Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın oyuncu sevgilisi Julie Gayet ile ilişkisi ortaya çıkınca olaylı ayrıldığı gazeteci sevgilisi Valerie Trierweiler, “Merci pour ce moment / Bu an için teşekkürler” adlı bir kitap yazdı. Elysee Sarayı’ndan gizleyerek yazdığı ve Hollande ile 9 yıllık ilişkisini ve skandal ayrılık hikayesinin bütün detaylarını anlatan Trierweiler’in kitabı daha yayınlanmadan büyük ilgi uyandırdı. Kitabın ilk baskısında basılan ‘200 bin kitap’ bugün tüm kitapçılarda satışa sunuldu.
Kitapta Trierweiler, “Ayrıldıktan sonra François her gün beni aradı, bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Her gece birlikte akşam yemeği yemeyi önerdi. Ödemesi gereken fatura ne olursa olsun, beni tekrar görmek istediğini’ söyledi. Her gün cep telefonundan mesajlar attı. Kendi kendime ‘inanmalı mıyım bu söylediklerine ?’ dedim. Ya da ben kaybetmeyi sevmeyen bir adamın son kaprisi miyim? ” ifadelerine yer verdi.
Eski first lady kitabı yayınlanmadan önce bazı bölümleri çalıştığı Paris Match dergisine sızdırdı. Trierweiler’in, Hollande ile 9 yıl süren ilişkisinin en gizli detaylarını aktardığı kitabın sızan bölümleri bile bomba etkisi yapmaya yetti. ‘Kendisine sürekli yalan söylendiği için çok yıprandığını’ belirten Trierweiler, kitapta gerçekleri bütün çıplaklığıyla anlattığını söyledi.
Hürriyet gazetesinden Arzu Çakır Morin’in haberine göre, kitaptan bazı bölümler şöyle:
(Closer dergisi Hollande’ın geceleri scooter üzerinde oyuncu sevgilisi Julie Gayet’ye gittiği haberini bastığı sabah): “ Julie Gayet haberi ve sabah baskıları… Yıkıldım, bunları bütün gün dinleyemezdim. ‘Bu doğru mu ?’ diye bağırdım. Doğruca banyoya koştum, uyumalıydım. Uyku ilaçlarının olduğu plastik çantayı aldım. François peşimden geldi. Çantayı elimden almaya kalktı. Odaya kaçtım. Çantayı yakaladı ilaçlar yatağın üzerine, odaya dağıldı. Ben toplamayı başardım. Toplayabildiğim ilaçların hepsini içtim. Uyumak istiyordum. Gelecek saatleri yaşamak istemiyordum. Direnecek gücüm yoktu. Kaçmak istiyordum. Bilincimi kaybettim… ”
"Büyülü yıllardan sonra, tutkunun akla üstün geldiği yıllar başladı. Elysee’ye taşındıktan sonra François, politik olaylar nedeniyle yoğun günler geçiren, giderek daha çok danışmanları arkasına saklanan birisi oldu. Daha kampanya sırasında bu ağır atmosfer başlamıştı. En yakın çalışma arkadaşlarından Stephane Le Foll (Hükümet sözcüsü ve Tarım Bakanı) ‘Eğer François ile bir akşam geçirmek istiyorsan benden geçeceksin’ bile demişti. Bu durum Elysee’de daha da ağırlaştı. Banyomuz bile toplantı odasına döndü. Bir gün Claude Serillon’un (İletişim danışmanı) odamızdan geçip banyomuza kadar girdiğini gördüm. Bu kadar ahlaksız bir davranış karşısında sinirlendim ve kovdum.”
“Ben salondayken, Segolene Royal ile François’nın birlikte sahneye çıkmaları karşısında kelimenin tam anlamıyla bir histeriye kapıldım. Kontrol edilemez bir kıskançlık. Benim için fiziki olarak onları sahnede el ele görmek kabul edilemez bir şeydi… Mandela’nın cenaze töreninde Obama ile Danimarka Başbakanı’nın selfie çektirdiği sırada Michele Obama’nın yüzünü gördüm. Benzi solmuştu. Kendi kendime ‘ben tek kıskanç kadın değilim’ diyerek sevindim. Evet kıskanç… Ben kıskancım, bütün sevdiğim adamları kıskandım.”
“Ayrıldıktan sonra François her gün beni aradı, bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Her gece birlikte akşam yemeği yemeyi önerdi. Ödemesi gereken fatura ne olursa olsun, beni tekrar görmek istediğini’ söyledi. Her gün cep telefonundan mesajlar attı. Kendi kendime ‘inanmalı mıyım bu söylediklerine ?’ dedim. Ya da ben kaybetmeyi sevmeyen bir adamın son kaprisi miyim ? ”