FIBA hakemi Keseratar, 5 ayda kanseri yenerek parkelere döndü

FIBA hakemi Keseratar, 5 ayda kanseri yenerek parkelere döndü

Ağustos ayında yakalandığı kanseri 5 ayda mağlup ederek geçtiğimiz hafta parkelere dönen FIBA Kokartlı Hakem Mehmet Keseratar, “Beni hayata bağlayan eşimin desteği ve kızımın geleceğinin kaygısı oldu.. Kendime söz verdim. Ocakta hayata ve parkelere dönecektim.. Bu sözümü tuttum. Onları arkamda bırakamazdım” dedi.

Testis kanserini telefonuna gelen sms sonrası başvurduğu check-up’ta öğrenen Mehmet Keseratar, hayatının en zor dönemini, 26 yıl boyunca düdük çaldığı parkede bu kez sivil kıyafetlerle anlattı.

Hürriyet gazetesinden Tolga Yenigün’ün Mehmet Keseratar’la yaptığı söyleşi şöyle:

Hastalığı ilk duyduğunuzda ne hissettiniz?

- Hastalığı birden bire teşhis konularak öğrenmedim. Telefonuma gelen SMS sonrası başvurduğum bir check-up sırasında tesadüfen lenf modundaki büyümeye rastladılar. Testis tümörünün bulunduğu lobun şişmesine adım adım tanık oldum

Tümörü eşimle ilk öğrendiğimizde moralimiz çok bozuldu... Hastalık konusunda çok fikri olmadığı zaman insan moralman yıkılıyor.

Kendimizi en kötüye hazırladık ama daha sonra güzel gelişmeler oldu. Konulan erken teşhisle birlikte, kanser türünden dolayı ilaç tedavisine yüzde 80-90’a varan iyileşme oranını duymak bizi biraz olsun rahatlattı.

Ağustosun başında check-up oldu, araştırma ve tetkikler ise bir ay sürdü daha sonra operasyonlar, biyopsiler… Bunun ardından ekim ayında başlayan 7-8 haftalık dönemde ilaç tedavisi yani kemoterapi gördüm.

Bu hastalığın en kötü tafafı buydu. İlaçların vücuda etkisi, yorgunluk, mide bulantısı, birşeyler yiyip içememe gibi bir çok yan etki oldu. 

İlaç tedavisinin etkileri bir anda kesilmiyor. Gördüğün gibi saçlar daha yeni yeni çıkıyor. Şimdi anlatması kolay ama o dönem ilaç tedavisi bitmek bilmedi.

Hastalığı atlattıktan sonra hayata bakışınız parkeye nasıl yansır?

- Hakikaten dünya bakışınız değişiyor. Ben hastalık yaşadığım süre boyunca hep Allah’a şükrettim. Bana yeniden doğma imkanı verdi. Yani bu şansı çok kişi yakalayamıyor. Yeniden doğdum. Bana ikinci bir hayat verildi, ilkini kaybettim ama ikincisi benim elimde ve bunun değerini çok iyi anlıyorsunuz.

Zamanınız, yediğiniz, içtiğiniz kısaca yaşadığınız her şeyi ve sevginin anlamını daha iyi anlıyorsunuz. Kemoterapideyken rahat yemek yeme isteğini, çayı bile özlüyorsunuz. Çok şükür şimdi rahatım.

Hayata bu pozitif bakış parkeye de yansıyacak. 1989’da başladığım kariyerimde 91-92 sezonundan bayana 1. Lig’deyim. Beni bilirler sahada sert değilim. Zaten pek teknik faul çalan bir hakem de değildim; ama artık daha da az çalacağım sanırım...

 

En anlamlı maçımdı

 

 İstanbul Üniversitesi-Ordu kadın maçında ne hissettiniz?

-  Dönüş yaptığım o karşılaşmayı asla unutamam.

O gün sanki hakemliğe yeni başlıyormuş gibi heyecanlanlıydım. O maçta bana üst üste yapılan jestlerle çok mutlu oldum. Sevildiğini bilmek güzel şey..

Bu süreçte hayata bağlayan neydi?

- Beni hayatta tutan ailemdi. İlk 7 yaşındaki kızım geldi aklıma.. Onun geleceğini düşündüm, bensiz ne yapar, ona ne olur…

Tedavinin başında bir şey bilmiyorsunuz, önce çocuğum sonra eşim geldi aklıma, ardından da annem ile babam.. Beni hayata onlar bağladı. Aileden daha önemli bir şey yok aslında insanı hayata bağlayan.. Ben ve ailem hayatımızdaki en kötü günlerimizi geçirdik. En büyük destekçim eşimdi..

Kızıma yansıtmadım hastalığımı. Kanseri k’si geçmedi aramızda.

Ama bendeki bitkinlik nedeniyle hasta olduğumun farkındaydı. Sürekli hastaneye gidip, 4-5 gün kalıyordum. Dönüşümde evde bitkin yatıyordum. Yaşından olgun benim kızım hastalığımın farkına varsa da bize hiç hissettirmedi.

Bana en çok desteği 25 senelik arkadaşım Recep Ankaralı verdi. Aynı dönemde başladık mesleğe kardeşim gibidir. Bu süreçte hep yanımdaydı..

Recep ile ailecek görüşürüz, hem dostum hem de iş arkadaşımdı. Bugüne kadar kader ortaklığı ettik, çok destek oldu.

Hastalığımı öğrendiğim an basketbol liginin başlama dönemine denk geldi. Onun için önce TBF ve MHK’yı bu konuda bilgilendirmem geriyordu. Onlarla bu konuyu paylaştıktan sonra hastalık sürecimi yakından takip ettiler.

Maddi manevi ne lazım diye TBF Başkanı Turgay Demirel ile MHK Başkanı Emin Balcı sık sık sordu. Sağolsunlar. Çok şükür özel sağlık sigortam olduğu için maddi sıkıntı yaşamadım, iyi ki yaptırmışım bu sigortayı.