Efsane yönetmen Francis Ford Coppola, fazla bilinmeyen otelcilik kariyerini pek de mütevazı olmayan şu cümleyle özetliyor: Bazen film çekimleri sırasında bir yeri beğenirim ve sadece koleksiyonuma eklemek kalır.” Coppola, beş parçalık göz alıcı ‘koleksiyon'unu Tempo' ya anlattı.
Francis Ford Coppola’yla Belize’deki oteli Blancaneaux Lodge’da vakit geçirme şansı yakalayan ‘People’ dergisi muhabiri izlenimlerini şu anekdotla aktarıyor: “O bir mükemmeliyetçi; ne var ki buradaki pizza mükemmel değil. Garsona, ‘Hamurun kabuğunu görüyor musun?’ diye soruyor. ‘Beyaz! Yani pişmemiş.’ Duraklıyor. ‘Beni hiç sinirli görmedin, değil mi? Eğlenceli olur.’ Pizzaya 10 üzerinden 5 veriyor, ama hakkını da teslim ediyor: “Sos a-plus’tı. Onları yüreklendirmek istiyorum. Bir haftalığına buraya geldiğimde, pizzanın kalitesi gün be gün artıyor.”
Bu kısacık an, Coppola’nın detaycılığına dair çok şey söylüyor. Belize, Guatemala, Arjantin ve İtalya’daki otelleri özgün ve karakter sahibi kılan da bu detaycılık. Otellere hâkim ‘ev sıcaklığı’ndaysa, Coppola ailesinin birbirine bağlılığının payı büyük. Yönetmenin köklerinin dayandığı İtalyan kasabası Bernalda’daki son oteli Palazzo Margharita, buna güzel bir örnek. Coppola, ailesinin bu oteli sevmesi ve sık sık ziyaret etmesi için, dekorasyon aşamasına gelindiğinde herkesi İtalya’da toplamış ve tek tek fikirlerini almış. Bu olağan dışı çaba, sadece fotoğraflara bakarken bile kendini ele veriyor. Biz de ünlü yönetmene turizmcilik kariyerini sorduk.
*Otelcilik işine girmeye nasıl karar verdiniz?
‘Apocalypse Now’ filminin çekimleri sırasında Filipinler’de uzun süre geçirmenin ve cangıla alışmanın doğal sonucu olarak gelişti. İlk başta ailem için küçük bir ada almak istemiştim ama eşim eve yakın bir yer bulmam gerektiği konusunda beni uyardı. Belize, 1981 yılında bağımsızlığını ilan edince, oraya gittim ve doğanın ortasında küçük bir otel buldum. Hiç farkına bile varmadan; zamanla ‘resort’ haline geldi.
*Otellerinizin hemen hepsi Amerika kıtasında. Tek istisna; İtalya’da yeni açtığınız Palazzo Margharita. Yerleri neye göre belirliyorsunuz?
Aslında özel olarak belirlenmiş yerler değil; bu konuda kurallarım yok. Sadece, sevdiğim yerlerin çekimine kapılıyorum. İtalya örneğindeyse, ailemin kökeninin buraya dayanması benim için önemliydi.
* Yeni bir otel açma kararını size aldıran ne olur?
Kesinlikle, ziyaret etmeyi istediğim bir yerde olması! Bu, bazen film çekimleri için çalıştığım bir ülke olur ve bana sadece koleksiyona eklemek kalır.
* Bir Coppola otelini farklı kılan nedir?
Banyolar, evde bıraktıklarınızdan daha iyidir. İyi okuma lambaları vardır. Sabun vb. koymak için duşta yeterli genişlikte raf bulunur. Ortam ve dekorasyon güzeldir ve ‘kötü sanat’a yer yoktur.
* Otellerinizi ne sıklıkta ziyaret edersiniz?
Nerede olduklarına bağlı ama “Yılda en az iki kez”, diyebilirim. Bazıları diğerlerinden daha lüks, ki bu da fiyata yansıyor. Ben rustik olanlarında daha iyi vakit geçiriyorum.
* Türkiye’yi birkaç kez ziyaret ettiniz. Neler söylemek istersiniz?
Türkiye’yi, yemeklerini ve insanlarını seviyorum.
* Son dönemde Hollywood yıldızları Türkiye’nin özellikle Ege ve Akdeniz sahillerini keşfetti. Ne dersiniz; yeni otelinizin adresi Türkiye olabilir mi?
Yaşlanıyorum ve bu ‘resort ailesi’ daha ne kadar büyümeye devam edebilir; pek emin değilim.
* Otellerinizi bir yana bırakırsak, tatillerinizdeki favori duraklama noktalarınız nereler?
İstanbul’da çok sevdiğim küçük bir otel var, hatta sahibi gazeteci; keşke ismini hatırlayabilseydim. Hanoi’de ve büyükannemin vatanı Tunus’ta da hoşuma giden oteller olmuştu.
Cayo DIstrIct, BelIze Francis Ford Coppola’nın ilk resort’u. Yönetmen, Filipinler’deki ‘Apocalypse Now’ filminin çekimleri sırasında cangıla âşık olmuş ve bu cangılın bir benzerini, ABD’ye daha yakın olan Belize’de aramaya başlamış. “Aradığımı Maya Dağları’nın eteklerine kıvrılmış buldum” diyor. Coppola, yağmur ormanlarının kalbindeki terk edilmiş küçük oteli, 1980’lerin başında satın almış. Yaklaşık 10 yıl boyunca Coppola ailesi için bir tür ‘yazlık’ olarak kullanılan ‘Blancaneaux Lodge’, 1993 yılında turizme açılmış. İçinde Coppola’nın kişisel villası da bulunuyor.
Lake Peten Itza, Guatemala Yağmur ormanlarına gizlenmiş bir başka Coppola resort’u. Yalın ve rustik tarzıyla, yönetmenin favorilerinden. Burada kaldığı zamanlarda, özellikle maymunların gevezeliklerini dinlemekten keyif alıyor. Belize’ye bir saat mesafedeki otel, Peten Itz· Gölü kıyısında. Gölün büyüsü sadece renginde değil; inanışa göre, soğuk sularının, yüzeni gençleştirmek gibi gizli güçleri var.
Yanı başındaki orman, maceralı yürüyüşler, at binme ve kuş gözlemi için ideal. 45 dakika mesafede ise, Mayalar’ın en etkileyici yerleşimlerinden Tikal kalıntıları bulunuyor.
Milliyet-Cadde, Röportaj: Özlem Soğukdere