AB Genişleme ve Avrupa Komşuluk Politikası’ndan Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle, Avrupa Komisyonu’nun açıklayacağı Türkiye İlerleme Raporu öncesinde, Gezi Parkı direnişi için, “Reformları ve demokratikleşmeyi daha da geliştirmek için bir fırsat olarak görelim” dedi.
Gezi Parkı direnişi sırasında polisin aşırı güç kullanmasını ve hükümet ile medya patronlarının farklı görevler üstlenmesini eleştiren Füle, “Türkiye’deki yasal çerçevenin kilit hükümlerinin yargının getirdiği geniş yorumlarla birleşmesi ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü de dahil olmak üzere temel özgürlüklere saygıyı hâlâ engellemektedir” ifadelerini kullandı.
Füle, Avrupa Komisyonu’nun bugün yayınlanan Türkiye İlerleme Raporu vesilesiyle Hürriyet gazetesi için bir makale kaleme aldı.
Füle yazısında, 2000 yılından bu yana gerçekleştirilen reformlarla birlikte Gezi Parkı direnişine dikkat çekerek, “Bu başarılar, Türkiye’de 2000’lerin başlarında başlayan reform sürecinde atılmış yeni önemli adımlardır. Bu on yıl içindeki reformlar Türk toplumunu ve Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarını derinden dönüştürmüştür. Bunun sonuçlarından birisi, bu değişime katılmaya istekli, sesini duyurmak ve kendisini dinletmek isteyen ve geleneksel parti politikalarının ötesinde kendi isteklerini dile getiren canlı bir sivil toplumun ortaya çıkmasıdır. Bu yıl Mayıs ve Haziran aylarında ortaya çıkan protestolardan hatırlamamız gereken ana dersin bu olduğuna inanıyorum. Düşünceleri ve inançları ne olursa olsun Türkiye’deki tüm dostlarıma şu yürekli öneriyi yapıyorum: Bu gelişmeyi, hep birlikte – AB ortakları dahil – ülkenizde reformları ve demokratikleşmeyi daha da geliştirmek için bir fırsat olarak görelim” dedi.
Polisin aşırı güç kullanmasını, medyanın sermaye yapısını, basına sansürü ve cinsiyet eşitsizliği konusunda uyarılarda bulunan Füle yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Avrupa Komisyonu’nun bugün kabul ettiği İlerleme Raporu, her yıl olduğu gibi bu yıl da hak edene hakkını vermektedir. Her zamanki gibi, daha fazla ilerleme gereken alanların da altını çizmektedir. Mayıs ve haziranda tanık olunduğu üzere, polis gösteriler karşısında sıklıkla aşırı güce başvurmaktadır. Türkiye’deki yasal çerçevenin kilit hükümlerinin yargının getirdiği geniş yorumlarla birleşmesi ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü de dahil olmak üzere temel özgürlüklere saygıyı hâlâ engellemektedir. Türk medyasının büyük sanayi grupları hâkimiyetindeki mülkiyet yapısı ve kimi zaman üst düzey politikacılardan gelen göz korkutucu açıklamalar medyada oto sansüre ve gazeteciler üzerinde baskıya yol açmıştır. Kadınların emek piyasasına daha fazla katılımı da dahil olmak üzere cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için daha fazla çaba gerekmektedir."
Gezi Parkı direnişi hakkında da Füle, "Bu yaklaşımı memnuniyetle karşılıyor ve Türkiye’nin bu yolda daha da ilerlemesine yardımcı olmayı yürekten istiyorum. AB – katılım süreci yoluyla –Türkiye’ye bu çabasında yardımcı olacak araçları sağlayabilir" dedi.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.