve hareket etmesi uygunsuzdur. Dahası bu siyasi kriterler temelinde Kilisenin birliğini tehdit etmesi de uygunsuzdur. Daha önce, Patriğimiz, Ekümenik Patrikhane’nin tehdit etmeyeceğini ve tehdit edilemeyeceğini söylemişti. Buna rağmen bugün maalesef bahsettiğiniz tehdidin gerçekleştiğini görüyoruz: Moskova Kilisesi, Ekümenik Patriğin adının ayinlerinde anılmasını durdurduğunu açıkladı. Başının anılmasını durduran herkes, vücudun geri kalanından yabancılaşma ve manevi ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Moskova Patrihkanesi’nin Ekümenik Patrikhane’ye yönelik tutumu, Ukrayna’da yaşanan gelişmelerle sınırlı mı? Yoksa bu tavır, Moskova Partikhanesi’nin Ortodoks dünyasındaki gücünü artırmaya yönelik bir çabanın ifadesi midir?

Bu önemli bir soru ve bize Mesih Kilisesi'ndeki güç kavramı hakkında biraz daha fazla şey söyleme fırsatı veriyor. Gerçek şu ki, Moskova Patrikhanesi hâlâ devlete güçlü bir bağımlılık altında çalışmaktadır; bu da onun manevi ve dini ölçütlere odaklanmasını önleyen bir durumdur. Hem Çarlık hem de Sovyetler Birliği döneminde ve bugün Vladimir Putin döneminde, dünyevi iktidarla yakın ilişki, Moskova Kilisesi’nin diğer bütün Ortodoks Kiliselerine karşı tutum ve davranışları için sorun teşkil etmiştir; etkisi altında, boyun eğdirilmiş ve sadık takipçileri olarak gördüklerini dikkate alır, anlaşamadıklarına ise güvensizlik ve saldırganlık ile muamele eder. Bu bölünmeyi daha önce, Moskova Patrikhanesi Haziran 2016'da, Ortodoks Kilisesi Kutsal ve Büyük Konseyi’ne katılımını, kelimenin gerçek anlamıyla son anda iptal ettiğinde ve onun olağan uyduları olan Antakya Patrikliği (Suriye), Bulgaristan Patrikhanesi ve Gürcistan Patrikhanesi, Moskova ile yakın siyasi ilişkilerin tadını çıkarırken yaşamıştık. Bu şekilde, Moskova bir kez daha Ortodoksluğun birliğine bir darbe vurdu. Sorunuzun cevabına gelecek olursak, Moskova Patrikhanesi, gücün uygulanması konusunda dünyevi kriterlere uygun olarak hareket ediyor ve Kilise'nin gücünün ruhsal olduğunu, başının ise Rabbimiz İsa Mesih olduğunu unutur gibi gözükmektedir.

Moskova Patrikliği’nin bu tutumunun Ortodoks dünyasında ne tür sonuçları oluyor? Ya da yakın gelecekte Ortodoks dünyasında bu tutumun ne tür sonuçları olabilir?

Dünyevi ve politik kriterlerin kiliseler tarafından benimsenmesi, bizi dünyevi nitelikteki hatalardan ve bölünmelerden başka bir yere götürmez; diğer bir deyişle jeopolitik ve diğer etkilerden kaynaklanan bölünmelere… Ancak bu tür kriterler kaygandır ve sürekli değişir; manevi kriterler ve ilkeler ise asla değişmez. Yani ilki bölünmelere yol açarken, gerçek öz ve Kutsal Ruh, bizi birleştirir, kutsar ve korur. Sonuç olarak Moskova Patrikhanesi’nin bu tutumu Ortodoks dünyasında bölünmeye yol açma sonucunu doğurmaktadır. Dini ve manevi ölçütlere sebat etmek ise Kilise bütünlüğünün sırrıdır.