Kayhan KaracaStrasbourg
Fransa’da şubat ayından bu yana sekiz gazeteci ve bir de gazete yöneticisi, yaptıkları haberler nedeniyle ülkenin iç istihbarat birimi DGSI tarafından ifadeye çağrıldı. Gazetecilerin, geçen yıl patlak veren ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u zorda bırakan Alexandre Benalla skandalı ile Fransa’nın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) sattığı ve Yemen’deki savaşta kullanıldığı söylenen silahlarla ilgili haberler nedeniyle ifade vermeye çağrıldıkları öğrenildi.
İfadeye çağrılan gazetecilerin çoğunluğunu Yemen’de kullanıldığı iddia edilen silahlarla ilgili haber yapan gazeteciler oluşturuyor. TMC TV kanalında yayımlanan “Quotidien” adlı program için konu hakkında geçtiğimiz aylarda araştırma yapan gazeteci Valentine Oberti, bu yıl 15 Şubat’ta DGSI tarafından ifadeye çağrıldığını bildirdi. Oberti, kendisiyle çalışan bir diğer gazeteci ve ses teknisyeninin 11 ve 15 Nisan tarihlerinde ifadeye çağrıldıklarını da belirtti.
Aynı konu hakkında Disclose adlı haber portalı için çalışan iki gazeteci bu ay ortalarında ifadeye çağrıldı. Bir diğer muhabirinin de dün ifade verdiğini bildiren Disclose, 15 Nisan’da Fransız Askeri İstihbarat Müdürlüğü’ne ait olduğu belirtilen “devlet sırrı” ibareli gizli bir belge yayımlamıştı. 25 Eylül 2018 tarihinde hazırlandığı ortaya çıkan belgede, bugüne kadar Suudi Arabistan ve BAE’ne satılmış olup Yemen’deki savaşta kullanılan Fransız silahlarının envanteri yer alıyor. Yemen’deki Fransız silahları konusundaki haberleri nedeniyle bir kamu kuruluşu olan Radio France için çalışan gazeteci Benoit Collombat da ifade verdi.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Macron’un eski danışmanlarından olup, geçen yıl Paris’teki 1 Mayıs gösterileri sırasında yetkisi olmamasına rağmen göstericileri copla döven Alexandre Benalla hakkındaki haberler nedeniyle de Le Monde gazetesinden bir gazeteci ve gazetenin yayın kurulu başkanı DGSI tarafından ifade vermeye çağrıldı. Benalla olayını ortaya çıkaran gazeteci olarak bilinen Ariane Chemin bugün avukatı eşliğinde ve “sıradan vatandaş” kimliğiyle 45 dakika boyunca sorgulandı. Chemin, sorgu sonrası basına yaptığı açıklamada, “Bana elimdeki bilgileri teyit edip etmediğime dair birçok soru sordular. Yani, dolaylı biçimde haber kaynaklarım üzerine sorgulandım” şeklinde konuştu. Chemin, Bealla olayıyla ilgili haberinde, olaya adı karışan ve bir Rus işadamıyla yakınlığı ortaya çıkan eski bir özel kuvvetler mensubunun adını açığa vurmuştu.
Birçok gazetecinin yaptıkları haberler nedeniyle iç istihbarat tarafından sorgulanması Fransa ve uluslararası planda faaliyet gösteren basın örgütlerinin tepkisine neden oldu. Aralarında Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün de bulunduğu 17 sivil toplum kuruluşu, gazetecilerin sorgulanmasını “basın özgürlüğüne yönelik tehdit” olarak tanımladı. Yapılan ortak açıklamada, “Gazetecilerin ifadeye çağrılması basın özgürlüğü ve haber kaynaklarının korunmasına yönelik kabul edilemez bir ihlaldir” denildi.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (FEJ) ifadeye çağrılmayı, “gazetecileri susturma ve Yemen’de sivillere karşı işlenen suçlara Paris’in muhtemelen karışmış olmasının toplumda yaratacağı tepkiyi engelleme hedefli bir yöntem” olarak değerlendirdi.
Aralarında AFP, Le Monde, Libération, L’Express, France Info, Le Figaro, RFI, France Inter, Paris Match, Arte, TF1 ve Le Parisien’in de bulunduğu çok sayıda Fransız medya kuruluşunun çalışanları da ortak bir bildiri yayımlayarak ifadeye çağrılan gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını duyurdu. Açıklamada, haber kaynaklarının korunmasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla güvence altına alınmış olduğuna vurguda bulunuldu.
Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü ise “medyanın caydırılmak istendiğini” söylüyor. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, konu hakkında yaptığı açıklamada, “Araştırmacı gazetecilik bugün Fransa’da tehlikededir, çünkü başta yargı tehdidi olmak üzere saldırı altındadır. Eğer bir ülkede haber kaynağının gizliliği güvence altında değilse, bu tür davranışlarla kırılganlaşıyorsa, vatandaşlar resmi olmayan haberler alma haklarından yoksun kalırlar. RSF olarak, iç güvenlik servislerinin medyanın gözünü korkutma stratejisi karşısında hükümetten açıklamada bulunmasını talep ediyoruz” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise bu eleştirileri ve ülkesinde haber alma özgürlüğünün tehdit altında olduğu görüşünü reddetti. Haber alma hakkının bireylerin özgürlüklerini ihlal etmemesi gerektiğini söyleyen Macron, Yemen’de kullanıldığı söylenen silahlarla ilgili haberler konusunda ise “Haber kaynakları korunmalıdır, fakat onun yanında gizlilik gerektiren milli güvenlik meselesi var” dedi.
Benzer bir açıklamada da Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’dan geldi. Le Drian, “Gizli, devlet sırrı olan belgeler var, yetkisi olmadan bu belgeleri elinde bulunduran herkes yargı önünde hesap vermekle yükümlüdür. Bir gazeteci avı söz konusu değil. Kim olursa olsun bu böyle. Devlet sırrını açığa vurduğunuz andan itibaren hakkınızda soruşturma başlatılır” dedi.