İdare Mahkemesi’ne açtığı dava ile Türkiye’de başörtülü avukatlara duruşma kapısını aralayan Avukat Figen Şaştım, “Şortlu avukatlardan rahatsız olan hâkim savcı görmedim ama ben, onların tek rahatsız olduğu başörtülü avukatlar” dedi.
Avukat Şaştım, A Haber’de Şirin Sever’in sunduğu Jurnal’de 17 yıllık mücadelesini ve başörtüsüyle katıldığı ilk duruşmada yaşadığı deneyimi paylaştı.
Şaştım, Milliyet gazetesinde yayınlanan Ercan Akyol’un Danıştay kararıyla ilgili karikatürüne ise ‘yeteneklerini ve entelektüel seviyesini sorgulamalı kanaatindeyim” sözleriyle tepki gösterdi.
Şaşkın özetle şunları söyledi:
“Türkiye Barolar Birliği’nin mesleğe yaraşır kılık kıyafet tanımını anlayabilmiş değilim. Duruşma salonuna şortla gelmek mesleğe yaraşır mıdır, yazın duruşma salonuna şortla gelen meslektaşlarımız var. Mesleğe yaraşır kılık kıyafet yorumu tamamen siyasi yorum. Ben boynunda haçlı kolye ile gelen avukata benim bireysel tercihlerime saygı duyulduğu sürece saygı duyarım. Şortlu avukatlardan rahatsız olan hâkim savcı görmedim ama ben, onların tek rahatsız olduğu başörtülü avukatlar. Tüm hâkim ve savcıları kast etmiyorum.”
“Ben Türkiye Barolar Birliği’nin meslek ilkesi nedeniyle idare mahkemesine başvurdum. İdare mahkemesi bu konuda görevli olan birimin Danıştay olduğunu söyleyerek dosyayı Danıştay’a gönderdi. Danıştay’da yürütmeyi durdurdu. Bundan önce ben duruşmalara başörtümle katılmaya çalıştım. Meslek hayatımın hiçbir döneminde başımı açmadım, perukla da duruşmaya katılmadım. Başı açık meslektaşlarımla, erkek meslektaşlarımla ortaklaşarak çalıştım. Dünya görüşü çok farklı bir meslektaşımla aynı ofisi paylaşıyorum, kendisi çağdaş hukukçular derneği üyesi ve karar nedeniyle beni ilk tebrik eden kişidir. Ben mutfak aşamasında çalışıyordum, duruşma kısmında bulunamadım. Bunun psikolojik izleri oldu bende tabi.”
“Duruşmaya başörtüsüyle ilk giren kişinin Şule Dağlı Gökkılıç olduğu medyada haberleştirildi ama İki ay önce Çağlayan Adliyesi’nde duruşmaya ben başörtüsüyle girdim. Kimseyi davet etmedim. Örgütlü bir eylem değildi. Genç meslektaşımı ön plana çıkartan onun önceden muhabir olmasıydı. Dolayısıyla gazetenin muhabiri olması sebebiyle basın mensuplarına haber vermiş duruşmaya gitmeden önce. Yoksa iki ay önce ben girdim. Benim için spontane gelişti. Müvekkillerimizin haklarının zayi olmasından da endişe ediyoruz. Hâkim önyargılı olur da müvekkillimiz aleyhine neticelenir diye. Duruşmada biz davalıydık, o nedenle rahattım. 17 yıllık mücadelenin verdiği bir rahatlık vardı. Psikolojik olarak rahattım. Karşı taraf pek rahat değildi. Benim duruşmaya katılmamdan dolayı çok gerildi. Hâkim sorun çıkartabilir, tartışma doğabilir, benim müvekkillimin hakları zayi olabilir diye endişe etti.”
“İleride başörtülü hâkim de olabilir. Üst norm anlamında başörtülü hâkim ya da savcının olması önünde engel yok. Yasaklayan hiçbir hüküm yok. Sesleniyorum buradan adaylar hâkimlik sınavına girsinler. Türkiye hak ve özgürlükler bağlamında mesafe kat etti. Çok yakında Meclis’te de başörtülü milletvekili görebileceğimizi düşünüyorum. Bir iki de değil, liyakat ehli başörtülü vekiller göreceğimize inanıyorum.”
“Ben bu karikatürü çizen karikatüristin toplumu hiç tanımadığını düşünüyorum. Karikatürist sanatçıdır, sanatçı toplumu tanıyan kişidir. Toplumu tanısaydı, karşımda konuşturduğu çarşaflı hanımefendinin bana böyle bir şey söylemeyeceğini bilirdi. Tam da o karikatürdeki gibi çarşaflı teyzeler bana mücadelenin yanındayız diyorlar. O karikatüristin yeteneklerini ve entelektüel seviyesini tekrar sorgulaması kanaatindeyim.”