Japonya'daki Fukuşima nükleer santralindeki radyoaktif su sızıntısı uzmanlar arasında derin endişelere neden oluyor. Uzmanlar, çelik tanklardan birinde meydana gelen sızıntının, yer altından Pasifik sularına hızla ilerlemesinden endişe ediyor ve büyük miktarda radyasyonlu suyu yer altında "zaptetmenin" imkansız olduğunu belirtiyorlar.
Fukuşima'daki son sızıntının miktarının önceki dört sızıntıdan oldukça fazla olduğunu vurgulayan uzmanlar, 300 tonluk bu sızıntının son derece ciddi sonuçlara neden olabileceği uyarısında bulunuyorlar.
Tesisi işleten TEPCO şirketinin iddialarının aksine, yer altından okyanusa ilerlediği sanılan suyun oldukça yüksek miktarda radyasyon içerdiği düşünülüyor.
Radyasyonun denizde seyrelme ihtimali dikkate alındığında, sızıntının çevreye vereceği zararsa tam olarak tespit edilemiyor.
Acilen duruma müdahale etmesi istenen TEPCO, uzman kuruluşlara sağlıklı bilgi vermemekle itham ediliyor.
Japonya'daki Nükleer Düzenleme Kurulu, Fukuşima nükleer santralindeki radyoaktif su sızıntısının ciddiyet seviyesinin Uluslararası Nükleer ve Radyolojik Olay Ölçeği'nde (İNES) "anomali"den "ciddi olay" seviyesine yükseltilmesini önermişti.
İNES'te, "Güvenlik açısından önemsiz (0)", "Anomali (1)", "Olay (2)", "Ciddi Olay (3)", "Yerel Sonuçları Olan Kaza (4)", "Geniş Sonuçları Olan Kaza (5)", "Ciddi Kaza (6)" ve "Büyük Kaza'dan (7)" oluşan 8 seviye bulunuyor.
Japonya'da 11 Mart 2011'de meydana gelen deprem ve tsunaminin ardından Fukuşima Daiçi santralinde peş peşe patlamalar meydana gelmiş, soğutma sistemi arızalanarak yakıt çubukları açığa çıkmış ve çevreye önemli ölçüde radyoaktif sızıntı olmuştu. Olay İNES'e göre de "Büyük Kaza" olarak nitelenmişti.