Antalya’nın Beldibi beldesinde Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) tarafından düzenlenen 17. Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Kongresi’ne katılan Prof. Dr. Emel Kurt, gazetecilere yaptığı açıklamada, alerjik hastalıkların meteoroloji koşullarıyla yakından ilgisi olduğunu söyledi. Türk Toraks Derneği’nin öncülüğünde Türkiye’nin 14 ilinde, çocuklarda ve erişkinlerde yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, çocuklarda astım sıklığının ortalama yüzde 8-9, erişkinlerde ise yüzde 6-7 civarında olduğunun ortaya çıktığını anlatan Kurt, "Bunu nüfusa oranlarsak, 45 milyon erişkin nüfusun yüzde 6-7’si alerjik astım hastası diyebiliriz" dedi.Astımın insana verdiği en önemli sorunların nefes darlığı, öksürük ve hırıltı olduğunu vurgulayan Kurt, hastalığın kişilere bu şekilde verdiği zararın yanında o kişilerin topluma katkısının azaldığının ve ekonomik yükünün de düşünülmesi gerektiğini kaydetti.Meteoroloji ve astım sözcüklerinin birlikte anılmasının nedenlerini de açıklayan Kurt, şöyle konuştu: "Astım ilginç bir hastalık. Genetik yatkınlık çok önemli ama çevresel etmenlerle de yakından ilgili. Soluduğumuz her şeyin hastalığın gelişiminde ve şikayetlerinin oluşumunda katkısı var. Meteoroloji dediğimiz tanımın içinde de çok fazla özellik var. Tüm bunlar da astım hastalığını etkiliyor. Yaptığımız bir çalışma, genel olarak Türkiye’de astım sıklığının kıyı bölgelerinde ve rakımın düşük olduğu bölgelerde daha fazla olduğunu ortaya koydu. Yağışın ve yıllık ortalama sıcaklığın daha fazla olduğu bölgelerde de daha fazla. Dünyadaki bulgular da böyle. Sıcaklık arttıkça astım sıklığı artıyor ama aşırı soğuk da etkiliyor." Türkiye’de astımın rakımı yüksek olan İç Anadolu Bölgesi’nde daha az görüldüğünün altını çizen Kurt, nemin de önemli bir faktör olduğunu işaret etti.Kurt, "Astım hastaları eğer çok sıkıntı çekiyorsa, nemin yüksek olduğu, hava kirliliğinin bulunmadığı ve alerjen seviyesinin nispeten düşük olduğu bölgelerde yaşamalarını öneriyoruz" diye konuştu.Fırtına atakları tetikliyorFırtınaların da önemli meteorolojik olaylar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kurt, dünyada da kıyı şeridindeki ülkelerde fırtınalardan sonraki günlerde astım hastalarının ciddi ataklarla hastanelere başvurduklarını bildirdi. Fırtınalarla beraber gelen rüzgarın birtakım alerjenleri taşıdığına işaret eden Kurt, "O sırada oluşan hava basıncı ve yağış gibi etkiler, o alerjenlerin daha kolay solunabilmesine yol açıyor. Fırtınaları takip eden iki gün içerisinde astımlı hastalarda atak nedeniyle hastanelere başvuru oranı artabiliyor" dedi.