Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Osmaniye Barosu tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Cumhuriyet gazetesinin yayınladığı, MİT TIR'larının içindeki silah görüntülerine dair yorum yapan Feyzioğlu, "Bir komşumuzun toprak bütünlüğünü yok eden bir terör örgütüne gidiyordu muhtemelen. Türkmenlere gittiği söyleniyor bugünlerde, ama tam aksine ifadelerden okuyoruz ki Türkmenlere değil Türkmen bölgesinin çok dışında El Nusra, IŞİD bölgesine doğru hareket etmiştir" ifadelerini kullandı.
MİT TIR'larındaki silah ve mühimmat görüntülerine yayın yasağı gelmesiyle ilgili de konuşan TBB Başkanı, "Basının bunu haber verme zorunluluğu var" dedi.
Feyzioğlu'nun TIR'lardaki silah görüntüleriyle ilgili yorumları şu şekilde:
"O kadar büyük çelişki yaşanıyor ki, 'Devlet sırrı' deyip suçluyorlar ve yasak getiriyorlar. Bir taraftan da 'İçinde silah yok' diyorlar. İçinde silah yoksa bu görüntüler sahte ise 'Devlet sırrı' diyorlar, bu görüntüler gerçekse basının bunu haber verme zorunluluğu var. Niye haber verme zorunluluğu var, bakın tek tek sayacak olursak; TIR'ların içerisinde silah bulundu mu bulundu, bu TIR'lar yurt dışına mı gidiyordu, gidiyordu. Silahları herhalde havalandırıp geri getirmek için yurt dışına çıkartmıyorlardı. Yurtdışında bir yerde kalacaktı bu silahlar. Bu komşularımızdan birine bir resmi hükümete, Türkiye'nin tanıdığı bir hükümete mi gidiyordu, hayır. Bir komşumuzun toprak bütünlüğünü yok eden bir terör örgütüne gidiyordu muhtemelen. Türkmenlere gittiği söyleniyor bugünlerde, ama tam aksine ifadelerden okuyoruz ki Türkmenlere değil Türkmen bölgesinin çok dışında El Nusra, IŞİD bölgesine doğru hareket etmiştir."
"Öyle sanıyorum ki sadece ulusal hukuktan haberdar olanlar ve 'Nasılsa o hukuku belirleyen kanunları, istediğimiz gibi canımız istediğinde canımız sıkıldığında değiştiririz' diyenlerin etrafında uluslararası hukuk konusunda temel bilgileri kendilerine verebilecek kimseleri kalmamış, kimseyi bırakmamışlar. Hadi burada kanunları değiştirdin, onu buraya şunu oraya atadın. Bu işin bir de uluslararası boyutu var. Ve devlet eliyle dava dosyaları hazırlanıyor ve bu dosyalara giren her delil uluslararası hukukta bizim boynumuzu bükebilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kamu görevlisi bir üst yöneticisinin uluslararası mahkemelerin önünde sadece suçlanması bile Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu güne kadar hiç başımıza gelmemiş bir felaket olur. Gerçekten boynumuzu öne eğer ve cevap veremez hale geliriz."