Eski Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını deldiği iddisıyla tek sanık olarak yargılandığı davanın 10. oturumu görüldü.
ABD'de tutuklanmasının ardından yargı sürecinde tanık statüsüne geçen İran ve Türkiye vatanaşı Reza Zarrab'ın ifadesinin tamamlanmasının ardından görülen duruşmada eski CIA direktör yardımcısı David Cohen'in ve 17 Aralık soruşturması sırasında hem polis fezlekesini hem de savcı Celal Kara’ya gönderilen raporu yazdığı öne sürülen eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz tanık sıfatıyla ifade verdi.
"17 Aralık'ta Kumpas" soruşturmasını sanığı olan ve firari durumda bulunan Korkmaz, ifadesinde 17 Aralık operasyonuna ilişkin bilgiler de verdi. 17 Aralık soruşturmasında “1 Numara” dedikleri kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyleyen Korkmaz, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'e, oğlu Barış Güler aracılığıyla 200 bin dolar tutarında ödeme yapıldığını iddia etti.
"Süleyman Aslan'ın evinde, ayakkabı kutularında veya başka şekilde saklanan büyük miktarda para olabileceğini bildirmiştim" diyen Korkmaz, kendisine gösterilen fotoğrafların da, 17 Aralık 2013 günü, eski Halkbankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinden çıktığı ve ayakkabı kutuları içindeki saklandığı iddia edilen paralara ait fotoğraflar olduğunu öne sürdü.
00.50 Duruşma sona erdi, Korkmaz ifadesine yarın devam edecek.
00.45 Duruşmanın son sorusu Yargıç Richard Berman’dan: “Kaç yaşındasınız?”
Korkmaz: “Otuz yaşındayım, sayın yargıç.”
00.37 (Soru üzerine) Korkmaz: “Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nde, 17 Aralık öncesinde, üç yıldan uzun bir süre içinde 10-15 civarı operasyona katıldım.”
00.35 Korkmaz: “Beni bu ülkelerde rahatsız eden nokta, resmi olmayan yollardan yapılabilecek şeylerdi.”
00.30: (Savcının delillerle Türkiye’den ayrılmasının risklerini sorması üzerine) Korkmaz: “Türkiye’de şüphelilere işkence yapılıyordu.”
00.23: Soru: “Yeni pasaportu nasıl aldınız?”
Korkmaz: “İlk giriş yaptığım ülkede alamadım. Başka bir ülkeye geçtim. Ardından pasaport almamı sağlayacak yasal bir boşluk bulduğum başka bir ülkeye geçtim. Burada, resmi bir kurum tarafından verilen ancak kendi adıma olmayan bir pasaport aldım.”
00.20: (Savcının pasaportsuz Türkiye’den nasıl kaçabildiğini sorması üzerine) Korkmaz: “Bir insan kaçakçısından beni kaçırmasını istedim ve deniz yoluyla kaçtım.”
00.15 : Soru: Delillerin kopyalarını neden aldınız?
Korkmaz: “Savcı ve ben, delillerin mahkemeye taşınmayacağına inanıyorduk. Zarar göreceğini veya imha edileceğini düşünüyorduk. Dolayısıyla inisiyatif aldım.”
00.05: Soru: “Soruşturma dosyasının tamamının kopyasını aldınız mı?”
Korkmaz: “Yalnızca o tarihe kadar taranmış olanları alabildim. Tüm ses kayıtlarını aldığımı sanıyordum ama sadece ilk CD’yi almış olduğumu sonradan fark ettim.”
00:06 Korkmaz, 2016 Ağustos'unda Türkiye'den ayrılma kararı aldığını söyledi.
00:04 Jüri üyeleri salona girdi. Korkmaz'ın ifadesi devam ediyor.
23:53 Oturuma 5 dakika ara verildi.
23:52 Korkmaz, hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirildiğini ve pasaportuna el konulduğunu söyledi. Ağustos ayında Türkiye'den ayrıldığını söyleyen Korkmaz, "Kendimi hukuken güvende hissetmiyordum" dedi. Korkmaz, ailesiyle birlikte Türkiye'den ayrıldığını belirterek "Çok sevdiğim bir ülkeden ayrıldım" dedi.
23:50 Korkmaz: 2014 Eylül'ünde cezaevine girdim, 9 Şubat 2016'da tahliye edildim.
23:45 Savcı: Bu görevin neleri kapsıyordu?
Korkmaz: Köprüyü koruma göreviydi.
Soru: Peki, köprü koruma biriminde ne kadar süre görev yaptınız?
Korkmaz: Altı-yedi ay. Bunun ardından Hakkari'de görevlendirildim.
23:42 Soru: 23 Aralık'ta başka yere tayin edildiğiniz zaman nereye atanmıştınız?
Korkmaz: Köprü koruma birimine gönderilmiştim.
23.32 Korkmaz: “Şüphelilerin adreslerinde aramaların yapıldığı bir adli süreç yaşandı, şüpheliler yakalanıp gözaltına alındı.”
23.30 Yeniden kürsüye gelen eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz, ’17 Aralık soruşturması’nı anlatıyor.
23:05 ABD Adalet Bakanlığı'nın ve Hazine Bakanlığı'nın Lübnan Kanada Bankası aleyhine açtığı dava hakkında soru soruluyor.
23:02 Savcı tekrar, "ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının ABD sınırları dışında uygulanması" konusunda sorular soruyor.
22:57 Savunma makamının çapraz sorgusu sona erdi. Savcılar Cohen'e yeniden doğrudan sorgu yapacak, yani çapraz sorguyla ilgili sorular soracak.
22:53 Zarrab, İran'a yönelik yaptırımları ihlal ettiğinden şüphelenilen kişilerin olduğu özel listede bulunmuyordu. Atilla'nın avukatı Rocco, Cohen'i bu noktada sıkıştırarak Atilla'nın neyi bilip neyi bilmediği konusuna doğru gidiyor.
22:41 Savunma makamı, Cohen ile Atilla arasında geçen, Zarrab ve altın ticaretiyle bir görüşmeye ilişkin notu delil olarak sundu.
22:35 Cohen, bu olayın, Aslan'ın ayakkabı kutularındaki paralarla tutuklandığı dönem yaşandığını söyledi. Ancak tam tarihten emin olmadığını ifade eden Cohen "Tutuklama benim varış tarihimden bir gün önce mi oldu yoksa gittiğim gün mü oldu, hatırlamıyorum" dedi.
22:30 Rocco, Cohen'e, 17 Aralık 2013 tarihinde Aslan ile önceden planlanan ancak Aslan'ın tutuklanması nedeniyle yapılamayan bir toplantı olup olmadığını sordu. Cohen, o gün trafikte sıkışıp kaldığını, toplantıdan da vazgeçildiğini söyledi.
22:28 Cohen, Atilla'ya, Zarrab hakkında soruşturma yürüttüklerini veya Halkbank'ın Zarrab'la çalışmaması gerektiğini söylemediğini belirtti. Ancak "görüşmedeki ana konunun" Zarrab veya diğer müşteriler konusunda dikkatli olunması gerektiği olduğunu söyledi.
22:25 Duruşmada zaman planlaması açısından bir değişiklik oldu: Önceki oturumdaki tanık David Cohen'in ifadesi, programı nedeniyle yarıda kalmıştı. Cohen şimdi geri döndü ve Atilla'nın avukatı Rocco'nun Cohen'e çapraz sorgusu devam ediyor.
22:19 Oturum devam ediyor.
20:40 - Duruşmaya öğle arası verildi.
20:42 - Yargıç Berman: Savunma makamı, bu tanıktan sonra davanın düşmesinini talep edecek. Gerekçeler: Son tanığın (Korkmaz'ın) ifadesinin Atilla ile ilgisi olmaması.
20:40 - Atilla'nın avukatları, Korkmaz'ın (Türkiye'nin yakın tarihini kapsayan) ifadesinin dava konusuyla alakası olmadığı gerekçesiyle itiraz ediyor. Yargıç, itirazı reddediyor.
20:38 - Korkmaz, Muammer Güler'e, oğlu Barış Güler aracılığıyla 200 bin dolar tutarında ödeme yapıldığını iddia etti.
20.36 Soruşturma ekibinin AB bakanlığında çektiği diğer fotoğraflar da delil olarak sunuldu.
20.35 Ara sona erdi. Korkmaz’ın ifadesi devam ediyor.
20.16 Oturuma ara verildi.
20:13 Korkmaz, dönemin AB bakanı Egemen Bağış’tan bahsetti.
20.00 Para yığınına ait başka bir fotoğraf, 30 Ağustos 2013’te teslim edilmiş.
Soru: “Bu tarihin özel bir önemi var mı?
Korkmaz: “Evet.”
Soru: “Nedir?”
Korkmaz: “Zafer Bayramı.”
New York'ta görülen davada, bugün eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz tanık olarak ifade veriyor.
Korkmaz, New York'taki ifadesinde 17-25 Aralık 2013 tarihinde yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili açılan davanın soruşturmasını yürüttüğünü ve emri altında sekiz polisin çalıştığını söyledi.
Korkmaz ayrıca Türkiye'den ayrıldığını ve artık ABD'de yaşadığını da aktardı.
Korkmaz, 2014 yılında 17-25 Aralık soruşturmasını yürüten polislerle ilgili açılan dava kapsamında önce gözaltına alınmış ve sonrasında da tutuklanmıştı.
Eski komiser yardımcısı, 17 aylık tutukluğun ardından Şubat 2016'da serbest bırakılmıştı.
Korkmaz, o dönemde katıldığı duruşmada, tahliye talep ederken yaptığı konuşmada, "17/25 Aralık dosyalarında hiççalışmadım, tek parafım yok, ben 17 aydır neden tutukluyum? 17/25 Aralık dosyasında görev almadığım için disiplin cezasına gerek olmadığım kararını Efkan Ala imzaladı. 17/25 Aralık dosyasında değil işlem yapmak, o dosyadan haberim bile yoktu. Başka büroda çalışıyordum. Nasıl suç işledim ben?" diye konuşmuştu.
17 Aralık soruşturması sırasında hem polis fezlekesini hem de savcı Celal Kara'ya gönderilen raporu yazdığı öne sürülen Korkmaz'a o dönem görevi kötüye kullanma suçlaması yöneltilmişti.
TAMAMI İÇİN TIKLAYIN - Zarrab davasında tanık olan eski polis Hüseyin Korkmaz kimdir?
20:00 - Oturuma kısa bir ara verildi.
19:40 - Başka bir fotoğraf gösteriliyor. Korkmaz, "Bu 100 dolarlık banknotlardan oluşan bir para yığını. Ayrıca 500 Euro tutarında destelerden oluşan para yığınları var." Ayrıca Türk lirası desteleri de olduğunu söylüyor. Korkmaz, bunların Aslan'ın evinde bulunduğunu iddia etti.
19:35 - Korkmaz: Fotoğrafta en altta beyaz bir kutu gösteriliyor." (Bahsedilen, bir ayakkabı kutusu.)
"Bu, soruşturmada tespit ettiğimiz bir rüşvet ödemesiydi."
19:34 - Korkmaz, söz konusu aramada neler ele geçirildiğini anlatıyor.
19:32 -Tanık Korkmaz: "Onlara, Süleyman Aslan'ın evinde, ayakkabı kutularında veya başka şekilde saklanan büyük miktarda para olabileceğini bildirmiştim."
19:30 - Savcılık, Korkmaz'a bir fotoğraf gösterdi ve Korkmaz bunun Aralık 2013'te Süleyman Aslan'ın evinde bulunan ve RezaZarrab tarafından içine para konularak gönderilen ayakkabı kutularının görüntüsü olduğunu söyledi.
Savunma bu ifadeye itiraz etti. Ancak itiraz yargıç tarafından reddedildi.
Korkmaz, "Bunları yaptığımız operasyon sırasında ele geçirdik" dedi.
19:13 - Korkmaz, ekibinin ne tür soruşturma teknikleri kullandığını anlatıyor. Bu tekniklerden bazıları:
"Teknik araçlarla takip. Fiziksel olarak takip. Güvenlik kamerası görüntüleri. E-postaların incelenmesi. Kurumlar aracılığıyla elde edilen belgeler. Denetçi ve uzman raporları."
19:10 - Soruşturma kapsamındaki diğer isimler arasında Süleyman Aslan, Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan ve başkaları bulunuyordu.
19:07 - Korkmaz'ın ifadesine göre, soruşturma nihayetinde, rüşvet ve evrakta sahtecilik iddialarına kadar uzandı, bunun sonucunda soruşturmanın hedefindeki kişilerin listesi de genişledi.
19:05 - Savcı, "Ne kaçakçılığı?" diye soruyor.
Tanık "Altın" diye yanıt veriyor.
19:04 - Korkmaz: Soruşturma ilk başladığında, Reza Zarrab ve örgütün çekirdeği olan örgüt hakkında bir soruşturmaydı. Başlangıçta, soruşturma kapsamında işlemler kaçakçılık, kara para aklama ve bu suçların organize suç birimi halinde işlenmesiydi.
19:00 - Soru: Sizin emrinizde yaklaşık kaç polis memuru çalışıyordu?
Korkmaz: Ayrıldığım sırada 8 tane vardı.
18.52- Korkmaz, polis memuru olarak aldığı eğitimden bahsediyor. Yaklaşık 360 kişiden oluşan bir sınıftan mezun olduktan sonra, İstanbul’da “mali suçlarla mücadele şubesi”nde çalışmaya başladığını söylüyor.
18.51- Savcı, Erdoğan’ın hangi görevde olduğunu soruyor. Tanık, Erdoğan’ın o dönem başbakan olduğunu söylüyor.
18.50- Korkmaz, soruşturmada “1 Numara” dedikleri kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylüyor.
Korkmaz: Tanık, üçüncü grubun başında Taha Ahmet Alacacı’nın olduğunu söylüyor.Tanık, üçüncü grubun başında Taha Ahmet Alacacı’nın olduğunu söylüyor.
18.49- Korkmaz, ikinci grubun başında Muammer Güler’in olduğunu söylüyor.
18.48- Diğer bir gruba ilişkin olarak Korkmaz “Zafer Çağlayan ve Süleyman Aslan’ın (o grubun) lideri olduğunu anlamıştık” diyor.
18.48- Korkmaz: Bu soruşturmayı yürüten ekibin başındaydım. “Reza Zarrab’ın lideri olduğu örgüt hakkında soruşturma yürütüyordum; bu örgütün çatısı altında üç grup daha olduğunu tespit etmiştik.”
18.46- Korkmaz daha önce Türkiye’de yaşadığını ancak artık ABD’ye yerleştiğini söylüyor. Geçmişte İstanbul’da ve Hakkari’de görev yaptığını söylüyor.
18.45-Eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz tanık olarak ifade veriyor: Emniyet teşkilatında komiser yardımcısıydım ve bir süre de danışman olarak görev yaptım.
18.37- Çapraz sorgu bitti. Tanık kürsüden ayrıldı. Bir sonraki tanık geliyor.
18.34- Rocco, Kirschenbaum’a, savcılarla yaptığı toplantıları sordu. Kirschenbaum’un ifadesine göre toplantı bir aydan kısa bir süre önce FinCen ofisinde yapıldı; yani Kirschenbaum ve savcılar, mahkeme dışında görüştüler.
18.28- Soru: Görüşme ne kadar sürdü, hatırlıyor musunuz? Kirschenbaum: Birkaç dakikadan biraz fazla, ama saatlerce sürmedi. Kirschenbaum, görüşmenin 20 dakika mı yoksa bir saate yakın mı sürdüğünü hatırlamıyor.
18.27- Rocco: Sizin ofisinizden Atilla’nın ofisi veya Halkbank telefonla aranmış, bu görüşmenin kaydı burada. Kirschenbaum: Arayan tarafın hangisi olduğunu hatırlamıyorum. Kim kimi aradı, hatırlamıyorum.
18.22- Atilla’nın avukatı Rocco da, Kirschenbaum’a doğrudan sorguda sorulan deliller hakkında sorular yöneltti.
18.20- Savcının Kirschenbaum'a doğrudan sorgusu bitti. Çarpaz sorguya geçildi.
18.14- Duruşmada “İran lehine yıllık 4 milyar dolar tutarında bir bakiye”den söz ediliyor. Kirschenbaum "İran ile Türkiye arasındaki mevcut ticari ilişkin öyle bir duruma gelmişti ki, İran’ın Türkiye’ye ihraç ettiği malların tutarı 4 milyar dolar daha fazlaydı" ifadelerini kullandı.
18.12- Kirschenbaum: Sanık, o dönem yeni çıkarılan yaptırımlar kapsamında “altın satışına izin verilmediğini biliyordu.”
18.11- ABD'li gazteci Adam Klasfeld "Görünüşe göre savcılar, sorguda, Atilla’nın yaptırımlar hakkında neler bildiğine odaklanmaya çalışıyor. Atilla’nın yaptırım ihlallerine ilişkin ne bildiği – ya da ne bilmediği – muhtemelen ileride daha önemli bir başlık haline gelecek" yorumunda bulundu.
18.08- Savcı, Kirschenbaum’dan OFAC’a ilişkin bir belgenin doğruluğunu onaylaması istendi.Sunulan delil, Atilla ile yapılan bir görüşmenin yazılı dökümü. Konunun 2012 tarihli İran Özgürlük ve Koruma Karşıtı Yasa (IFCA) olduğu belirtildi. Bu metin, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarıyla ilgili bir nevi yönetmelik.
18.07 - Yeni tanık ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Finansal Suçlar Uygulama Ağı'nda (FinCen) çalışan Joshua Kirschenbaum. Kirschenbaum'un daha önce Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nde (OFAC) çalıştığı bildirildi.
18.05- David Cohen daha sonra ifade vermeye devam edecek.
17:45 - Duruşma başladı
Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tek sanık olarak hâkim karşısına çıktığı davanın ilk duruşmasında Savcı Yardımcısı David Denton, Reza Zarrb’ı “yıldızlı tanık” olarak niteledi.
Zarrab'ın aleyhinde tanıklık yapacağı Hakan Atilla'nın avukatları ise ilk sözlerinde, gerçek ‘suç ortağının’ eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan olduğunu söyledi.
Atilla'nın avukatı Victor Rocco, savcılığın Reza Zarrab'ın sırtını sıvazladığını belirterek, "Yüksek makamlara ayakkabı kutularında rüşvet yollayan Atilla değil Zarrab'tı. Sanık sandalyesinde oturması gereken Reza Zarrab" dedi. Rocco, "Süleyman Aslan, Zarrab'tan 'utanmazca' rüşvet aldı" iddiasında bulundu.
Reza Zarranb’ın ‘tanık’ sıfatıyla mahkemeye getirildiği ikinci duruşmada ise Zarrab, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın, eşi Ebru Gündeş'in ünlü bir isim olması nedeniyle başlangıçta kendisiyle çalışmak istemediğini söyledi. Daha sonra konuyu dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a taşıdığını ifade eden Zarrab, Halkbank ile bağlantının kurulması için Zafer Çağlayan'a toplamda 45 ila 50 milyon Euro, 7 milyon dolar, 2,4 milyon Türk Lirası ve 300 bin İsviçre Frankı rüşvet verdiğini söyledi.
Zarrab ifadesinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın genel müdür olduğu Çalık Holding'e ait Aktif Bank'ta hesap açtırmak için eski AB Bakanı Egemen Bağış'tan yardım istediğini söyledi. "Bağış aracılığıyla Aktif Bank Genel Müdürü ile görüştüğünü ve bu sayede bankada hesap açtığını" belirten Zarrab, "Hesap günlük 5-10 milyon Euro'luk işlem hacmi ile başladı" ifadesini kullandı.
Zarrab, davanın tutuklu sanığı eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında ise "Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu gözükmesi için katkıda bulundu" diye konuştu.
Davanın üçüncü günüde dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın adı ilk kez geçti. İran'la Halkbank üzerinden yürütülen altın ticaretine Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın da dahil olmak istediğini öne süren Zarrab, Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın dahil edilmesi için dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan talimat aldığını iddia etti.
İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) yetkilileri ile dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasındaki görüşmeleri anlatan Zarrab, o dönem Halkbank'ın Genel Müdürü olan Süleyman Aslan ile sanık Mehmet Hakan Atilla'nın da toplantılarda olduğunu ifade etti.
Duruşmada Çin pazarında girmeye çalıştığını söyleyen Reza Zarrab, İran’la iş yaptığı için Çin’de sorun yaşadığını ve dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler'den yardım istediğini söyledi.Barış Güler'in kendisine danışmanlık yaptığını ifade eden Zarrab, "Babası Muammer Güler'e benim için Çin'deki bankalara referans mektubu yazdırması için Barış Güler'e 100 bin dolar verdim" dedi.
Zarrab, dün "45-50 milyon Euro, 7 milyon dolar ve 2,4 milyon Türk lirası rüşvet verdim" iddiasında bulunduğu Zafer Çağlayan için "Zafer Çağlayan'dan habersiz hiçbir şey yapmadım, şirketimin kayıtlarını bazen kontrol ederdi" ifadesini kullandı.
"Süleyman Aslan'a rüşvet vermek için Zafer Çağlayan'dan izin istediğini" söyleyen Zarrab "Süleyman Aslan'a rüşvet vermek Çağlayan'a rüşvet vermekten daha önemliydi zira Aslan kapının nihai bekçisiydi" dedi.
TIKLAYIN - Reza Zarrab: Erdoğan ve Babacan bana, Vakıfbank ve Ziraat Bankası için talimat verdi
Zarrab'ın üçüncü kez hâkim karşısına çıktığı jürili duruşmanın dördüncü gününde ise, Zarrab, ABD'nin İran'a yönelik ambargoları sıkılaştırmasının ardından "gıda tedariki" görünümde altın ticaretine devam edildiğini söyledi.
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in fotoğraflarının delil olarak dosyaya girdiği duruşmada Zarrab, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'ya 50 miyon Euro tutarındaki bir uluslararası işlemi sorduğunu anlattı.
Bankanın bu işlem için bir belge istediğini söyleyen Zarrab bunun kendisini endişelendirdiğini çünkü ticaretin aslına dair istenen belgeyi elde etmenin imkansız olduğunu belirtti. Aslan'ın ise buna "Bu konuyu ben çözeceğim, sorun değil Rıza bey" diye karşılık verdiğini iddia etti.
TIKLAYIN - Zarrab: Süleyman Aslan'a daha fazla rüşvet vermemek için imzasını taklit ettik
Zarrab'ın tanık olarak ifade vermeye devam ettiği dördüncü duruşmaya Mehmet Hakan Atilla'nın avukatlarının paylaştığı belgeler damga vurdu.
Yargıç Berman'a hitaben bir mektup kaleme alan Atilla'nın avukatları 15 Eylül 2016'da Zarrab ile Ahad isimli bir şahsın telefon görüşmesini aktardı. Söz konusu telefon görüşmesinde, Zarrab'ın ihtiyaç durumunda hapisten dışarı çıkmak ya da daha az bir ceza almak için yalan söylemeyi Ahad isimli kişiyle konuştuğu belirtildi. Savunma avukatları tarafından yazılan mektupta, "Zarrab, daha az ceza almak için bir ifade uydurmak konusunda istekli olduğunu ifade ediyor" cümlesi kullanıldı.
Duruşmada ayrıca Reza Zarrab'ın cezaevinden yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları da paylaşıldı. Reza Zarrab davasının dosyasına giren tapede Zarrab ile bir kişi arasında geçen konuşmada, "Bekir ve Mevlüt isimli iki kişi ile 'Beyefendi'nin Başkan Obama’yı arayacağı" ifadesi yer alıyor. Tape kayıtlarından Zarrab'ın avukatı Şeyda Yıldırım'ın da Erdoğan ile iletişim halinde olduğu izlenimi ortaya çıkıyor.
TIKLAYIN - Reza Zarrab'ın dava dosyasına giren ses kaydı: 'Beyefendi' Başkan Obama'yı arayacak!
Davanın altıncı duruşmasında Zarrab, Hakan Atilla'nın avukatı Fleming tarafından çapraz sorguya alındı.
Zarrab, avukat Fleming'in sorularına verdiği yanıtta, ABD savcılığına ilk kez Ağustos 2016'da yani Mehmet Hakan Atilla'nın tutuklanmasından önce işbirliği yapmayı teklif ettiğini aktardı.
Zarrab'ın teklifine rağmen işbirliği anlaşmasının yapılmasının ciddi olarak gündeme gelmesi Ağustos 2017'yi buldu. Bu tarihten sonra Zarrab ile 12 kez görüşen FBI yetkililerinin görüşmelerde edindikleri bilgilerin davada kullanılabileceğine kanaat getirmelerinin ardından Zarrab'ın itirafçılık teklifi kabul edildi. Ekim 2017'de Zarrab itirafçılık belgesini imzaladı. Zarrab, itirafçı olmasının ardından neredeyse her gün FBI yetkileri ile bir araya geldiğini ifade etti.
Avukat Fleming çapraz sorgu esnasında, Zarrab'ın işlediğini kabul ettiği suçlara dair de sorular yöneltti. "2013 yılında başkaları için hayat kadını ayarladıını" ifade eden Zarrab cezaevinde gardianlara rüşvet vermesi konusunda da itiraflarda bulundu. Buna göre, Zarrab cezaevindeyken marihuana içerken yakalandı. Ayrıca bir gardianın telefonundan, kızı ve avukatlarıyla görüştü. Zarrab gardianların kendisine ilaç ve alkol de verdiğini belirtti. Cezaevinde gardinalara 45 bin dolar rüşvet verdiğini söyleyen Zarrab, ödemeyi Türk avukatı aracılığıyla yaptığını ifade etti.
TIKLAYIN - Zarrab: 2013'te başkaları için hayat kadını ayarladım, gardiyana 45 bin dolar rüşvet verdim
Reza Zarrab, çapraz sorgusunun ikinci gününde 10 Nisan 2013 tarihli görüşmede sahte gıda ticareti hakkında Atilla’ya yalan söylediğini kabul etti. Zarrab, "Mart 2017'de Atilla'nın tutuklandığını duyduğunda 'şoke olduğunu" söyledi.
Hakan Atilla'nın avukatları genel olarak savunmalarını, Atilla'nın ikinci planda olduğu ve asıl işlerin Süleyman Aslan'ın kontrolünde gerçekleştiği iddiası üzerine kurdu. Zarrab, Fleming'in "Süleyman Aslan sizin yanınızda Hakan Atilla'yı arayıp 'Bu işi hallet' demiş, doğru mu?" sorusunu "Evet hatırlıyorum" diyerek yanıt verdi.
Avukat Fleming, Zarrab'a Ebru Gündeş ve 17-25 Aralık sürecinde A Haber'e verdiği mülakata ilişkin de sorular yöneltti. Ebru Gündeş ile evliliğinden dolayı sık sık Türkiye'de magazin haberlerinde yer aldığını doğrulayan Zarrab "Bu fotoğraflar medya tarafından gizlice çekilmiş ve yayınlanmış görüntülerdir. Basında bizle ilgili çıkan haberlerin yüzde 99'u uydurma ve yalan haberlerdi" ifadelerini kullandı. Zarrab, A Haber'e verdiği mülakat için ise "Yanlış hatırlamıyorsam, o röportaj karardan daha önce gerçekleşti. Aleyhimdeki altın kaçakçılığı iddialarıyla ilgili açıklamalar yaptığımı hatırlıyorum" açıklaması yaptı.
TIKLAYIN - Zarrab'ın çapraz sorgusunun 2. günü: Hakan Atilla'ya yalan söyledim!
Zarrab, Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming tarafından gerçekleştirilen çapraz sorgusunda cezaevinde bir kişinin bıçak çekerek kendisini öldürmeye çalıştığı iddiasında bulundu. Fleming, Zarrab'ı daha önce aynı hikâyenin başka bir versiyonunu anlatmakla suçladı.
Davanın sekizinci duruşmasında 'Gülen Cemaati' adı da ilk kez geçti. Zarrab, avukat Fleming'in “Gülen Cemaati’ni hiç duydunuz mu?" sorusuna “Farklı gruplar onlar için birçok isim kullanıyor. Bu yüzden, onlar siyasi bir grup mu, dini grup mu, terör örgütü mü bilmiyorum” yanıtı verdi.
İfadesinde Türkiye'deki cezaevinden 'kısmen' rüşvet vererek çıktığını tekrarlayan Zarrab, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a rüşvet olarak saat ve piyano aldığını söyledi. Zarrab, "Bunlar Zafer Çağlayan'a ödenen paralardı" diyerek mahkemeye bazı dekontlar da sundu.
Duruşmada ayrıca Mehmet Hakan Atilla'nın avukatlarından Victor Rocco, Zarrab'ın ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisinin (OFAC) yaptırımlar listesine alınması için Halkbank tarafından 2014'te ABD'ye bildirildiğini ancak o tarihten bu yana bu konuda herhangi bir adım atılmadığını dile getirdi.
TIKLAYIN - Zarrab'ın ifadesinin son günü: Cezaevinde bir kişi bıçak çekerek beni öldürmeye çalıştı
Zarrab'ın ifadesinin tamamlanmasının ardından görülen 9. duruşmada ABD Terör ve Finansal İstihbarat Dairesi'nden sorumlu Bakan Yardımcısı David Cohen dinlendi. Cohen'in 2012 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Türkiye'nin petrol alımları karşılığında İran'a milyarlarca dolarlık altın ihraç ettiği yönündeki açıklamalarının ardından Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'a yazdığı mektup da kanıt olarak kayıt altına alındı.
Cohen'in mektupta, "ABD Hazine Bakanlığı, (Babacan'ın açıklamalarına dair) haberlerden rahatsız olmuştur. Halkbank'ın bu satış işlemlerinde aracılık yapıyor olabileceğinden endişe duymaktayız... Bu ticaret mekanizması ve İran'a diğer başka yollarla altın satışları konusunda Halkbank'ın rolüne dair bize en kısa süre netlik sağlarsanız çok seviniriz" yazdığı görüldü.
TIKLAYIN - Eski CIA yetkilisi: Babacan, yaptırımları ihlal eden uygulamalara karıştıklarını açıkça ilan etmişti