“Fransa'nın ekonomik problemlerinin en önemli belirtisi, öncelikle yoksullar, gençler ve kadınlar arasındaki işsizliğin yüksek oluşu. Buna bir de son derece düşük büyüme hızıyla, yıllardır yapısal açığı kapanmayan ticaret bilançosunu eklemek gerekir. İşsizlik azalmıyor, büyüme hızı artmıyor, ticaret bilançosunda ise cüzi düzelme oluyor. Bunun da başlıca nedeni iç tüketim harcamalarının yerinde sayması.”
Bu sözler Belçika'nın Brugge şehrindeki Avrupa Koleji'nin öğretim üyelerinden Profesör Olivier Costa'ya ait. Profesör Costa, istatistik kurumunun geçen hafta yayınladığı rakamların nasıl yorumlanması gerektiğine ışık tutuyor. Tahmin raporlarında, Euro Bölgesi'nin ikinci büyük ekonomisini barındıran Fransa'nın ekonomik beklentileri yukarı çekilmişti. Fransa ilkbaharda resesyondan çıkmış, yaz aylarını durgunlukla geçirmiş, ancak yılın son çeyreğinde korkulan gerileme olmadığı için 2013 yılını binde üçlük büyümeyle kapatmıştı.
'Fransa iç meseleleriyle meşgul'
Kriz Avrupa'sının iki büyüğü arasındaki zirve buluşmasında ekonomik işbirliği gündemin en önemli maddesiydi. Hükümet başkanlarıyla bakanların da katıldıkları Fransız-Alman istişareleri, güncel konuların değerlendirilmesi amacıyla bundan 50 yıl önce başlatılmıştı. Profesör Olivier Costa, Fransa'nın öncelik sıralamasının değiştiğini ve Avrupa'nın öneminin Fransız siyasi ajandasının arka sıralarına gerilediğini söylüyor: “Fransa iç meseleleriyle meşgul. Fransız siyasi elitleri Avrupa'yı ilgilendiren konulara fazla önem vermiyorlar. Problemler değişmedi: Avrupa bakanımız son derece zayıf, Dışişleri Bakanı Laurent Fabius Avrupa'ya fazla ilgi duymuyor. Zaten Maastricht Antlaşması hazırlanırken Avrupa karşıtları arasında yer alıyordu. Başbakan ve Cumhurbaşkanı Brüksel'i kale almıyor. Fransa'nın kesin bir Avrupa politikası yok.”
Avrupa Sanayiciler Birliği'nden Markus Beyrer de Fransa-Almanya ikilisinin eski formuna ulaşacağından şüphe duyuyor: “Özel işletme kârlılığının Avrupa ortalamasının ve Almanya'nın oldukça altında kalmasının çeşitli nedenleri var. Fransa'da vergi ve harç yükü oldukça fazla. Üretim faktörlerini esas alması yüzünden vergiler yapısal açıdan da zararlı. Bu nedenle fazla yatırım yapılmıyor, büyüme ve istihdam yaratılamıyor. Aşırı düzenlemeler, yüksek devlet harcamaları ve katı istihdam kuralları da ekonomiyi frenliyor.”
'Fransız-Alman ortaklığı alternatifsiz'
Profesör Olivier Costa, Fransa ve Almanya'nın el ele vermelerinin kaçınılmaz olduğu, ancak bunun şimdilik mümkün olmadığı görüşünde: “Alternatifsiz olduğu için Fransız-Alman ortaklığı ayakta kalacaktır. Avrupa inandırıcı bir siyasi çizgiye oturmuş olsaydı, Fransız-Alman dostluğu bundan on beş yıl önce sona ererdi. Uyuşmazlıkların çıktığı zamanlar oldu. Angela Merkel ile Nicolas Sarkozy'nin kimyaları uyuşmuyordu. Merkel ile Hollande da henüz verimli işbirliği ortamı yaratamadılar. Aralarındaki işbirliği, Mitterand–Schmidt ya da Chirac-Kohl dostuluğuyla kıyaslanamaz.”