Türkiye’de 31 Mart'ta yapılan yerel seçimler ve seçim sonuçları Alman basınında geniş yer buluyor.Frankfurter Rundschau 31 Mart yerel seçimleri ile ilgili yorumunda, tüm baskılara rağmen Türkiye’de muhalefetin ayakta olduğu görüşünde:"Özellikle Boğaz’ı (İstanbul) kaybetmek, sembolik anlamda mağlubiyetlerin en ağırı oldu. Erdoğan’ın siyasi yükselişi 1994 yılında Boğaz’da başlamıştı. Şimdi inişi de burada başlıyor. Geçtiğimiz yıl cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk emaresini gördüğümüz üzere Erdoğan yara almayacak biri değil ve tüm baskılara, 'temizliklere' ve onbinlerce tutuklamalara rağmen muhalefet ayakta. En önemli 10 büyükşehirden yedisini muhalefet ittifakı kazandı, hem de hükümetin medyayı neredeyse tamamen kontrol altında tutması ve en ağır manipülasyon girişimlerine karşı çok az bir şey yapabilecek durumdayken. AKP’nin Türkiye’nin batısındaki güç kaybı da bir dönüm noktası, zira buradaki metropoller ülkenin geleceğini yansıtıyor. Ekonomik üretimin üçte ikisi burada ve iş arayan gençlerin yöneldiği yer de burası. Ekonominin içinde bulunduğu felaket durum, Erdoğan’a yönelik seçmen uyarısının ana sebebiydi. O bu durumu ciddiye almadı."Braunschweiger Zeitung, elde edilen seçim sonuçlarının ardından, Batı’dan bakıldığında görülen Türkiye resminin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor:"Türkiye’deki yerel seçimlerin sonucu, zihnimizdeki Türkiye resmini yeniden değerlendirmek için iyi bir fırsat. Erdoğan’ın izlediği rotadan memnun olmayanların sayısının sadece büyük şehirlerde değil ama özellikle oralarda artmış olması umut verici. Bu insanlar ülkelerinin askeri ve ekonomik açıdan sınırları zorlamasını tehlikeli buluyor. Cumhurbaşkanlarının, siyasi anlamda hiç dikkate alınmamaktansa, adının dünya üzerindeki kötülerle anılması (ya da dergi kapaklarında beraber resmedilmeleri) prensibinden ise hazetmiyor."Dört yıl boyunca ülkede seçim olmayacağını hatırlatan Mannheimer Morgen, Erdoğan’ın bu fırsatı kullanması gerektiğini belirtiyor:"Bu seçimlerin ardından Türkiye şimdi önce bir soluklanacak. Normal şartlarda 2023’e kadar başka bir seçim olmayacak. Erdoğan’ın şimdi iç siyasetteki kutuplaşmayı gidermek ve kendini eleştirenlerle yakınlaşmak için dört yıl zamanı var. Seçimler nedeniyle taktiksel olarak geçtiğimiz yıllarda sürekli ertelediği ekonomideki yapısal reformları artık hayata geçirebilir. Ayrıca dış politikadaki yıpranmış bağları, özellikle de Avrupa Birliği ile olan ilişkileri onarabilir. Erdoğan’ın bu fırsatı kullanması, Türkiye için istenecek bir şey. Ancak geçmişte yaşanan tecrübelerden sonra böyle bir beklenti içinde olunamıyor."Rheinpfalz gazetesi ise, Türkiye’deki yerel seçimlerle ilgili yorumunda, çıkan sonucun dünyadaki tüm popülist liderlere bir uyarı olması gerektiğini dile getiriyor:"Türkiye’de temel bir nokta harekete geçti. İstanbul ve Ankara, yani Türkiye’deki toplam seçmenin neredeyse üçte biri. Bu kentler yıllardır İslami-muhafazakar siyasetçiler tarafından yönetiliyordu. Geçtiğimiz Pazar gününe kadar. Erdoğan, uzun siyasi kariyeri boyunca ilk kez kendi izlediği siyasetin de bir oylaması olarak biçimlendirdiği bir seçimi kaybetti. İlk defa seçmenin nabzını tutmayı başaramadı. Çok popülist bir siyasetçi olan Erdoğan bu kez kaybetti. Bu mağlubiyet, O'nun gibi toplumu güçlü biçimde kutuplaştırmaktan medet uman diğer popülist siyasilere de bir uyarıdır."dpa / ET,HT©Deutsche Welle Türkçe