İSTANBUL, (DHA)- FİN-AS Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Serim, uluslararası düzeyde önemli başarılar elde eden Türk müteahhit firmalarının, bu başarılarının Türkiye’nin ekonomik gelişmesinin önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.
Ali Serim yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Geçtiğimiz hafta açıklanan ve Türkiye’den 46 şirketin girdiği Engineering News Record (ENR) sıralamasında 38\'inci sırada yer alan Rönesans Holding listedeki en başarılı Türk taahhüt şirketi olurken onu 42’inci sırayı alan Polimeks ve 72’inci sırayı alan Enka takip etti. Ayrica 50 sıra birden yükselen Limak dikkat çekti. İlk kez listede yer alan Alarko 79\'uncu sırada yer aldı. 190’ıncı sırayı alan AE Arma Elektropanc’in ise genel müteahhitlik değil teknik müteahhitlik yapmasına rağmen devler liginde yer bulması önemli bir başarı olarak kayda geçti. Bu tablo büyüyen ülke ekonomimiz için de önemli mesajlar içeriyor. Türkiye yine listeye Çin’in (65) ardından en fazla taahhüt şirketi (46) sokan ülke oldu. Türkiye’den geçen sene listeye 40 şirket girebilmişti, bu sene sayı 6 firma daha arttı.“DEVLET BU FİRMALAR İÇİN KAMU BANKALARINI SEFERBER ETMELİ”Bu listede yer alan firmalar yurtdışında aldıkları mega proje taahhütlerinin gelirleriyle ülke hazinesini dövizle dolduran firmalar konumundadır. ENR listesi sadece uluslararası işleri dikkate almakta firmaların kendi ülkeleri içerisinde yaptıkları işleri değerlendirme kriterleri arasına almamaktadır. Bu firmaların daha büyük uluslararası projelerde iddia sahibi olması için politik ve finansal desteğe ihtiyaç duyduğu bilinmektedir. Fakat bu güne kadar bu firmaların bu başarıyı kendi kaynaklarıyla yakaladıkları konusunda bir mütabakat olduğu düşünüldüğünde devletimizin daha aktif ve programlı bir şekilde, gerekirse yeni özel kanunlar yapmak suretiyle yurtdışı müteahhitlik hizmeti veren firmalara farklı bir bakış açısı getirmesi adeta bu firmaların ortağıymışcasına hareket etmesi ülke ekonomisinin menfaatinedir.“POLİTİK DESTEK ŞART”
Ak Parti, Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri konusunda göreve geldiği ilk günden beri politik desteğin önemini uzun yıllardan beri kavramış bir parti olagelmiş ve resmi gezilerde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan düzeyinde özel gayretler sektöre destek olmak için gereken gayretleri sarf etmiştir. Fakat bu gayretlerin kurumsallaşması ve sürdürülebilir kılınması konusunda daha yol alınması gerekmektedir. Bu hususta en iyi örnek Amerika Birleşik Devletleridir. Dünyanın en güçlü ekonomisi olan ABD aynı zamanda dünyayla en çok ticareti yapan ülkedir. ABD bu konumunu İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar sürdürmeyi başarmıştır. 1990’ların ilk yarısında daha da ivme kazanan küreselleşme süreciyle birlikte, ABD serbest piyasa ekonomisinin dünyada yaygınlaştırılması ve ticaretin güvence altına alınmasını, ulusal güvenlik öncelikleri arasında görmeye başlamıştır. Bizim de bu bakış açısıyla bakmamız ve Dışişleri Bakanlığı’nda müteahhitlere özel lobicilik faaliyetleri yürütecek bir birim kurmamız önerilebilir. Bu birimdeki diplomatların adeta sorumlu oldukları coğrafyadaki ihaleleri günlük bazda takip etmeleri ve başta Türkiye Müteahhit Birliği olmak üzere sektörü temsil eden kurumlarla aktif bir çalışma sistematiği kurmaları mutlaka mevcut durumdan daha faydalı olacaktır. Belirlenen potansiyel işlerin Türk taahhüt firmalarına kazandırılması için gerekirse Büyükelçi seviyesinde lobicilik faaliyetleri yapılabileceği gibi devletin en üst seviyelerinden bu güne kadar alınmış olan destek daha kurumsal bir yapıda gerçekleştirilebilir. Şu anda tersine mekanizma çalışarak sektör belirleyebildiği projeler için zaman zaman destek talebinde bulunmaktadır. Bunun için de gereken sekreteryanın ticari ateşelik mantığından daha farklı olarak teşkilatlanmasının önemli faydaları olacaktır.
“ÇİN DEVLETİ ÇİNLİ MÜTEAHHİTLER İÇİN MUSLUKLARI SONUNA KADAR AÇTI” Tartışılmaz finansal gücü ile Çin Devleti, çinli taahhüt firmalarının özellikle Afrika coğrafyasında lider konumda olması için imkanlarını seferber etmiş durumda. Çin Kalkınma Bankası’na göre, halen yaklaşık 900 milyar dolar tutarında proje planlama ya da uygulama aşamasında. \"Tek Kuşak, Tek Yol” Çin’in şimdiye kadar ki en geniş çaplı, deniz aşırı yatırım projesi; söz konusu proje enflasyona göre uyarlandığında, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’nın küllerinden doğmasını sağlayan ABD’nin tarihi yardım programı Marshall Planı’nın en az 12 kat daha büyüğü. Söz konusu girişim bu tür temel yatırımlara aç gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde enerji santralleri, demiryolları ve boru hatları kurulmasına olanak tanıyor. Tabiki müteahhitlerin Çinli olması şartıyla.“DEVLET BANKALARINA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”Bu noktada devlet bankalarının başta ENR listesindeki müteahhitlere önemli destek vermesi büyük bir gelişme olarak görülmektedir. Zira bu firmalar dünya devleriyle rekabet ederken girdiklari ihaleler için teminat mektubu ve sonrasındaysa akreditif limitlerine ihtiyaç duyuyorlar fakat Türk bankacılık sisteminin aşırı tutucu yaklaşımları Türk firmaların birçok ihaleye girememesine sebep oluyor. Türk müteahhitleri zoru finansal açıdan da başarmaya çalışıyor. Bırakın Çin’in yaptığı gibi proje finansmanını, parası hazır projelerden pay kapabilmek için dahi gerekli temel bankacılık ürün ve hizmetlerine zorlukla ulaşıyorlar. İktidarın bu noktada insiyatif kullanıp ENR firmalarını acil olarak destekleyecek, kazanacakları proje sayıları arttıracak özel bir program geliştirmesi ülkemize döviz girişini büyük ölçüde arttıracaktır. Diliyorum bugüne kadar denenmemiş yeni yaklaşımlar, yeni teşvik uygulamalarının en yakın zamanda önünü açar. Bu noktanın sorun olmaktan çıktığı bir ortamda uluslararası müteahhitlik hizmeti veren firmalarımızın kazanacakları ihale sayısının ne muazzam bir hızla artacağını ve sektörün ülkemiz döviz rezervlerine yaptığı katkının da asimetrik olarak arttığını kısa zamanda göreceğiz.”
(FOTOĞRAF)