Fethullah Gülen, 67 cezaevinde 682 kişinin sürdürdüğü açlık grevleriyle ilgili "Başkasının canına kıymak nasıl bir cinayetse, bir insanın kendi canına kıyması da öyle bir cinayettir" dedi. Ayrıca, Gülen "Ölüm orucuna niyet edenleri o işten vazgeçirmek lazım" diyerek "açlık grevindekilere söz geçirebilecek kanaat önderlerine, ilim adamlarına ve idare edenlere" seslendi.
Cezaevlerindeki açlık grevleri 52. gününü tamamlarken Fethullah Gülen de açlık grevi ile ilgili düşündüklerini anlattı. İşte Gülen'in herkul.org'da yayımlanan açıklamaları:
"Başkasının canına kıymak nasıl bir cinayetse, bir insanın kendi canına kıyması da öyle bir cinayettir. Kim bir kimseyi, kısas veya yeryüzünde bir fesada mukabil olmanın dışında öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir." (Mâide Sûresi, 5/32)
"Hele bu cinayet 'kutsal' sayılarak ve din adına yapılıyorsa, bu çok daha tehlikelidir ve -şayet ilaçlarla ve beyin kontrolüyle gayr-i iradî yapmamışlarsa- fâillerinin ötede iflah olmaları mümkün değildir. Canlı bombalar, o işi dini ikâme için yapsalar ve ölüme "Lâilahe illallah" diyerek gitseler bile önce kendileri "cübb" diye cehenneme düşerler. Çünkü, İslam'da gerek sulh gerekse savaş halinde yapılması icap edenler belli kanun ve disiplinlere bağlanmıştır. Sulh halinde kimse kendi kendine harp ilan edip bir insanı öldürme kararı alamayacağı gibi, sıcak savaş esnasında da karşı cephede bulunan çocuk, kadın ve yaşlıları öldürme hakkına sahip değildir. Bu itibarla, hangi açıdan ele alınırsa alınsın, intihar saldırılarını, canlı bombaları ve benzeri terör hadiselerini Müslümanlıkla telif etmek asla mümkün olamaz."
"Şayet, Allah'a inanılıyorsa, Peygambere inanılıyorsa, Allah'tan gelen semavî kitaba inanılıyorsa, 'ölüm orucu' tedrici intihardır. Bunu yapanlar, kendi kadr u kıymetlerini bilememiş, Hak katındaki değerlerini kaybetmiş ve çöplüğe atılacak hale gelmiş olurlar."
"Canlı bombaları o işten vazgeçirmek lazım. Ölüm orucuna niyet edenleri o işten vazgeçirmek lazım. Bunlar da topluma, bilhassa onlara söz geçirebilecek kanaat önderlerine, ilim adamlarına ve idare edenlere düşen birer vecibedir.
"Herkes kendi karakterinin gereğini yapar.. ama neylersin, insanız. Ölene üzülürüz. O türlü levsiyat düşüncelerine sapanlar hakkında akıbetleri adına endişe duyarız, çünkü insanız!.."