'Fuhuştan gelen vergi devlet bütçesine konulmamalı'

'Fuhuştan gelen vergi devlet bütçesine konulmamalı'

 

 
Mehmet Şevki Eygi
(Milli Gazete, 29 Şubat 2012)
 
Sahte dindarlar
 
Camiler sabah namazlarında boş, hattâ bomboş ama Türkiye'miz sahte dindar kaynıyor.
 
Sabah namazlarında mü'minleri camilere namaz kılmaya müezzinler mi çağırıyor?
 
Hâşâ!.. Allah çağırtıyor.
 
Peki niçin bunca mü'min, bunca Müslüman bu çağrıya uyup namaz kılmıyor?
 
Devlet büyüklerinden bir ekselans filan sabah filan camiye gidip namaz kılacak dense ne olur?.. Birtakım adamlar erkenden kalkıp, en güzel elbiselerini giyip, lüks otomobillerine binerek o camiye gitmezler mi? Cami lebâleb dolmaz mı? Sahte dindarlar izdihamdan birbirini çiğnemez mi?
 
Maalesef ülkemizde gerçek dindar az, sahte dindar çoktur.
 
Dindarlık sadece abdest alıp namaz kılmakla olmaz.
 
Kişinin gerçek veya sahte dindar olduğu para, maddî menfaat, ikbal karşısındaki durumundan ve tutumundan anlaşılır.
 
Haram yiyen kişi, beş vakit namaza beş vakit daha katsa gerçek dindar değil, sahte dindardır, münafıktır.
 
Gerçek dindar yalan söylemez.
 
Emanete hıyanet etmez.
 
Halkı aldatmaz.
 
Gayr-i meşru haram, kara, kirli, necis servet edinmez.
 
Gerçek dindar İslam, Kur'an, Peygamber (Salat ve selam olsun ona) ahlakıyla ahlaklıdır.
 
Gerçek dindarın faziletlerini düşmanları da kabul, tasdik ve teslim eder.
 
Gerçek dindara herkes güvenir.
 
Gerçek dindar ihlaslıdır, gösteriş ve rant için ibadet etmez.
 
Gerçek dindar ribaya bulaşmaz.
 
Gerçek dindar âqil ve bilge kişidir.
 
Gerçek dindar adaletli, İnsaflı, vicdanlıdır.
 
Bir arivist ne kadar namaz kılarsa kılsın asla gerçek dindar olamaz.
 
Gerçek dindar lüks meskeni, lüks yazlığı, lüks otosu, lüks mobilyaları, lüks hayat tarzı ile övünmez. Bunlarla övünenler dindar değil, beyinsizdir.
 
Gerçek dindarlıkla popülistlik bir arada olmaz.
 
Ah gerçek dindarlık!..
 
Ah sahte dindarlar!..
 
* (İkinci yazı)
 
Hatırınızda Bulunsun
 
1. İstanbul'un ve dolayısıyla bütün Türkiye'nin üzerindeki deprem Damokles kılıcını bir an bile hatırdan çıkartmamalıyız. Büyük bir depremde 100 bin çürük bina yıkılabilir, bir milyon insan ölebilir.
 
Namuslu, şerefli, haysiyetli, vatansever, âdil, vicdanlı idarecilerimizi tenzih ederek söylüyorum: Bu deprem işinde çok büyük rantlar vardır. Depreme karşı alınacak tedbirlerde, yapılacak işlerde bu rant meselesi devreden çıkartılmazsa hiçbir hayırlı iş yapılamayacaktır.
 
2. Önümüzdeki aylarda Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt/Yahudi devleti kurulacaktır. Böylece Akdeniz havzasında (ve Ortadoğu'da) biri açık, diğerleri örtülü dört Yahudi devleti olacaktkır. Türkiyenin bütünlüğü tehlikededir.
 
3. AB üyesi Yunanistan'ın perişan halini görüyorsunuz. Ege sahil şehirlerimizden Yunan adalarına giden bazı zengin Türkiyeliler oralarda çılgınlar gibi yiyip içiyor, para saçıyorlarmış. Vaktiyle bazı beyinsiz Elenler de böyle yapmışlardı.
 
4. 12 yıllık ilköğretim projesi, karşı çıkılması gereken bir projedir. Günümüzde sekiz yıllık ilköğretimin son sınıflarında yazılı bir metni doğru dürüst okuyamayan çocuklar olduğu söyleniyor. Bugünkü Kemalist Tevhid-i Tedrisat sistemi iflas etmiştir. Tezelden millî kimlik ve kültüre, evrensel insan haklarına uygun ciddî, vasıflı, güçlü, zor bir eğitim sistemine geçilmelidir. Örnek alınacak ülkeler: Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur, Norveç, İsveç, Finlandiya vs... Müslümanlara özel İslam mektepleri açmak izni verilmelidir.
 
5. Yeni Anayasanın hazırlanması çok uzadı. Yeni anayasa, resmî ideoloji ve insan hakları karışımı bir yamalı bohça gibi hazırlanmamalıdır. İstismar edilen, çığırından çıkartılan, laikçilik haline getirilen, din düşmanlığı şeklinde anlaşılan ve uygulanan laiklik ilkesi Anayasa metnine konulmamalıdır. Avrupa'da, anayasalarında laiklik yazan sadece iki devlet olduğu da hatırdan çıkartılmamalıdır.
 
6. Ülkemiz 1928'den önce yayınlanmış ve yazılmış Türkçe kitaplar, belgeler, siciller konusunda koyu bir cehalet karanlığı içindedir. Halk, 1925'te basılmış bir romanı bile okumaktan acizdir. Okusa bile Türkçesini doğru dürüst anlamamaktadır. Bin yıldan fazla kullanılan Osmanlıca yazı üzerindeki yasaklar ve tabular kaldırılmalı ve okullarda Osmanlıca okuma yazma öğretilmelidir.
 
7. Tasavvuf tarikatları üzerindeki yasaklar da kaldırılmalıdır. Eskiden olduğu gibi bilge, âqil, ahlaklı, faziletli, gerçek dindar kişilerden oluşan bir Meclis-i Meşâyih kurulmalı ve tasavvufî faaliyetlerin Kur'ana, Sünnete, İslamın temel prensiplerine, ahlaka uygun olup olmadığı kontrol edilmeli, tarikatların holding ve banka gibi çalışıp büyük paralar toplaması meselesine bir çare bulunmalıdır.
 
8. Türkiye'nin kadın konusunda en büyük ayıbı ve yüz karası olan resmî TC fahişelik vesikaları verilmesi, yasal fuhuşhanelerin çalıştırılması, bu yasal ve resmî fuhuştan KDV ve gelir vergisi alınması, bu vergilerin devlet bütçesine konulması, genelevlerin kapısında polis bekletilmesi gibi insan haklarına, ahlaka, kadın haysiyetine aykırı uygulamalara derhal son verilmelidir.
 
9. Bir kanun çıkartılarak, İngiltere'de ve diğer demokrat medenî ülkelerde olduğu gibi başörtüsü hayatın har safhasında, kamusal alanda, okullarda, mahkemelerde, her yerde serbest bırakılmalıdır.
 
10. İsteyen Müslümanların Osmanlıca (İslam/Kur'an yazısıyla) kitap, dergi ve gazete basmasına izin verilmelidir.