Fethullah Gülen: Dönüşüm hükümeti güç bir duruma sokabilir

Fethullah Gülen: Dönüşüm hükümeti güç bir duruma sokabilir

Fethullah Gülen, The Atlantic dergisine verdiği söyleşide "Eğer Türkiye'ye dönersem bazı demokratik reformları tersine çevirmek isteyenlere fırsat vermekten endişe ediyorum" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Bu sıla hasreti artık bitmelidir" diyerek 2012'de yaptığı dönüş çağrısını "Türkiye emin, güvenlikli bir yer değil"  sözleriyle reddeden Gülen, dergiye "dönüşünün hükümeti güç bir duruma sokabileceğini" söyledi. Gülen, Jamie Tarabay'in "Birçok insan sizi seviyor, bir çoğu ise korkuyor" sözleri üzerine "Kendimizi açıklamakta yeterince başarılı olamadığımızı düşünüyorum" ifadesini kullanırken Gülen cemaatini düşman görenlere "rahatsız olacak bir şey yok" demek için çalışmalar yaptıklarını ancak "Türkiye'deki insanların tüm dünyada yaşanan paranoyadan etkilendiğini" savundu. 

Fethullah Gülen, Türkiye'nin dış poltikası hakkında da "İyi ilişkiler, etki ve sevgi hedeflere ulaşmada birleştirici olabilir" dedi ve "Türkiye şu anda bunu yapıyor mu?" diye sordu. "Türkiye’nin bölgede iyi diplomatik ilişkiler geliştirmesi Avrupa’nın ABD’nin ve dünyanın çıkarınadır" diyen Gülen'e göre."Şu anda Türkiye, buna yönelik yapacaklarını gerçekleştirmiyor." 

Aylık dergi The Atlantic'in sorduğu soruların içeriği ve Fethullah Gülen'in yanıtları özetle şöyle:

Nadiren söyleşi vermesinin nedeninin sorulması üzerine:

“Ben utangaç bir kişiliğe sahip mütevazı bir ailede büyüdüm. Kendi içimde tenha bir hayat sürmeyi tercih ediyorum."

Öğrencilerinin arasında kadın bulunmamasının hatırlatılması üzerine:

"Türkiye'deki arkadaşlarımız kız öğrencilere ilahiyat yüksek lisans düzeyinde dersler veriyor. Burada aynı sistemi yerleştiremedik ama derslerimizi düzenli olarak takip eden kız öğrenciler var."

'Bir çok insan sizi seviyor, bir çok insan ise sizden korkuyor.  Türkiye’yi dönmenizi isteyen çok kişi var aynı şekilde bu ihtimalden korkan da çok kişi var' denilmesi üzerine:

Tarih boyunca bu tür durumlar Allah’ın elçileri de dahil olmak üzere gerçekleşmiştir. Engeller ve düşmanlıkla karşı karşıya kalmışlardır. Duruma bakınca kendimizi açıklamakta yeterince başarılı olamadığımızı düşünüyorum. Bunu fark ettiğimizde bizi düşman görenlere rahatsız olacak bir şey yok demek için çalışmalar yaptık. Ancak dünyadaki tüm dünyada toplumlar paranoya yaşadı. Türkiye’deki insanlarda bundan etkilendi. Biz hakkımızdaki şüphe ve olumsuz düşüncüleri değiştirmek için kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Ancak bazı insanların tutumlarını değiştirmeyeceği gerçeğini kabul ediyoruz. Herkes tarafından aynı derecede sevilmek ve övülmek mümkün değil.

‘Neden Pensilvanya’da oturmaya devam ediyorsunuz’ sorusu üzerine:

Türkiye’ye dönmemde yasal bir sorun bulunmamasına karşın eğer dönersem bazı demokratik reformları tersine çevirmek isteyenlere fırsat vermekten endişe ediyorum. Dönüşüm hükümeti güç bir duruma sokabilir. Türkiye ve dünyadaki Gülen hareketine destek verenler için dönme arzumu feda ediyorum. Türkiye’de olursam yazdıklarımdan ve söylediklerimden dolayı hakarete uğrayıp yasal soruşturma açılması gibi tacizler olabilir endişesi taşıyorum. Buradayken daha az etkileniyorum ve daha sakin yaşıyorum.

‘Türkiye’nin politikalarını ve dünyadaki yerini nasıl buluyorsunuz’ sorusu üzerine:

Türkiye, Avrupa Birliği ile üyelik görüşmeleri sürdürüyor. Türkiye'nin bir parçası Avrupa’da diğer kısmı Asya’da ve bazen Orta Doğu'da kabul ediliyor. Bu siyasi ve coğrafi olarak çok önemli. Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle ilişkisi demokrasi hedefine ulaşabilmesi ve bunu geliştirme yolunda çok önemli. Ayrıca Türkiye’nin bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi için bazı dinamiklerden yararlanması gerekiyor. Tarihsel bağları ve görünümü nedeniyle Türkiye’nin olumlu bir algısı var. Türkiye bu algıları korumak için dikkatli olmalı. İyi ilişkiler, etki ve sevgi hedeflere ulaşmada birleştirici olabilir. Türkiye şu anda bunu yapıyor mu? Bu tartışılması gereken bir soru. Türkiye’nin bölgede iyi diplomatik ilişkiler geliştirmesi Avrupa’nın ABD’nin ve dünyanın çıkarınadır. Ama ben şu anda Türkiye’nin buna yönelik yapacaklarını gerçekleştirdiğini düşünmüyorum.