Turkcell Süper Lig'de 9. hafta henüz bitmişken, gözler bu hafta oynanacak olan Galatasaray-Fenerbahçe derbisine çevrilmiş durumda.Kadıköy'de Galatasarayı ağırlayacak olan Fenerbahçe, 9 yıldır sahasında Galatasaray'a karşı maç kaybetmedi. Peki Fenerbahçe bu hafta sonu oynanacak olan derbi maçını kazanıp10'da 10 yapabilecek mi?9. haftada deplasmanda Gaziantepspor'a yenilen Fenerbahçe, yenilmeden üst üste maç kazanma serisini egale etmiş ancak geliştirememişti.Milliyet Gazetesi yazarı Rıdvan Dilmen de derbiyi değerlendirdiği bugünkü yazısında, Fenerbahçe'nin favori olabilmesi izin Alex ve Lugano'nun sahada olması gerektiğini belirtiyor; "Yoksa favori Galatasaray'dır"...Alex ve Lugano'nun Fenerbahçe'nin omurgasının önemli parçaları olduğunu, iki önemli ismin yokluğunda Galatasaray'ın favori olduğunu belirten belirten Dilmen'in yazısı:Alex&Lugano olmazsa favori Galatasaray! / Rıdvan Dilmen / 20 Ekim 2009Fenerbahçe’nin çok iyi bir omurgası var. Kalede Volkan hem şu an için Türkiye’nin bir numarası, hem de formda. Onun önündeki dörtlüde Lugano. Onun önünde Emre Belözoğlu, - ki son haftalarda Cristian da buna katıldı - onun önünde de Alex de Souza. Bunlara Gökhan Gönül’ün sezon başındaki formu eklenince, diğer oyuncular da iniş çıkış gösterseler de bu ekibe uyunca sekizde sekizlik bir sonuç ortaya çıktı.Ancak Gaziantepspor maçı öncesi omurga kırıldı. Lugano ve Emre’nin önündeki Alex yoktu. Gökhan’da da yoğun maç trafiğinden yorgunluk vardı. Her şeye rağmen üç puan cebe girmişken düştü. Tabii ki Gaziantep takımının becerisi, hüneri, Da Silva’nın güzel vuruşlarını görmezlikten gelemeyiz. Fakat baktığımızda omurganın en önemli oyuncuları olmayınca hem savunmada bireysel hatalar yapıldı, hem de 1-0’ı yakalamasına rağmen Fenerbahçe ortam lehine iken - kontratak fırsatları çoktu - kaptan Alex’in eksikliğinden son paslarda etkinlik sağlanamadı. Fenerbahçe elbette ki bir yerde kaybedecekti. Ama avucundaki maçı vererek bu olmamalıydı. Bakıyorsunuz Dos Santos oyuna giriyor, vurdumduymaz tavrı yüzünden beraberlik geliyor. Üstelik oyundan çıkan Vederson da iyi oynuyordu. Uzatmanın son saniyesinde baraj açılıyor, bir hata, bir gol daha.Sezon başlamadan önce 9 maçta 24 puan teklif edilse tüm Fenerbahçeliler kabul ederdi. O yüzden kaybedilmiş bir şey yok. Ancak kazanılmış kredide azalma oldu.Fenerbahçe’yi şimdi çok yoğun iki maç bekliyor. Bükreş’ten en az bir puanla dönmeliler. Ardından Galatasaray derbisi var. Alex ve Lugano’nun durumları soru işareti. Fenerbahçe ne yapacak edecek bu iki oyuncuyu derbiye yetiştirecek. Aksi halde ibre Galatasaray’a döner. Hücum silahları çok olan Galatasaray, Fenerbahçe savunmasının açıklarını fazlasıyla değerlendirir.Gerçek kimliği bu!Trabzonspor karşısında Galatasaray’ı gerçek kimliği ile izledik. Hücumcuları ile pozisyona girebilen bir takım. Aynı şekilde takım savunmasında (bireysel değil) ciddi problemleri olan bir ekip. Bakıyorsunuz attığı dört, yediği üç. Girdiği pozisyon yedi, yediği pozisyon altı. Daha önce de rakipler pozisyonlar buluyor, ama atamıyordu. Bu kez Trabzonspor attı. Ama hücum silahları da işlerini iyi yaptılar. Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, Gökhan’ı niye direkt oynatmadı, bilmiyorum. Galatasaray’a ters gelecek savunma arasına koşular yapabilen bir oyuncu halbuki.Orta sahaya yardım yokGalatasaray takımı öyle bir tempo yaptı ki, özellikle ilk yarıda Mustafa Sarp ile Ayhan takımın rakip yarı alanda yerleşmesinde önemli etkendi. Ama oyunun devamında öndeki dörtlü yardımcı olmadıkları için bu oyuncular yorulunca savunmanın içine girdiler. Bu da ikinci yarının büyük bölümünde Trabzonspor’un üstün olmasını sağladı.Takımın en kötü özelliği devrenin son dakikasında yedikleri golden sonra uzun bir süre toparlanamamasıydı. Hatta 2-2 olduktan sonra maçı kaybediyorlardı. İşte böyle dönemlerde kontrolü kaybetmeleri, kendilerine gelememeleri ciddi sıkıntı. Son bölümde gereksiz yere ofsayt taktiği yapmak da Galatasaray’ın olumsuz görüntüsüydü.Eskişehir maçı dönüm noktasıBeşiktaş’ın bir galibiyete daha ihtiyacı var. Eskişehirspor maçını kazanırlarsa sezonu kurtarırlar. Çünkü iki maçtır taraftarlarla kazandıkları halde problem yaşıyorlar. Bu da takımı geriyor, herkes sorumluluktan kaçıyor. Doksan dakikanın uzun bölümünü kendi sahalarında oynadılar. Tamamen panikten. O kadar stresliler ki, üç oyuncu cezalı duruma düştü.Bir tek taraftarın penaltıda takımı sahiplenmesi, gelecek adına ümit vericiydi. Çünkü iki maçtır atılan gollerde bile oyuncuları prostesto ediyorlardı. Oyunun sonunda verilen penaltı - bana göre haksız - bence Beşiktaş taraftarı ile oyuncular arasında köprü oluşturdu. Bu köprünün ayaklarının sağlamlaşması için Beşiktaş’ın Eskişehir deplasmanından üç puanla dönmesi lazım. Çünkü oyuncular hâlâ özgüvenini kazanmış değiller. Bu da gelecek adına en büyük tehlike. Şampiyonlar Ligi’nde Wolfsburg ile oynayacakları maçtan sonra direkt Eskişehir’e geçecekler. Bu Mustafa Denizli’nin doğrusu. Takımı bir arada tutmak istiyor. Eskişehir maçının en kritik sınavları olduğunu gösteriyor oyuncularına.