Partisinin 1 Kasım seçimlerine ilişkin hedeflerini paylaşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Yüzde 20 bandını zorlayan, Türkiye'de bir durum değişikliğine yol açabilecek bir oy oranına ulaşmayı hedefliyoruz. Ana muhalefetle sınırlamak istemiyoruz. Bugün sadece kendimizi ana muhalefet olmayla sınırlamıyoruz” dedi.
DİHA'da yer alan habere göre, Figen Yüksekdağ, “Türkiye'de yönetimin ve yönetim yapısının demokratik bir şekilde değişebilmesi için sandıklardan demokratik bir iradenin de çıkması gerekir. HDP, Türkiye'deki bu değişimi sağlayacak siyasetin ta kendisidir. Bu nedenle yönetime aday olacak bir oy oranıyla çıkması gerekir” diye konuştu.
Seçim hareketliliğinin başladığı HDP'de dün yapılan Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından bugünde Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ'ın katılımıyla il eş başkanları toplantısı düzenlendi. Yüksekdağ, basına kapalı olarak yapılan toplantıya katılmadan önce gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Seçim hükümeti tartışmalarına değinen Yüksekdağ, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün yaptığı açıklamaların partilerine dönük dışlayıcı siyasetin sürdüğünün göstergesi olduğunu ifade ederek, "Bize dönük herhangi bir haber, çağrı gelmediği gibi HDP'yi seçim hükümetinin dışında tutma çabası değişik çevreler tarafından sürdürülüyor. Ama bu süre içerisinde ben inanıyorum bütün partilerin bu sorumluluğu ve aynı zamanda bu hakkı üstlenmesi ve sahip çıkması gerekir. Türkiye şu an dayatılmış bir seçimle karşı karşıya" dedi.
Yüksekdağ, "Bu seçimlere gitmeyi Türkiye halkları istemedi. Siyasetin AKP dışındaki kurumları istemedi ama geride bıraktığımız dönemde bu seçimler Türkiye halklarına bizlere dayatıldı. Bu dayatılmış dönemde halkın iradesinin korunabilmesi bu geçici seçim hükümetinde yer alma bir sorumluluktur. Bu hakkın önünü kesmeye dönük fiili yaklaşımlar geliştiriliyor. Ötekileştirici ve dışlayıcı çaba ve yaklaşımlar HDP'ye dönük sürdürülüyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bütün itme çabalarına rağmen seçim hükümetinde yer alma tavrımızın Türkiye'yi krize boğan bir siyasete karşı bir çözüm duruşu olacağına inanıyorum" diye konuştu.
"Sarayın müdahalesiyle Türkiye'deki partilere bir koalisyon kurdurulmadı" diyen Yüksekdağ, koalisyonla siyasi istikrarın sürdürülme ihtimali varken Türkiye'nin kaosa sürüklendiğini öne sürdü. Yüksekdağ, krizin ortadan kaldırılması için sorumluluk üstleneceklerini belirtti.
Seçim hükümetinde yer alacak bakanlıklara ilişkin MYK toplantısında bir isim tartışmasının yaşanmadığını dile getiren Yüksekdağ, her bir milletvekilinin bu görevi üstlenebileceği şeklinde bir tartışmanın yürütüldüğünü söyledi.
"Özel bir isim tartışması yürütmedik" diye Yüksekdağ, bundan sonraki süreçte gelişmelere bağlı olarak bir isim tartışması yürütülebileceğini ifade etti.
Kadın bakanlar konusunda dün bir öneri getirdiklerini söyleyen Yüksekdağ, "Olması gereken kabinenin yarısının kadınlardan oluşturulmasıdır. Bunu parti içinde de bir anlayış olarak uyguluyoruz. Demokratik bir görüş açısının yansıması bütün toplumu da rahatlatacak bir şeydir. Kadın iradesinin merkezi siyasette en iyi şekilde eşit bir biçimde yansıtılması toplumdaki kutuplaşma ve kaos gibi daha çok erkek siyaseti ve zihniyetinin ürünü olan yaklaşımların ortadan kaldırılması için önemli bir rol oynayacaktır. Bu nedenle kabinenin yarısının kadınlardan oluşmasını önemli buluyoruz" diye konuştu.
Parti kurullarına ve eş başkanlara resmi olarak bir bakanlık talebinin gelmediğini belirten Yüksekdağ, "Kulislerde konuşulan bir şey olabilir. Ama herhangi bir parti örgütlerimize gelen bir şey değil. İstiyoruz ki en kısa süre içerisinde isimler ve seçim hükümetini kurma süreci de hızlansın ve bu duyumlar üzerinden yapılan tartışmalardan çıkmış olalım. Somut olarak gündemimize gelmiş isim önerileri ve isimlere götürülmüş teklifler yoktur. Dolaylı ya da doğrudan olarak da isimlere götürülmüş teklif yoktur" ifadesinde bulundu.
Yüksekdağ, Başbakan Davutoğlu'nun isimleri kendi belirleme hakkının yasal olarak olduğunu; ancak şu an bunu aşmış çok özel bir durumla karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, "Bu nedenle bu isimler demokratik usul gereği, bizimler konuşulmalı. Diyaloga açık bir anlayış üzerinden bu isimler belirlenmeli. Karşılıklı görüşmeler çerçevesinde siyasi ciddiyete ve saygınlığa dayanan bir diyalog çerçevesinde bu isimler belirlenmeli. Böyle olmalı ki siyasetteki bu kutuplaşma yumuşasın, Türkiye'nin nabzı biraz daha yavaşlasın. Tek başına hükümet cephesinden 'ben belirledim şu isimler oldu' yaklaşımın çok doğru olmadığını ifade ettik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Beklentimiz karşılıklı siyasi saygı çerçevesinde bu sürecin geliştirilmesidir. Bu süreç geliştirilirse bir soluklanma alanı yaratır. Bu bizim seçim hükümetinde bir kriz yaratma eksenimiz de değildir" diye konuştu.
Eş başkanlarının seçim hükümetinde yer almayacağını ifade eden Yüksekdağ, eş başkanlar olarak HDP'yi 1 Kasım seçimlere hazırlayacak kampanyanın birinci dereceden sorumluları olacaklarını belirterek, 1 Kasım seçimlerine ilişkin hedeflerini şu şekilde paylaştı:
"Yüzde 20 bandını zorlayan, Türkiye'de bir durum değişikliğine yol açabilecek bir oy oranına ulaşmayı hedefliyoruz. Ana muhalefetle sınırlamak istemiyoruz. Bugün sadece kendimizi ana muhalefet olmayla sınırlamıyoruz. Türkiye'de yönetimin ve yönetim yapısının demokratik bir şekilde değişebilmesi için sandıklardan demokratik bir iradenin de çıkması gerekir. HDP, Türkiye'deki bu değişimi sağlayacak siyasetin ta kendisidir. Bu nedenle yönetime aday olacak bir oy oranıyla çıkması gerekir. Rejim bir değişim süreci yaşıyor. Birileri rejimi faşizan bir şekilde değiştirmek istiyor. Böyle bir değişim mücadelesi var ama bir taraftan da Türkiye toplumu 7 Haziran'la birlikte bir değişim sürecine girmiş. 1 Kasım seçimleri de bu yürüyüşe güç vermiştir."