T24 - TBMM'de dün yapılan 2011 bütçe görüşmelerinde kürsüye çıkan parti liderlerinin konuşmalarını Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila değerlendirdi. Bila, "Kılıçdaroğlu için daha çok teknisyen yönünü öne çıkardı derken, Erdoğan kürsü hakimiyetini ve hitabet yeteneğini dün de gösterdi" yorumunu yaptı.
Fikret Bila'nın Milliyet gazetesinde "Liderlerin bütçe performansı" başlığıyla yayımlanan (14 Aralık 2010) yazısı şöyle:
Liderlerin bütçe performansı
Bütçe görüşmeleri liderler açısından bir tür sınavdır. Özellikle Başbakan ve ana muhalefet liderinin performansları dikkatle izlenir. Geçmiş dönemlerde liderlerin saatler süren bütçe konuşmaları bir tür iktidar-muhalefet hesaplaşması biçiminde geçerdi.
2011 bütçesi için dün yapılan görüşmeler de liderlerin performansları açısından önemliydi. Gerçi liderlerin konuşmaları 1 saat ile sınırlıydı ama mahiyeti yine iktidar-muhalefet hesaplaşmasıydı.
Genel başkan olduktan sonra ilk kez bütçe konuşması yapacağı için gözler CHP’nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nda idi. Kılıçdaroğlu’nun Meclis kürsüsünden önemli yolsuzluk belgeleri açıklayacağının bir gün önce duyurulmuş olması merakı daha da artırmıştı.
Kılıçdaroğlu’nun performansı
Kılıçdaroğlu dünkü konuşmasında daha çok teknisyen yönünü öne çıkardı. Laiklik, türban, ulusal bütünlük gibi Cumhuriyet ilkeleriyle ilişkili konulara girmek yerine ekonomiye, gelir eşitsizliğine, sosyal sorunlara ağırlık veren bir konuşma yaptı.
Kılıçdaroğlu her zamanki sakin üslubuyla konuştu, hamaset yapmadı, sataşmadı, sloganlar yerine karşılaştırmalı biçimde rakamları konuşturdu. Ekonomik konulara, mesleği olan maliyeye, büyüme analizlerine, vergi yükü sorununa hakim olduğunu gösterdi. Başlıca göstergeler itibariyle Türkiye’nin dünyadaki yerinin iktidarın sunduğu kadar iyi olmadığını kanıtlamaya çalıştı.
Kılıçdaroğlu belgeli muhalefet anlayışıyla ön plana çıkmıştı. Belgelediği olaylarla iktidar partisinden bazı koltukların boşalmasına neden olmuştu. CHP lideri seçilmesinde bu başarısının da büyük payı olduğu gerçek.
Kılıçdaroğlu dün de belgeli muhalefet yöntemini kullandı. Meclis kürsüsünden büyük bir yolsuzluğun ipuçları diye Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı’nı da kapsayan bir olayı gündeme getirdi. Hacı Ali Hamurcu adlı kişinin rüşvetle ilgili dosyasını konu etti, bu dosyanın Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’yi de kapsayan boyutları olduğunu, bu bölümün dosyadan çıkarıldığını ve dosyanın İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş tarafından kapatıldığını öne sürdü. Osman Güneş’in Kayseri Valisi olarak imza attığı belgeyi bir süre önce atandığı İçişleri Bakanlığı Müsteşarlık görevine başladıktan sonra bu kez Müsteşar olarak işleme koyduğu ve olayın örtüldüğünü öne sürdü.Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşmasındaki en etkili silahı bu iddia gibi görünüyordu. Kılıçdaroğlu bu dosyaya dayanarak Başbakan Erdoğan’a sorular yöneltti.
Erdoğan’ın yanıtı
Başbakan Tayyip Erdoğan, kürsü hakimiyetini ve hitabet yeteneğini dün de gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun kullandığı rakamlara tek tek girmek yerine Türkiye’nin son dönemde ulaştığı üretim ve teknoloji kapasitelerini öne çıkardı. Milli nitelikli savunma sanayi üretimlerinden örnekler verdi. Her zaman olduğu gibi yol ve üniversite yatırımlarını kürsüye taşıdı. Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddiasını da kürsüde yanıtladı. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan aldığı bilgileri kürsüde okudu. Hacı Ali Hamurcu’nun Büyükşehir Belediye Başkanı Özhaseki tarafından ihbar edildiğini, savcılığın herekete geçirildiğini Hamurcu’nun 6 küsür yıl hapse mahkum edildiğini ve şu anda cezaevinde bulunduğunu açıklayarak, Kılıçdaroğlu’nun Kayseri dosyasının boş çıktığını vurguladı. Başbakan’ın verdiği bu yanıttan sonra Kılıçdaroğlu’nun da dosyanın diğer bölümlerini açıklaması bekleniyor. Kılıçdaroğlu’nun iddiası Büyükşehir Belediye Başkanı’nın korunduğu biçimindeydi.
Bahçeli’nin vurgusu
MHP lideri Devlet Bahçeli ise her zamanki sakin üslubuyla kürsüdeydi. Bahçeli, ekonomik ve mali bir yaklaşımdan çok siyasi ağırlıklı bir konuşma yaptı. Bahçeli’nin “bölücü odaklar şımartılırken Türk Silahlı Kuvvetleri sindirilmek ve darbeci gösterilmek isteniyor” sözleri dikkat çekiciydi.
Bahçeli ayrıca isim vermeden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Osmanlı Milletler Topluluğu” sözlerini de eleştirdi. Türkiye’nin 29 Ekim 1923’te son sözünü söylediğini vurguladı. Davutoğlu’nun tezini ima ederek, Türkiye’nin maceralara atılmaması, Osmanlıyı canlandıralım derken yabancıların oyununa gelmemesi gerektiği mesajını verdi.