Fransa’da 2005 banliyö olayları korkusu

Fransa’da 2005 banliyö olayları korkusu

Paris banliyösünde polisin Afrika kökenli bir gence “cinsel saldırı” ve “ırkçı hakaretli” müdahalesi sonrasında başlayan sokak eylemleri devam ediyor. Olaylar cumhurbaşkanı seçim kampanyasındaki Fransa’da 2005 yılında yaşanan banliyö olaylarıyla benzerlik taşıması bakımından resmi makamları kaygılandırıyor.

Theo adlı 22 yaşındaki siyahi genç Paris'in kuzeyindeki Seine-Saint-Denis iline bağlı Aulnay-sous-Bois yerleşim merkezinde kimlik kontrolü ve kelepçe takılmasına direndiği gerekçesiyle polis tarafından copla dövüldü. Olay, polislerden birinin Theo’nun makatına cop sokmasıyla “cinsel saldırı” boyutu kazandı ve tüm Fransa’yı şok etti.

“Cinsel saldırı” tartışması

Theo'ya "cinsel saldırı” doktor raporuyla kanıtlandı. Doktorlar Theo’ya “60 gün çalışamaz” raporu verdi. Buna rağmen polis müfettişleri olayı "kasıtlı olmayan ciddi bir kaza” şeklinde niteleyen bir rapor hazırladı. Soruşturmayı yürüten savcılık da "kasıt yok” tezine destek verdi, fakat sorgu hakimi bu tezi geri çevirerek, polislerden biri hakkında “cinsel saldırı”, diğerleri hakkında “aşırı şiddet” davası açma kararı aldı. Theo'nun avukatları ise polis müdahalesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı kapsamında “işkence” veya “barbarca davranış” olarak tanımlanması gerektiğini savunuyor.

Mahkemenin “cinsel saldırı” tezini haklı bulması halinde söz konusu polis memurunun Fransız Ceza Kanunu gereği 20 yıl hapis cezasına mahkûm edilmesi gündeme gelecek. Diğer polis memurlarının, görevleri başında şiddete başvurup bir kişinin 8 günden fazla çalışamaz raporu almasına neden oldukları gerekçesiyle 5 yıl hapis ve 75 bin euro para cezasına mahkûm edilmeleri söz konusu.

"Theo için Adalet”

Olay sonrası Paris banliyölerinde neredeyse her gün “Theo için Adalet” sloganıyla protesto eylemleri düzenleniyor. Çoğu barışçıl bu eylemler paralelinde polisle bazı gösterici gençler arasında sokak çatışmaları yaşandı. Paris’in kuzey banliyölerinde patlak veren çatışmalar hafta sonu güney ve doğu banliyölere de sıçradı. Polise taş ve demir sopalarla saldıran öfkeli gençler çok sayıda mağaza ve otobüs durağının camlarını kırdı, onlarca otomobil ve çöp konteynerini ateşe verdi. Sadece son 3 günde meydana gelen sokak çatışmalarında yaklaşık 40 kişi gözaltına alındı. Nantes, Toulouse, Rennes ve Bordeaux gibi kentlerde de Theo ile dayanışma gösterileri düzenlendi.

Siyasi polemik

Olaylar cumhurbaşkanı seçim kampanyasındaki ülkede kısa sürede siyasi polemiğe de dönüştü. Hint Okyanusu’ndaki Reunion adasında seçim kampanyasında olan merkez sağcı aday François Fillon olaylardan hükümeti sorumlu tuttu, İçişleri bakanının “sessizliğini” eleştirdi. Aşırı sağcı lider Marine Le Pen, yaşananların “ülkeyi yıllardır yöneten merkez sağ ve merkez sol siyasilerin gevşekliğinin sonucu” olduğunu savundu. İktidardaki Sosyalist Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Benoit Hamon ise Le Pen’i konuyu “siyasi malzemeye dönüştürmekle” suçladı.

Hollande gençlerle buluşuyor

Cumhurbaşkanı François Hollande ve Fransız hükümeti ise olayların ülke halinde salgına dönüşmesini önlemek amacıyla yatıştırıcı mesajlar veriyorlar. Olay sonrası Theo’yu hastanede ziyaret eden Hollande, 14 Şubat Salı günü Paris'in kuzey banliyösünde, 16 Şubat Perşembe günü ise Rennes kentindeki sitelerde gençlerle buluşacak. Fransa cumhurbaşkanının 17 Şubat Cuma günü de Chratres ve Dreux kentlerinde polis memurlarıyla görüşeceği açıklandı.

Başbakan Bernard Cazeneuve ise bugün ırkçılıkla mücadele kuruluşlarıyla bir araya geldi. Cazeneuve görüşme sonrası yaptığı açıklamada, Theo olayının yarattığı “meşru duygunun hiçbir şekilde şiddeti meşru kılamayacağını” söyledi. Hükümetin “halk ile polis arasındaki güveni kuvvetlendirmek için çalışacağını” anlattı.

Başbakanla görüşen ırkçılıkla mücadele kuruluşları ise hükümetin “durumun ciddiyetini kavrayamadığını ve polisin ırkçı karakterli şiddetini görmezden geldiğini” savundular.

2005 travması unutulmadı

Fransa’da 2005 yılında Paris banliyösünde Afrika kökenli bir gencin polisin kimlik kontrolünden kaçarken yüksek gerilim trafosuna sığınıp elektrik çarpması sonucu ölmesiyle başlayıp ülke geneline yayılan olaylarda 300 bina ve 10 bin otomobil ateşe verilmişti. Polis ile banliyölerde yaşayan gençler arasındaki çatışmalar 3 hafta sürmüş, 130 güvenlik görevlisi ve eylemcinin yaralanmasıyla sonuçlanmıştı.

Olaylar nedeniyle dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac 8 Kasım 2005 tarihinde olağanüstü hal (OHAL) ilan etmiş, OHAL uygulaması 21 Şubat 2006 tarihine kadar yürürlükte kalmıştı.

© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg