Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla yapılan ''Roman Buluşması''nda pankart açılmasının da aralarında bulunduğu çok sayıda eyleme katıldıkları iddia edilen 3 sanığın yargılandığı davada savunmasını yapan Ferhat Tüzer, ''Parasız eğitim istemek insani ve vicdani bir talep'' dedi.İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz ile tutuksuz sanık Utku Aykar katıldı. Sanıklara destek vermek amacıyla duruşmayı, CHP İstanbul milletvekilleri Süleyman Çelebi, Ayşe Eser Danışoğlu ve Mahmut Tanal, İzmir milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Hülya Güven ile Manisa Milletvekili Hasan Ören de izledi.BDP İstanbul milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder'in de izlediği duruşmaya ayrıca, gazeteci Ali Sirmen, Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Erol Aras ve eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan da katıldı.Savcı tahliye istediDuruşmada esas hakkındaki görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan, dava dosyasının geldiği aşamaya göre, bir dönem İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma savcılığını yapan ve daha sonra görev yeri değiştirilen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu'nun, bir önceki duruşmada sanıkların tahliyesi yönünde mahkemeye mütalaa sunduğunu hatırlattı.Bu mütalaaya katılıp katılmama hususunda görüşünü belirtmek için heyetten süre isteyen Savcı Özcan, sanıklar Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz'ın, üzerlerine atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu ve tutuklulukta geçirdikleri süre de dikkate alınarak tahliye edilmesini talep etti.Tüm sanıklar adına söz alan avukat Taylan Tanay, mahkemenin kapalılık kararı olmamasına ve duruşmanın herkese açık olmasına rağmen, polisler tarafından bazı sanık yakınlarının, güvenlik önlemi mazeretiyle adliyeye alınmadığını ve bu kişilerin duruşmaya giremediklerini söyledi.Savcı Kasım İlimoğlu'nun 24 Mayıs'taki duruşmada esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunduğunu ve buna göre savunmalarını hazırladıklarını belirten Tanay, örgütlü olarak Başbakana karşı ''parasız eğitim'' pankartı açmakla suçlanan iki müvekkilinin 18 aydır tutuklu olduğunu ve örgüt bildirisi dağıtmakla suçlanan bir müvekkilinin de soruşturma aşamasında serbest bırakıldığını hatırlattı.'Parasız eğitim istemek anayasal hak'Avukat Tanay, müvekkillerinin hepsinin ''yasa dışı silahlı örgüt üyeliği'' ile suçlandıklarını, suç isnadı ve hukuki vasıfları aynı olmasına rağmen tutuklu sanıkları tutuksuz sanıktan ayıran tek farkın pankart tutmak olduğunu kaydetti. Bunun kabul edilemeyeceğini, Başbakana karşı pankart açıldığı için müvekkillerinin tutuklandığı savının doğruluk kazandığını ve sadece parasız eğitim istemek suçunun söz konusu olduğunu söyleyen Tanay, anayasal hak olan parasız eğitim istemenin DHKP/C'nin kampanyası gibi algılanmasının kabul edilemez olduğunu savundu.Davaya ilişkin, pankart açıldığını gösteren fotoğraf dışında hiçbir delil olmadığını ve sanıkların yasal olan Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi olduklarını, bazı toplantılarına katıldıklarını zaten kabul ettiklerini aktaran Tanay, parasız eğitim istemenin dünyanın birçok ülkesinde hak olduğunu ve sadece Türkiye'de eylem suçu kapsamında görüldüğünü, anayasal hak olan parasız eğitim konusunun kimi siyasi partilerin çalışmalarında da yer bulduğunu söyledi.MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğünden, sanıkların üyesi bulunduğu derneğin yasa dışı olduğuna dair raporların dosyaya konulduğunu, oysa dernek hakkında yasa dışı olduğuna dair hiçbir işlem yapılmamış olduğunu anlatan Tanay, MİT'in adli faaliyetinin ve bilgi fişlerinin delil sayılamayacağını öne sürdü.Yasa dışı olarak kabul edilen söz konusu derneklerin, bu davayla birlikte Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kapatılması gerektiğini, ancak yasal oldukları için kapatılmadıklarını anlatan Tanay, derneklere müdahale olmadığı için üyelere de terör suçlusu muamelesi yapılamayacağını ifade etti.Parasız eğitim isteyenlerin dünyanın başka ülkelerinde kahraman ilan edilirken, Türkiye'de terörist muamelesi gördüklerini söyleyen Tanay, tutuklu sanıkların tahliyesini, tüm sanıkların da beraatini talep etti.'Eğitim hakkımın verilmesi yerine okuldan atıldım'Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Berna Yılmaz, parasız eğitimin suç olmadığını ve parasız eğitim istediği için 18 aydır tutuklu bulunduğunu belirterek, ''Oysa parasız eğitim dışarıda da halen isteniyor ve bu anayasal bir haktır. Eğitim hakkımın verilmesi yerine okuldan atıldım. Birçok öğretmenimiz savcılıklara, 'Biz de suçluyuz, bizi de tutuklayın' diye başvuru yaptı. Mahkemeler, 'Böyle bir suç yok, kovuşturulamaz' dedi'' şeklinde konuştu. Yılmaz, tahliyesini ve beraatini istedi.Tutuklu sanıklardan Ferhat Tüzer de araştıran ve duyarlı öğrenciler olarak duyarsızları da duyarlılığa davet ettiklerini kaydederek, üye oldukları derneğin hiçbir örgütle bağlantısı olmadığını ve parasız eğitim için açtıkları pankartta da suça delil olacak herhangi bir örgüt adının yer almadığını savundu.Tüzer, ''Türkiye'de öğle yemeği yiyebilmek için yol parası vermeyip kilometrelerce yol yürüyerek okula gidiyordum. Böyle birçok öğrenci var. Parasız eğitim istemek insani ve vicdani bir talep. Bu hak, Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınmıştır. Bu hak, terörize edildi ve kendimizi nasıl savunacağımızı şaşırdık'' dedi. Ferhat Tüzer de tahliyesini ve beraatini talep etti.Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosya kapsamı, delil durumu ve yargılamanın geldiği aşamayı dikkate alarak, tutuklu sanıklar Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz'ın tahliyesini kararlaştırıp, duruşmayı erteledi.Tahliye olan sanıkların yakınları, sevinç gözyaşı dökerek birbirlerine sarıldılar.Sebahat Tuncel'in açıklamasıBu arada, sanıklara destek vermek amacıyla duruşmaya katılmadan önce, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi önünde, KCK yapılanmasına ilişkin operasyon kapsamında gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen şüphelilere yönelik bir açıklama yapan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, bu operasyonun BDP'ye yönelik olduğunu ve en kısa sürede bitirilmesini umduklarını söyledi.Tuncel, 100'ü aşkın kişinin gözaltına alındığını ve emniyette kalan arkadaşlarının da yarın savcılığa sevk edileceğini aktararak, bu operasyonun, BDP'nin Meclise girme kararından sonra yapılmasının dikkat çekici olduğunu dile getirdi.-İddianameden-İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan ve DHKP/C terör örgütünün kuruluşu ile faaliyetlerinin anlatıldığı 11 sayfalık iddianamede, örgütün 30 Eylül 2009'dan itibaren ''Amerika defol, bu vatan bizim, Dev-Genç'' adıyla eylemler başlattığı ve aynı örgütün alt birimi olan ''Gençlik Dernekleri Federasyonu'' tarafından da ''eğitim harçlarının kaldırılması, katkı paylarının alınmaması ve parasız eğitim verilmesi'' talepleriyle eylemler yapıldığı belirtiliyor.İddianamede, bu eylemler doğrultusunda 14 Mart 2010'da Zeytinburnu'ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen ''Roman vatandaşlarımız ile buluşuyoruz'' konulu toplantıda Başbakan Erdoğan'ın konuşma yaptığı sırada 3 kişinin ''Parasız eğitim istiyoruz, alacağız'' içerikli ''Gençlik Dernekleri Federasyonu'' imzalı pankart açtıkları kaydedilerek, zanlıların görevli polislerce gözaltına alınarak emniyete götürüldükleri anlatılıyor.Zanlıların İstanbul ve çeşitli illerde katıldıkları eylem ve gösterilere de yer verilen iddianamede, 3 zanlının DHKP/C terör örgütünün alt yapılanması olan ''Halk Cephesi'' ve ''Gençlik Dernekleri Federasyonu'' isimli oluşumların düzenlemiş olduğu birden fazla eyleme katıldıkları ve eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt üyesi olarak nitelenmesi gerektiği öne sürülüyor.İddianamede, Ferhat Tüzer, Berna Yılmaz ve Utku Aykar'ın, ''DHKP/C terör örgütü üyesi olmak'' ve ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçlarından 6 ile 15'er yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.Öte yandan, adliye önünde toplanan CHP İstanbul İl Başkanlığı üyesi bir grup, duruşma öncesinde protesto gösterisi yaptı. Ellerinde çeşitli dövizler taşıyan grup, çeşitli sloganlar attı. Tekin: Takipçisi olacağız 500’e yakın öğrencinin tutuklu olduğunu ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Afrika semalarında Ortadoğu'ya, başka ülkelere demokrasi dersi veren, bir pankarta tahammül edemeyen başbakanın, demokrasiden bahsetme hakkı olmamalı diye düşünüyorum'' dedi.
Tutuklu tüm öğrencilerin takipçisi olacaklarını belirten Tekin, şunları söyledi: ''Parlamentoda sonuna kadar takipçisi olacağız. İktidar kendisi gibi düşünmeyen herkesi potansiyel suçlu gibi göstermeye devam etse de biz mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz.''
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da iki öğrencinin tek suçunun bir sosyal devlette zaten olması gereken parasız eğitim hakkını istemek olduğunu kaydederek, ''Bunun için okullarından atıldılar, 19 aydır hapisteler'' dedi.
Açıklamaya CHP İstanbul milletvekilleri Süleyman Çelebi ile Mahmut Tanal da katıldı.
Tüzer ve Yılmaz'ın tutuklanmasını protesto amaçlı çeşitli sloganlar atan grup daha sonra dağıldı.
İkinci protesto
Bu arada, bir grup Gençlik Federasyonu üyesi de adliye girişi önüne ''Parasız eğitim suç değil, Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz serbest bırakılsın'' yazılı pankart açarak, bir süre oturma eylemi yaptı.
Oturma eylemine CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da katılarak, bir süre destek verdi. ÇHD: Türkiye'de 500 öğrenci tutuklu ÇHD İstanbul Şubesi tarafından cezaevinde tutuklu bulunan öğrencilere yönelik hazırlanan rapor dün İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. ÇHD İstanbul Şube Sekreteri avukat Güçlü Sevimli, İstanbul genelinde yaptıkları çalışmada, 89 öğrencinin tutuklu olduğunu, bu sayının yurt genelinde 500’ü bulduğunu kaydetti. Türkiye’de son yıllarda hukukun siyaset kurumu tarafından şekillendirildiğini ve yargı eliyle muhalif olanların baskı altında tutulduğunu anlatan Güçlü Sevimli, “Öğrencilerin parasız eğitim, harç ücretleri, halk için eğitim gibi talepleri de ifade özgürlüğü kapsamı içerisindedir. Ancak siyaset kurumunun yargı eliyle oluşturduğu baskı ile öğrencilerde bu kapsamın içinden alınmış terörle mücadele yasasını düzenleyen TCK 220 ve 314. madde ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2. maddesi kapsamına sokulmuştur” dedi. Temel hak ve isteklerini arayan öğrencilerin, açtıkları pankart ve dövizlerle sloganlardan dolayı özel yetkili mahkemelerce yargılandığını vurgulayan Sevimli, özetle şunları kaydetti: “2911 sayılı toplantı ve gösteri yasasına göre hak arama mücadelesi veren öğrenciler hakkında devlet açısından sonuç alınamadığı için TCK’nin örgüt suçunu düzenleyen maddelerine atıfta bulunuluyor. Özel yetkili mahkemelerin meşruluğu ve buna bağlı yargılama usulü tartışılırken üniversite öğrencilerinin hak istemlerinin bu mahkemelerde yargılanması ve öğrencilerin uzun tutukluluk halleri nedeniyle okulları ile ilişkilerinin kesilmesine neden oluyor. Mahkemelerin tutukluluk hallerinin uzatmaya yönelik verdiği kararlar ise mantık sınırlarını zorlamakta.”