Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un talimatıyla kurulan 15 kişilik tarihçiler komisyonu Ruanda soykırımıyla ilgili raporunu tamamlayarak sundu. Fransa'nın 1994'teki soykırımda ağır sorumluluk taşıdığı ve katliamlara hazırlık sürecine "kör" kaldığı tespitinde bulunan komisyon, Fransa'nın soykırımda suç ortağı olduğuna dair bir kanıta ise ulaşılamadığı sonucuna vardı.François Mitterand'ın cumhurbaşkanlığı döneminde Ruanda'da yaşanan soykırımda çoğu Tutsi azınlığa mensup yaklaşık 800 bin kişi katledilmişti. Fransa soykırımı durdurmak için yeterince çaba göstermemek, hatta işbirlikçiliğiyle suçlanmıştı.
Raporda, "Fransa Tutsilere yönelik soykırımda işbirlikçi midir? Bu noktada soykırım niteliğinde bir operasyona katılma iradesini kastediyoruz. Taradığımız arşivlerde bu yönde hiçbir veriye rastlamadık. Bununla beraber Fransa uzun bir süre ırkçı katliamları teşvik eden bir rejimle yakın ilişki içindeydi. Bu rejimin en radikal unsurları tarafından soykırım için yapılan hazırlıklara kör kaldı" ifadelerine yer verildi. Soykırım, Fransa'nın yakın ilişkiler içinde bulunduğu Hutu kabilesinden Cumhurbaşkanı Juvenal Habyarimana'nın uçağının vurularak düşürüldüğü 1994 yılının nisan ayında başladı ve temmuz ayına kadar sürdü.Soykırım, eski bir Tutsi milisi olan ve 2000 yılından beri cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Paul Kagame döneminde iki ülke arasında tartışma konusu olmayı sürdürdü. Askeri operasyondaki soru işaretleri Raporda Mitterand yönetimi, Cumhurbaşkanı Habyarimana'yı, "Uganda tarafından desteklenen Tutsi düşmanlara karşı Hutu kabilesinden bir müttefik" olarak gören bir tutum benimsemekle eleştirilerek Fransa'nın askeri müdahale teklifinin soykırımın durdurulmasının artık mümkün olmadığı çok geç bir safhada geldiği kaydedildi.Tarihçiler komisyonu, Fransa'nın bir dizi "ciddi ve ezici" sorumluluk taşıdığı sonucuna vardı. Fransa 1994 yılı temmuz ayında Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla başlatılan "Turkuvaz Operasyonu"nda öncü rol oynamış, ancak operasyon çerçevesinde gerçekte soykırım yapan Hutu yönetimini desteklemek ve soykırım zanlılarının ülkeden kaçmasına yardımcı olmakla suçlanmıştı.
Tarihçiler komisyonu, bu suçlamalara da değinerek, "Katiller ve aynı zamanda soykırımın beyin takımı, ülkenin batısında konuşlu Fransız askerleri tarafından oluşturulan bölgede kendilerine güvenli bir alan bulmuş, Fransız siyasi yetkililer onları tutuklamayı reddetmiştir" tespitine yer verdi.Sosyalist Mitterand yönetimi, Fransızca konuşulan Afrika'da Kagame liderliğindeki Ruanda Halk Cephesi ve Uganda aracılığyla İngiliz nüfuzunun yayılmasından da endişe ediyordu.Raporda, Fransa'daki karar alıcıların sömürgecilikten etkilenen bir anlayışa yakalanarak "ırkçı, yolsuz ve zalim" bir rejime destek verdiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Mitterand'ın Ruanda Cumhurbaşkanı ile güçlü, özel ve doğrudan bir ilişki içinde olduğuna da işaret edildi.
Komisyonun kurulması talimatını 2019 yılının mayıs ayında veren Macron, sonuçların sunulmasının ardından yaptığı açıklamada raporu memnuniyetle karşıladığını belirterek, söz konunu raporun Fransa'nın Ruanda'da 1990-1994 yılları arasında oynadığı rolün anlaşılmasında önemli bir ilerleme sağladığını kaydetti.Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada raporun Fransa ile Ruanda arasında "geri döndürülemez" bir barışma sürecine giden yolu açması umudu dile getirildi.Macron bu yıl içinde Ruanda'yı ziyaret etmek istediğini söylemişti. Fransa, eski sömürgesi Cezayir'de Fransız askerlerinin yaptığı işkence, katliam ve ağır ihlaller nedeniyle de eleştirilerin odağında bulunuyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Fransa'nın Cezayir'deki uygulamaları konusunda resmi özür dilemeyi reddetmişti.
AFP / BK,ET © Deutsche Welle Türkçe