Fransız liberal Bernard Henri Levy Türkiye ile Amerika arasındaki krizi değerlendirdiği yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, ‘Batı'ya giderek daha hararetli bir şekilde muhalefet eden bir lider' olarak tanımladı. Levy "Batı'nın kolektif olarak, bir rehinenin serbest bırakılması basit talebini değil, ancak Türkiye'nin NATO'dan atılması talebini dile getirmesinin zamanı geldi" iddiasını öne sürdü.
Sputnik'in haberine göre Levy, Wall Street Journal'da (WSJ) dün (14 Ağustos) yayımlanan yazısında ABD ve Türkiye ilişkilerinin tarihinin en büyük krizini yaşadığını iddia etti.
ABD Başkanı Donald Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı birbirine benzeten ve 'popülist politikacılar' olarak nitelendiren Levy "Biri ABD'nin diğeri yeni Türkiye'nin birinci ismi ve aynı popülizmin farklı yüzleri olan iki lider, yakında bulundukları testosteron seviyesinden inebilir ve müthiş bir mutabakat sahneleyebilir, başarabilirler" dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, mutabakatı yeniden sağlama yeteneğine sahip olduğunu, bunu Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un örneğinde gösterdiğini belirten Levy, "Öte yandan, ülkesinin para birimindeki sıkıntıya ve yabancı yatırıma bağımlılığına karşı hassas olan Erdoğan, rezil olmamaya çalışarak tansiyonu düşürmeye çalışacaktır. Ne olursa olsun, çelişki görmezden gelinemeyecek kadar ciddi bir çatlağa işaret ediyor" ifadesini kullandı.
Levy yazısında, Türkiye'nin Batı'ya karşı pozisyonuna Rusya ve İran'la ilişkilerinin gelişmesini gerekçe olarak gösterdi. Nisan ayında, İstanbul'da, yapılan, Türkiye - Rusya - İran liderler zirvesini hedef alan Levy, Suriye'deki şiddetten, söz konusu üç ülkenin sorumlu olduğunu iddia etti. sorumlu tuttu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile, Rusya Devlet Başkanı Putin'in yakın ilişkisinin, ‘fotoğraf çektirmekle' sınırlı olmadığını savunan Fransız liberal, iki ülkenin nükleer santraller yapılmasına ilişkin olarak anlaşma imzaladıklarını belirtti. Levy şöyle devam etti:
"Geçtiğimiz yılın sonlarında ise NATO silah sistemleriyle uyum sorunu bulunan S-400 hava savunma füzeleri için yeniden Moskova'ya döndü. Erdoğan, ABD'nin Pentagon'un F-35 savaş jeti sevkiyatını engelleme tehdidinin sonrasında dahi, provokasyonlarına devam etti."
Levy, Türkiye'nin Çin ve Rusya'yla stratejik yakınlaşmasını ‘Batı'ya karşı düşmanca tutum' olarak değerlendirerek şunları söyledi:
"BRICS ülkelerinin Temmuz sonunda Johannesburg'da gerçekleşen 10'uncu yıllık zirvesine, Erdoğan, onur konuğu olarak kabul edildi. Burada, çok bariz bir şekilde, Xi Jinping'in Çin'i ve Putin'in Rusyasıyla stratejik yakınlaşma olasılığını gündeme getirdi.
ABD-Türkiye krizi, iki sahte sert adamın egolarının çok ötesinde bir mesele. Artık bir dost ya da müttefik olmayan, büyük bir medeniyette sahip büyük bir ülkeyle ilişkilerimizin bilgeliğine ilişkin sakince ama gözümüzü kırpmadan bir sorgulama yapmalıyız. Batı kolektif güvenliğimizin bağlı olduğu askeri sırları, bize karşı en düşmanca tutum alan güçlerle stratejik ortaklık kuran bir başkentle paylaşmaya devam etmeli mi?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, ‘Batı'ya giderek daha hararetli bir şekilde muhalefet eden bir lider' olarak tanımlayan Fransız düşünür, yazısını "Batı'nın kolektif olarak, bir rehinenin serbest bırakılması basit talebini değil, ancak Türkiye'nin NATO'dan atılması talebini dile getirmesinin zamanı geldi" ifadesiye bitirdi.