Figen Yüksekdağ: Siyasi iktidar Türkiye 'ye barış kapısı açmıyor

Figen Yüksekdağ: Siyasi iktidar Türkiye 'ye barış kapısı açmıyor

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Kandil tarafından tek taraflı bir ateşkes ilanı yapıldı. Bu ateşkes ilanı karşısında siyasi iktidarın yaklaşımı yine yıkıcı ve savaş yanlısı bir yaklaşımdır. Kandil'in tek taraflı ateşkes ilan ettiği koşullar içerisinde, siyasi iktidarın yapması gereken şey gerilimi düşürmek, çatışma olasılıklarını ortadan kaldırmak ve barışa bir şans tanımaktır. Ama siyasi iktidar Türkiye 'ye barış kapısı açmıyor. Siyasi iktidar bu dönemde Türkiye halkları acısıyla uğraşırken bu operasyonlardan vazgeçme yolunu seçmelidir" dedi.

 

Kadın korumalar dikkat çekti  

Ankara Garı önünde, geçtiğimiz cumartesi günü, yaşanan ve 102 kişinin hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısında yaralanan BTS Genel Başkanı Yaman'ı tedavi gördüğü Güven Hastanesi'nde ziyaret eden Yüksekdağ'a HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de eşlik etti. Ziyareti sırasında Yüksekdağ'ın çevresinde bulunan kadın korumalar ise dikkat çekti. Hastane çıkışında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı, saldırının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen sorumluların açığa çıkarılmadığını belirterek " BugünAnkara katliamının birinci haftası, yedinci günü. Türkiye'nin dört bir yanında katliamın üzerinden geçen bir haftayla birlikte yedi anmaları gerçekleştiriliyor. Aradan bir hafta geçmiş olmasına rağmen ne yazık ki hala katliamın faillerinin gerçek sorumlularının açığa çıkarılması bakımından bir adım atılmış değil. Hala Türkiye kamuoyu, gerçeğin etrafında dolaştırılıyor. Hala bu katliamda sorumluluğu olan siyasi iktidar, hükümet hesap vermemekte ve hesap sormamakta ısrar ediyor" diye konuştu.

 

"Açığa çıkan bilgiler, iddialarımızı doğruluyor"

Saldırının gerçekleşmesinin üzerinden geçen bir haftalık süre içerisinde açığa çıkan bilgi ve belgelerin, saldırının sorumlusunun siyasi iktidarı işaret ettiğine değinen Yüksekdağ; "Bu bir hafta boyunca katliamın failleri, iki canlı bombanın aslında hükümetin istihbarat kayıtlarında olduğunu, MİT tarafından, istihbarat tarafından bilindiğini, yakalandığını, bırakıldığını ve takip altında olduğunu görüyoruz. Açığa çıkan çeşitli bilgiler, bulgular, tanıklıklar bize bu gerçeği çok somut olarak gösteriyor. Bu da bizim iddialarımızı doğruluyor. Siyasi iktidarın ve Sayın Başbakan'ın reddettiği iddialarımızın ne kadar doğru olduğunu gösteren kanıtlar bunlar. Biz de ısrarla katliamın gerçekleştiği ilk günden itibaren; bu katliamda siyasi iktidarın, devletin sorumluluğuna işaret ettik. Çünkü daha öncesinde yaşanan katliamlarda da çok açık biçimde faillerin önceden bilindiğini yine gözaltına alınıp bırakıldığını ve denetim altında tutulduğunu biliyorduk. Bu deneyimlerden yola çıkarak Ankara katliamının sorumlusunun da siyasi iktidar olduğunu çok net bir dille ifade ettik. Bu 7 günlük süre boyunca yaşanan bütün gelişmeler ve açığa çıkan bilgiler, belgeler, veriler bu iddiamızın doğruluğunu kanıtlamıştır" ifadelerini kullandı.

 

"Bombacıların IŞİD'li olduğu çok net"  

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'kokteyl terör' açıklamalarını eleştiren Yüksekdağ, canlı bombaların IŞİD'li olduğunu savunarak "Bu veriler üzerinden yapılması gereken çok net bir şey var. Sorumluların istifa etmesi, istifa etmiyorsa azledilmesi. Siyasi iktidar cephesine baktığımızda böyle bir yaklaşımın sergilenmediğini görüyoruz. Bizler suçlu ilan ediliyoruz. Gerçekte bu katliamın sorumlusu olamayacak, mantık kuralları gereği olması imkansız olan siyasi yapılar, gruplar, örgütler katliamın sorumlusu olarak ilan ediliyor. Yeni bir birleşik örgüt ilan edildi, Davutoğlu ve siyasi iktidar tarafından, PKK -DAİŞ birleşik terör örgütü; kokteyl terör örgütü. Bu, bütün akıl sınırlarını ve halkımızın anlama kabiliyetini alaya alan bir siyasi yaklaşımdır. Gerçekleri çarpıtmak için aklın sınırlarını çarpıtan bir siyasi iktidar var karşımızda. Sorumlunun, bu katliamı gerçekleştiren tetikçilerin, bombacıların IŞİD'li olduğu çok net bizim gözümüzde. Siyasi iktidar IŞİD ile bağlantısının, IŞİD ile kurduğu ilişkinin deşifre olmasını, ayan beyan ortaya çıkmasını engellemek; bunun hukuki ve kriminal düzeyde ifşa olmasını engellemek için sorumluyu, gerçekleri çarpıtma yolunu tercih ediyor. Çok açık bir çarpıtma ve gerçekleri gizleme operasyonuyla karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.

 

‘İstihbarat bilgilerine rağmen tutuklanmazsa bu tip katliamların önü açılır’  

Ankara'daki saldırıyı gerçekleştiren canlı bombaların istihbarat bilgilerine rağmen tutuklanmadığını öne süren Yüksekdağ, "Siyasi iktidar bizleri hedef haline getirdi. HDP'yi ve o gün Ankara meydanında buluşan emek, barış ve demokrasi güçlerini hedef haline getirdi. Bu süre içerisinde sayısız gözaltı operasyonu gerçekleştirildi. Katliamı protesto eden, sokağa çıkan halkımız polis müdahalesiyle ve saldırılarla karşı karşıya kaldı. Bu süre içerisinde tutuklamalar gerçekleştirildi. Tutuklananlardan birisi de bizim Rize milletvekili adayımızdır. Turgay arkadaşımızdır. Siyasi iktidara katil, demek; siz bu ölümlerde sorumlusunuz, demek bu ülkede gözaltına alınma, tutuklanma hatta öldürülme gerekçesi olabilir. Hedef haline getirilme gerekçesi olabilir. Ama bu katliamları gerçekleştirenler, istihbarat bilgilerine rağmen, denetim altında, bilgi dahilinde olmalarına rağmen gözaltına alınmaz, tutuklanmaz ve bu tip katliamları gerçekleştirmelerinin önü açılır. Canlı bombalar, IŞİD canileri elini kolunu sallayarak devletin polisin gözetiminde istediği her şeyi gerçekleştirebiliyor. Ama Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasıyla söylenen en küçük eleştirel söz, tutuklanmanın ve linç edilmenin gerekçesi haline getirilebiliyor. Şu an Türkiye, böyle bir adaletsizlik ülkesi haline getirilmiş durumda. Şu an Türkiye, böyle bir vahşet coğrafyası haline getirilmiş durumda" açıklamasında bulundu.

 

"Bu ülkede IŞİD terörü uygulanıyor"  

Başbakan Davutoğlu'nun Bursa'da yaptığı 'teröre karşı birlik' mitingini eleştiren Yüksekdağ, "Bu koşullar içerisinde ne acıdır ki dün Bursa'da meydana çıkıp seçim mitingi yapmaya devam edebiliyor. Türkiye'de yer yerinden oynamışken bizler hala acılarımızın, yaralılarımızın, cenazelerimizin arkasında koşarken bu ülkenin Başbakan'ı çıkıp hiçbir şey olmamış gibi seçim mitingi yapmaya devam ediyor. Bu seçim mitinglerini teröre karşı birlik, adı altında yapıyor. Bu ülkede bir terör uygulandığı doğrudur. IŞİD terörü uygulanıyor bu ülkede. Devlet terörü uygulanıyor. Bu teröre karşı birlik olmak istiyorsanız her şeyden önce gelin, bu terörün hedefi haline getirilenlerle birleşin, ortaklaşın. Bizlerle birleşin. Türkiye'nin böyle birleşmeye ihtiyacı var. Ama karşımızdaki siyasi iktidar bu ağır koşullarda dahi bir taraftan demokrasi güçlerini hedef haline getiriyor. Bir taraftan kendi sorumluluğunun üzerini örtüyor. Katliamcıların serbest olduğu, özgürlüklerin tutsak edildiği bir siyasi rejimi bizlere dayatıyor. Biz böyle bir rejimi asla ve asla kabul etmedik. Etmeyeceğiz. Bizim tüm barış şehitlerimize sözümüz, Türkiye'de barışı ve demokrasiyi inşa etmek ve adaleti kurmaktır" dedi.

 

‘İktidar operasyonlardan vazgeçme yolunu seçmeli’

 

Kandil cephesinden tek taraflı ateşkes ilan edildiğine dikkat çeken Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son günlerde özellikle barışın sağlanması konusunda çok önemli bir gelişme yaşandı. Kandil tarafından tek taraflı bir ateşkes ilanı yapıldı. Bu ateşkes ilanı karşısında siyasi iktidarın yaklaşımı yine yıkıcı ve savaş yanlısı bir yaklaşımdır. Ankara katliamı gerçekleştiği günden itibaren Adana'da, Cizre'de, Şırnak'ta, Hakkari'de, Batman'da birçok kentte sivil halka, doğrudan kentlere dönük askeri operasyonlar sürdürülüyor. Bugün Genelkurmay Başkanı çıkıp Saray'ın talimatıyla sonuna kadar bu savaşı sürdüreceğiz, açıklaması yapma rahatlığını gösteriyor. Türkiye, bölgede de kendi içinde de bir savaş atmosferine ve iklimine mahkum ediliyor. Kandil'in tek taraflı ateşkes ilan ettiği koşullar içerisinde, siyasi iktidarın yapması gereken şey gerilimi düşürmek, çatışma olasılıklarını ortadan kaldırmak ve barışa bir şans tanımaktır. Ama siyasi iktidar Türkiye'ye barış şansı, barış kapısı açmıyor. Bu son bir haftada yaşanan gelişmeler, aslında bu savaşın kaynağının, nedeninin de siyasi iktidar olduğunu gösteriyor. Bugün iki taraflı süren bir çatışma durumu yoktur. Tek taraflı olarak halka dönük bir operasyon, teröre karşı operasyon adı altında çocukların ve gençlerin katledilmesi vardır. Siyasi iktidar bu dönemde Türkiye halkları acısıyla uğraşırken bu operasyonlardan vazgeçme yolunu seçmelidir"