'Fidan krizi Erdoğan'a rağmen gerçekleşmişse, AKP'de bir ayrışmanın göstergesi olarak yorumlanabilir'

'Fidan krizi Erdoğan'a rağmen gerçekleşmişse, AKP'de bir ayrışmanın göstergesi olarak yorumlanabilir'

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Hakan Fidan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı’ndan istifa ederek, Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) siyasete girme kararını "Erdoğan’ın son konuşmasından da anlaşılıyor ki, bu konuda samimi ve Hakan Fidan'ı siyasete girmemesi noktasında uyardı" sözleriyle değerlendirdi.

Öneş, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanı'nın iradesine rağmen AKP içinde Davutoğlu çevresinin Hakan Fidan'la bağlantısı gelişiyorsa ve Cumhurbaşkanı'nın iradesine rağmen bir durum varsa bu tabii ki AKP siyasetinde önemli bir ayrışmanın göstergesi olarak yorumlanabilir."

Erdoğan, Fidan’ın MİT’ten ayrılmasına ve siyasete girmesine sıcak bakmadığını ifade ederken Başbakan Ahmet Davutoğlu desteklemişti. Bazı kesimler ise AKP’de Erdoğan’a rağmen böyle bir adım atılamayacağını belirterek burada Erdoğan’ın seçimler öncesi Davutoğlu için “Güçlü Başbakan” imajı yaratmaya çalıştığını iddia etmişti.

Bianet'te yer alan habere gör, söz konusu tartışmalarla MİT’in siyasi platformlarda bu kadar dile getirilmesinin doğru olmadığını ifade eden Öneş, MİT’in siyasetten bağımsız olması gerektiğini ve bunun için de yeni anayasada gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği görüşünde.

 

'Fidan siyasete girme hakkını kullanabilir'

 

MİT Müsteşarlığı yapmış ve Cumhurbaşkanı’nın “Benim sır küpüm” dediği bir kişinin iktidar partisinden siyasete girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir istihbarat teşkilatında yöneticilik yapmış bir şahsın siyasete atılma hakkı vardır. Bu hakkı yönetici kullanabilir.

Ancak MİT'in siyasi platformlarda sürekli bu şekilde tartışılmasını doğru bulmuyorum. MİT milletin, ülkenin bağımsız olması gereken, evet siyasetin içinde bulunan ama apolitik olması gereken, tarafsızlığı konusunda güvenirliği toplumda güçlü olması gereken bir kurumdur.

Bugün bu tartışmalar çerçevesinde doğru bir sürecin gelişmediğini söylemek isterim.

 

'MİT apolitik durumunu korumak durumunda'

 

MİT’in bağımsız, siyasetten uzak olması gerektiğini söylüyorsunuz ama MİT doğrudan Başbakanlığa bağlı ve MİT yönetimi başbakan tarafından yani iktidar partisinin başı tarafından belirleniyor. Bu nasıl olacak?

MİT doğrudan başbakanın şahsına bağlı bir kurumdur ve cumhurbaşkanıyla MGK'yla diğer devlet kurumlarıyla bağlantısı da çok önemlidir. Ancak burada MİT diğer kurumlara nazaran siyasetin içinde olmasına rağmen apolitik durumunu daima korumak, tarafsızlığını korumak gibi bir sorumlulukla karşı karşıya olmalıdır.

Bunun başarılabildiğini düşünüyor musunuz?

Şu anda görüntü öyle değil. Ancak mutlaka başarılması gerekir. Yeni anayasa inşa sürecine girilirken, bu tartışmalar yapılırken bu konunun üzerine de önemle düşünülmesi gerekir.

Erdoğan’a rağmen mi?

Hakan Fidan’ın Erdoğan’ın itirazlarına rağmen MİT Müsteşarlığı’ndan istifa ettiği belirtiliyor. Ancak durumu “danışıklı dövüş” olarak değerlendirenler de var. Sizin düşünceleriniz neler?

Erdoğan’ın son konuşmasından da anlaşılıyor ki, bu konuda samimi ve Hakan Fidan'ı siyasete girmemesi noktasında uyardı.

Burada Cumhurbaşkanı’nın Hakan Fidan'ın kararına saygı duyduğunu ifade ettiğini görüyoruz.

Hakan Fidan'ın siyasete girerek Başbakan'ın seçimler sonrası düşündüğü kadro içinde yer almasını istediği gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Hakan Fidan'ın Cumhurbaşkanı'na rağmen Başbakan'ın talebiyle siyasete girip girmemesi konusunda farklı tartışmalar var…

Cumhurbaşkanı'na rağmen böylesine bir olayın gerçekleştiği görüntüsü ortada ama kesin kararına rağmen böyle bir şeyin olduğuna da pek ihtimal vermek istemiyorum.

Erdoğan'ın Fidan'ın siyasete girmesine karşı olmasına rağmen kapalı kapılar arkasında onay vermiş olabileceğini mi ifade ediyorsunuz...

Bu konuda tartışmalar var. Cumhurbaşkanı'nın kendi düşüncesine rağmen engellemediği bir süreç olabilir.

“Davutoğlu, Erdoğan’ın her dediğini yapmıyor” görüntüsü verilerek “Güçlü başbakan imajı yaratılmak isteniyor” diyenler var…

Evet, böyle bir tartışma var. Böyle bir görüntü verilmek isteniyor ama öte yandan Erdoğan düşüncelerini açıkça ifade eden birisi. Dolayısıyla böyle bir şey yokmuş gibi bir sonuç da ortaya çıkıyor. O çevre içinde bulunmadığım için kesin bir hüküm vermek doğru değil.

Sizce AKP içerisinde bir şeyler dönüyor mu? Erdoğan karşısında pasif kalmakla eleştirilen Davutoğlu, ipleri eline almaya mı başlıyor?

Cumhurbaşkanı'nın iradesine rağmen AKP içinde Davutoğlu çevresinin Hakan Fidan'la bağlantısı gelişiyorsa ve Cumhurbaşkanı'nın iradesine rağmen bir durum varsa bu tabii ki AKP siyasetinde önemli bir ayrışmanın göstergesi olarak yorumlanabilir.

 

Fidan ve çözüm süreci

 

Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’nı bırakıp siyasete atılması çözüm sürecini nasıl etkiler?

Fidan'ın çözüm süreci içerisinde önemli aktörlerden biri olduğu biliniyor. Çözüm sürecinin başlamasında da önemli rolü var şüphesiz. Ama çözüm süreci şahıslarla ilgili değildir. Çözüm süreci bir toplumsal talebin ortaya çıkardığı ve toplumun barış istediği bir süreçtir.

O bakımdan özellikle diyalog sürecinden sonra müzakere süreci başlarsa zaten demokratikleşme adımlarının, parlamentonun ve siyasetin ağırlıkla devreye gireceği bir süreç olduğu için burada şahıslardan ziyade üretilen siyaset ve kurumsal yapıların rolü ön plana çıkacaktır.

Bir de şunu söyleyebiliriz: Belki Hakan Fidan seçimler sonrası parlamentoya girerse siyasi platformda da bu süreci destekleyen roller alabilir. Bu ihtimali ben de kuvvetle muhtemel görüyorum.

Çözüm süreci çerçevesinde Abdullah Öcalan’la görüşmelere Fidan’ın devam edeceği iddiaları hakkında düşünceleriniz neler?

Kurumsallaşan bir yapı ortaya çıkıyor. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı bu konuda yetkilendirildi. Mutlaka MİT de belli konularda devrede olacaktır.

Bu süreçte hükümet Hakan Fidan'dan yararlanmak isteyebilir. Her zaman gerekli görülmesi halinde görev alabilir. Bunu doğal karşılıyorum.